Sayfalar

29 Mart 2007 Perşembe

Hayranım halkıma

Tembelim ya, işe arabayla gidip geliyorum hala. Tabi şimdi bunu açıklamak lazım. Aslında benim işimle evin arası taş çatlasa 2 km. yani yürüsem max 20 dakikada işte olurum. Ama tembelim dedim ya, sabah zaten geç kalkıyorum, bi de yürüyerek zaman kaybetmiyim diye arabaynan geliyorum... Neyse bu sabah da diğerlerinden farklı değildi ancak daha bi çabuk hazırlanabildim. Saat 9'du evden çıkmıştım (aslında mesai 8.30 da başlıyor(muş - öyle diyolar)). Arabaya bindim, her zamanki rotadan geliyorum. Allahım yol bir tıkalı anlatamam. 4. cad ile eskişehir yolunun kesiştiği kavşak kitlenmiş. Işıklar birbirine girmiş felan. Sonra bir baktım bir amca arabasından inmiş millete yol gösteriyor. Sen şu tarafa, sen sağa çek vs. Trafik polisliğine soyunmuş bir nevi. 1-2 ışık sonra bir rahatlama olur gibi oldu. Baktım yolun diğer tarafında da başka bir amca arabalara dur geç felan diyor... Gözünü seviyim şu milletimin... hemen nasıl da değişik rollere bürünüveriyoruz:))))

28 Mart 2007 Çarşamba

Kutlu doğum haftası

Bugün 28 Mart...

Dünya Selen'lerini koruma günü ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada da coşkuyla kutlanıyor.

Sabah uyandığımdan itibaren çeşitli kutlama telefon ve mesajları almaktayım. Önce ablam aradı doğal olarak. Ne kadar muhteşem olduğumu hatırlattı bana. Sonra Dave'ciğim aradı. Yazık uyanmamı beklemiş. Hatta uyuyakalmasın diye saat felan kurmuş. Sensiz bu dünyanın anlamı olmazdı, iyi ki doğdun dedi. Çok duygulandım.

Günün sürprizi Wentworth oldu. Telefonumu Dave'den almış. Ne zamandır hakkınızda çok şey duydum, sizle konuşmak istiyordum, bu vesileyle tanışmış olduk dedi. Canım, çok duygulandım ve sevindim. Dedim yazın San Francisco'ya gelicem, o zaman görüşürüz. O kadar bekleyemem dedi, belki daha erken gelicekmiş. Ayh, canım benim, malum çocuğa ayrı bir zaafım var:D

Sonra Shop&Miles bedava uçak bileti, HSBC faizsiz geri ödemesiz kredi, Başak Emeklilik kıyak emeklilik ve Turkcell bedava hat teklif etti ama diğer arkadaşlara ayıp olmasın diye kabul edemedim.

Bunun dışında yurtiçi ve dışından tebrik mesajları gelmeye devam ediyor. 40 gün 40 gece kutlamalar devam ediyor. Şimdilik 7 ayrı program yaptım. Allahım ne kadar popülerim:)

20 Mart 2007 Salı

...

1 haftadir yazmamisim. Neler yaptim o bir haftada diye dusundum ama aklima cok bisey gelmiyor.

Pazar gunu babami ve ablamlari surukleyerek Leonardo'nun sergisine goturdum. Ben ilk geldigi gun gitmis ve elimi kolumu sallayarak istedigim gibi gezmistim. Ama bu sefer uzuuun bi kuyruk bizi bekliyordu bizde onu 1.5 saat kadar bekledik. E haliyle kuyruk bu kadar uzun olunca sergiyi de bir sistematige oturtmuslar, gorevlilere de diyaloglarini (pardon sadece anlattiklarina gore monolog olsa gerek) ezberletmisler, motor gibi anlatip yandakine geciriyorlardi. 'bu da palet, adam yapmis, hadi hop yandakine... bit bit bit... hadi hop su grubuna...' derken 20-25 dakkada sergiyi gezdirip bitirdiler. Cem Yilmazin anlattigi gibi: buyrun bu sergimiz, hoop bizde gezilmisi var:)

Sanirim son haftanin en kaydadeger olayi buymus. aklima baska bisey gelmiyo:)

Bi de cts aksami Gulden'le Mutlu'ya gittik. Gulden Dora'yi goturdu ben de Ege'yi. Gerci Ege artik dana kadar oldugu icin azamadi ama Dora ve Sarp Derin bir eglendiler gormeniz lazimdi. Ciglik cigliga kosturdular ortalikta. Sonuc: sanirim ben bir muddet daha cocuk istememeye devam edecegim:)

Sifa geliyorum diyormus..

Bu sabah uyandim ki burnumda o bilindik sizi! hapsir babam hapsir. evde buldugum tum ilaclari (oyle cok bisey diil, 2 sudafed bir supradyn) devirdim gun boyu ama banamisin demedi adi. hapsiriklara bogaz agrisi da eklenince halka tamamlanmis oldu. allah vere de yataga dusmeden atlatsam.

12 Mart 2007 Pazartesi

Ölüm yok aslinda...

Dün babamın yakın arkadaşlarından birinin vefat haberi geldi. Yolda karşıdan karşıya geçmeye calışırken araba carpmış. Kurtaramamışlar. Feyzullah amcayı nerdeyse 10 yaşımdan beri tanırım. Babamınsa 47 yıllık arkadaşıymış. 47 yıl... Varlıklarına alışıyorsun, sonra bakıyorsun bir gün yoklar. Insan ölüm haberi alınca, cenaze evine gidince hemen kendini düşünüyor. Ya benim başıma gelirse? Ağlıyorsun ama aslında giden kadar ya benim yakınımda giderse, aynı şey benim de başıma gelirse diye ağlıyorsun.
Varlıklari o kadar doğal ki olmamalarını düşünemiyorsun bile. Ölüm hep başkalarına yakın gibi geliyor. Ölenler hep başkalarının akrabaları. O kadar yakın ki aslında, düşüncesi çok korkutuyor insanı. Onun için yokmuş gibi davranıyorsun... yok... Sen inkar edince senden uzak durur saniyorsun. Öyle diil işte. 19 yıl önce bizi yakaladığı gibi heran gene yakalayabilir. Yakaladı mı asla bırakmıyor alçak ölüm. Aradan yıllar geçiyor ama bırakıp da gitmiyor işte. Her yeni ölümle kendini tekrar hatırlatıyor, en baştan yaşatıyor.

6 Mart 2007 Salı

Tarif

Bezen'im mail attım geri döndü. Ben de tarifi buraya koyayım dedim. Deneyin bakalım nasıl olcak:)

once malzeme:
2 adet tavuk gogsu,
1-2 adet kırmızı biber
1-2 adet dolmalık yesil biber
2 bas sarimsak
1/2 kutu mantar
tuz, karabiber, kekik
1 bardak portakal suyu
2 corba kasigi sarap

sindi once tavada zeytinyagini kizdiriyon. tavuklari kup kup dograyip kizgin yagda ceviriyon (boylece muhurlenmis oluyormus yani suyunu birakmiyormus). ben hatayi burda yapip tavugun agzini kapamistim. kapamiyon. agzi acik. tavuklar acik kizarinca dogramis oldugun biberleri (renk cok olsun diye sari turuncu felan da katabilirsin) ve 4e boldugun mantarlari da yanina atip hep beraber cevirmeye devam ediyon. sarimsaklari da dikini dikine dograyip atiyon. onlar bir miktar kizardiktan sonra portakal suyu ve sarabi uzerine dokuyon. portakal suyunu koyduktan sonra agzini kapatiyon ve pismeye birakiyon. portakal suyunu koyana kadar tencerenin alti acik, sonra altini kisiyorsun.
sonuçtan haber verin. ben en bastan agzini kapattigim icin cok sulandi ve haslama gibi olduydu:( ama azimliyim bidaha deneyeceğim.

1 Mart 2007 Perşembe

Kurbağa bu...

Geçen hafta kısır yaptım ve güzel oldu diye çok şımarmıştım ya, önceki gün boyumun ölçüsünü aldım. Salı akşam Özlem bana gelcekti, beraber lost seyretcektik. Ben de bir heves ne pişirsem ki oldum. Oda arkadaşım Nuran Hanım bana böyle portakallı şaraplı soslu bir tavuk tarifi verdi. Ben de eve gidip heyecanla yaptım. Daha doğrusu yaptığımı sandım. Yani aslında ortaya çıkan şey fena olmadı, böyle bol sebzeli bir tavuk yemeği oldu ama tarif edilen yemekle pek alakası olmamış. Sazan ben yemeğin en önemli adımını - yani tavuk ve sebzelerin kavrulması gerektiğini - atladığım ve tencerenin ağzını kapadığım için sulandı ve daha çok haşlama gibi bişey oldu:) Kurbağa ikinci kez zıplayamadı bile... Ama azimliyim, yine deneyeceğim ve bu sefer başarılı olacağım.
Bu arada gidip kendime düdüklü tencere aldım. Bu insanlık için küçük benim için çok büyük bir adım. Şimdi geriye kullanma kısmı kaldı. İnşallah onu da başaracağım:)