Sayfalar

31 Aralık 2008 Çarşamba

Acil bahane lazım:)))

Akşama kısır sözü vermiştim. Daha doğrusu doğru düzgün yapabildiğim yegane şey olduğu için ben kısır yapayım dedimdi. Sonra da nasılsa kolay, yanına bi börek attırayım dedim. Bi heves alışveriş yapıp işe koyuldum. Sonuç hayal kırıklığı ve muz kabuğu. Kısırda bişeyler ya noksan ya fazla börekse kuru oldu:( Hadi böreğin kuruluğunu fırına yükleyebilirim ama ya kısır??? Hah buldum. Ona da selim'in ahı tuttu derim:))))

Dönüm noktası - new year's resolution mu acaba?

Dün akşam yeni yıl yazımdan sonra içim buruldu birden. Benim için değerli ve keyifli birşeyin yokolup gitmesini düşündüm ve hüzünlendim. Sonra akşam alışverişe çıktım. Önce mecburiyetten gittim (herkes 1-2 tane minik hediye alsın denmiş) ama sonra hediye bakarken mutlu olduğumu farkettim. İnsanlara hediye almayı, yüzlerindeki mutlu ifadeyi görmeyi özlediğimi farkettim. Bunun beni de mutlu ettiğini farkettim. Yeni yılı sevdiğimi, sevmek istediğimi hissettim.
sonra bu sabah uyandığımda yeni yıl neden yeni bir umut olmasın dedim. evet 2007 ve 2008'den nefret ettim. Sevmek istemedim. İstemezsem 2009'un da benim için hiç farkı olmaz aslında. Ama acaba 2009'un da ruhsuz ve mutsuz geçmesini istiyor muyum? Yoksa silkinip kendime gelsem ve hayata olumlu gözlerle baksam, elimdekinin değerini bilsem... Acımı yaşamaya devam etmek, hayattan zevk almak istememek yerine acımı unutmadan mutlu olmaya çalışsam mı dedim. Mutlu olucam deyip mutlu olunmaz ama mutlu olmak istemezsen kesinlikle olmazsın. Ben bu sene istemedim. 2009'da da istemeyebilirim. İşte bugün bunun kararını vericem. Yeni umut dolu bir yıl mı olacak 2009 yoksa 2008'in bir uzantısı mı?

MUTLU YILLAAARRR:)))

Çok hoşuma gitti, dayanamadım, buraya da koyucam.
Herkese MUTLU YILLAR:)))

30 Aralık 2008 Salı

Yılbaşı

Yeni yılı oldum olası severdim. Ama bu sene pek umurumda değil kendisi. Aslına bakarsanız geçen sene de ruhum duymamıştı. Bir tek yeğenimin serzenişleri ve talebi doğrultusunda yalandan ağaç süslemiş ve yemeğimizi masayı biraz süsleyerek yemiştik. Geçen yılbaşına ait yegane komik anı Ege'nin çok uykusu geldiği için koltukta uyuklaması ve bizim onu "uyuma bak uyursan biz 2008'e gireriz sen 2007'de kalırsın. sabah bi uyanırsın hala 2007'desin" şeklinde keklememizdi. Garibim öyle saf ki nerdeyse inandı bize:) Simay klasik kıyamadı oğluna, şaka yapıyorlar diye avuttu çocuğu:))) safım benim:)
Bu yıl da yılbaşı pek farklı değil. Yani, yeni yıl heyecanına giremedim bir türlü. Ağaç çıkarıp süsleyesim bile gelmedi içimden. Halbuki süslerdim 1-2 hafta önceden. Janet'tan kalma alışkanlıkla gittiğim yerlerden ağaç süsü de toplardım, asardım zevkle üzerine. Işıklar felan. Bu sene ağaç hala kutusunda duruyor.
Belki 1-2 hediye alışverişi yapsam moda girerdim ama bu sene herşey olduğu gibi ona da isteksizim... Kendi kendine bir plan oluşur belki ya da evde oturup tv izlerim derken Aylin benim evin yakınlarında bir arkadaşlarında toplanacağını söyleyerek beni de davet edince ben de hiç tanımadığım insanlarla dolu, tanımadığım bir eve yeni yıl kutlamasına gidiyorum. Belli olmaz, bakarsın çok eğlenceli bir akşam olur. Ne de olsa beklentiler ne kadar az olursa sonuç o kadar olumludur.

29 Aralık 2008 Pazartesi

Bu akşam

Haftasonu madden ve ruhen yoruldum sanırım, bugün kafam pek yerinde değil. Zaten sabah da sürünerek kalktım yataktan. İş yerinde gün boyu ben ekrana baktım, ekran bana. Akşam sınav var ama kapak kaldırmadığım için girmiycem sınava. Bu durumda akşamım boş kaldı. Gider erkenden uyurum derken eve gitme fikri itici geldi birden. İçsem mi yoksa sinemaya mı gitsem karar veremedim birden... güzel film var mı acep?

27 Aralık 2008 Cumartesi

1 sene...

1 senede neler değişir insan hayatında... neler olur biter...
bebek doğar mesela, ana rahmine düştükten sonra, 3 aylık bile olur...
dogmus bebek yürümeye başlar,
öğrenciler sınıf atlar
mevsimler değişir, kış biter, sonra yaz gelir, sonra yine kış...
insanlar 1 yaş daha yaşlanır, saçlarındaki beyazlar artar...
askerler eve döner...
ama özlem
özlem işte hiç bitmez...
ankarayı sallayan o minik deprem nasıl da köklerimden kopardı beni...
1 yıl oldu babacım sen bizi bırakıp gideli...
1 koca yıl
1 koca yıl dolusu hergün özledim seni, hergün bir öncekinden daha çok. hergün gözümü her kapadığımda yana düşmüş yüzün geldi gözlerimin önüne. hergün uyanman için çığlıklar attım ama sen beni hiç duyamadın...
bazen bir damla yaş süzüldü gözümden, bazen sel oldu hıçkırıklarla aktı yüzümden...
kimbilir kaç defa seni aramak için telefona gitti elim. hala silmedim telefonunu rehberimden, silemedim, silemem...
kaç kere öfkelendim sana çekip gittin diye, isyankarlık ettim, senin ne günahın vardı ki gidişinde...
terkettim yaşadığımız şehri bir faydası olur diye, kendimi kandırırım dedim, ölmedi de uzakta diye, gittiğim yerde sensizlik daha bir koydu babacım. her adımımda eksikliğini daha bir hissettim. daha bir korktum hayattan, gelecekten.
sen benim hayata karşı tek güvencemmişsin meğer. sen gidince anladım bunu.. daha bir korkar oldum hayattan, yalnızlıktan, yaşlanmaktan... yok korkum ölümden değil asla. şimdi bile açıp kollarımı gelebilirim yanına. korkum sensizlikten yana...
ne çok özledim bilsen o kocaman kucağını. hayalimde hala kosarak gıdından öpüyorum, sarılıyorsun da bana, tıptıplıyorsun sırtımı... yumuşacık, çekingen, şefkatli... sıcaklığını hissedemiyorum ama babacım, hayalim hep donuk kalıyor, yarım kalıyor bir yanım...
hatırlamaya korkuyorum babacım o son geceyi... göremedim ya kayıp gidişini, affedemiyorum kendimi... konduramadım ya sana ölümü... inkarımın cezasını çekiyorum şimdi. benimki değil ki ceza, asıl sen çektin benim yetersizliğimin cezasını...
tek tesellim var babacım, o da seni ne kadar sevdiğimi biliyor olman. ama sevgi değildi seni kurtaracak olan... yetmedi işte boş sevgim, kurtaramadım ben babacım seni. affet beni:(

23 Aralık 2008 Salı

Değerini bilememişim

Bidenem biricik dostum selim'ciğim askere gitmeden bile trilyon yıl önce bana "portecho" diye bir grup var, kesin seversin demiş, sonra da askere gitmeden az önce albümünü vermişti. Salak ben bir türlü dinlememiştim. Geçen ankara'da yolda giderken radyoda bir şarkı duydum. Aman ne güzelmiş derken grupla ropörtaja geçtiler. kim? portecho! yuh selen dedim. yani çocuk sana rahat 1.5 sene önce bahsetmiş, sitesine koymuş, senin şu yaptığına bak!!!
Selim'cim bi daha seni dinlemeyen n'olsun!
gel artık çok özledim!

Hadi bakalım

Biletler bugün satışa çıktı ve ben de biletimi aldım. Asıl hedefim geçen seferki gibi sahne önü bileti almaktı ama 300 YTL'yi görünce uygun bir ünlem fırlatıp normal biletlerden aldım. Arada halkın arasına da karışmak lazım ama değil mi:PpP
Gerçi konserin haftaiçi olması, uzakta olması gibi şeyler sebebiyle en arkada kalma ve nefret etme ihtimalim çok fazla. Yine de içim elvermedi ne yalan diyim:(

21 Aralık 2008 Pazar

Issız adam

Nihayet bu akşam şu meşhur filme gittim. Belki şartlandığım için filmi ben de beğendim. En azından insanı sürüklüyor. Sonunda ise insanın içi sızlıyor. İnsan içten içe mutlu son istiyor. Belki de filmin güzelliği burda, gerçekçi ve mutlu son değil:)
Şu anda dışarıda çok güzel bir hava var. Hafiften yağmur yağıyor, mis gibi yağmur kokusu var havada. Gecenin keyfine varmak için bir kadeh şarabımı doldurup balkona çıktım. Karanlıkta oturmak istedim biraz. Ama ne mümkün! sensörlü olan balkon lambam deniz feneri gibi habire yanıp sönüyor. hareketsiz durma çabalarım bile fayda etmiyor. dolayısıyla ben de kabak gibi meydanda kalıyorum. Eminim dışarıdan süper komik görünüyorumdur:(
Bu arada gecenin güzel sürprizi film için gittiğim alışveriş merkezinde oyalanmak için girdiğim bir dükkanda (çok gizemli oldu di mi:PpP tepe nautilus ve esse) ne zamandır istediğim türde bir bulaşık sepeti buldum. Gülmeyin, bulaşık sepeti önemli. İstediğim gibi bişey olsun diye 1.5 aydır bulaşıkları havlu üzerine seriyordum:) Şimdi artık tam keyfime göre bir sepetim var. Artık dağ gibi bulaşıkları yıkayabilirim.
Allahım bir de şu salak lamba yanıp sönmekten vazgeçse!!!

Heyecan


Nihayet beklenen haber geldi. Konserin bilet satışları bu hafta yapılacakmış. Geçen sefer hasta yatağımda yatarken Özge'nin hatırlatmasıyla en önden yer kapmayı başarmıştım. Bakalım bu kez aynı şans ve marifeti gösterebilecek miyim:)
Hahahhaa şu hale bak yaaa! yaş kemale ereli asır oldu ama ben hala çocuk gibi heyecanlanıyorum:)))) Boşuna dememişler akıl yaşta değil baştadır diye.

Bu arada aslında şu anda ders çalışıyor olmam lazım ama hak getire! her fırsatta ya telefondayım ya da bilgisayar başında. Akşam da acaba sinemaya mı gitsem diyorum. Herkes Issız Adam filmini pek bir methetti...

Yarım kalan akşam sefası

Akşam Burkay'ın doğumgünü için Taksim Narpera'da toplandık. Burkay'ın korodan ordan burdan ve lise sınıf arkadaşları olarak yaklaşık 30 kişi vardı sanırım. Gecenin temasına uyarak hepimiz şapkalarımızı takıp gittik mekana. Ben de nasıl hoplayıp zıplama modundayım. İçesim de var ama her içtiğim yol su elektrik olarak döndüğü için vicdan yaptık sadece 1 mojito içebildim. Hopladım zıpladım, bana kalsa daha çok dans ederdim ama bizimkiler 1'e doğru kalkınca biz de Aylin'le bari başka yere gidelim diye arkalarından çıktık. Ama orası mı burası mı felan derken -ki ikimiz de beyoğlu mekanları cahiliyiz- kendimizi dolmuşların orda eve dönüş yolunda bulduk. Ben de hem çakırkeyif olamadığımla hem de istediğim kadar hoplayıp zıplayamadığımla kaldım.

20 Aralık 2008 Cumartesi

Ateşimi aldım geldim

Aynen dediğim gibi oldu. Bugün koşturmaktan helak oldum. Sabah 9 itibariyle Hazine'de yerimi almıştım. Kapıdaki görevli kız önce "ziyaret 10'da başlıyor" deme gafletinde bulundu. Ben de şahin gibi atladım ne ziyareti kardeşim, ben bu kuruma yıllarımı verdim diye:) Neyse ben 9'da geldim ama katta in cin top oynuyor. Netekim ben de normal zamanda mesaiye 9'da hiç gitmedim ki:)))) Milletin toparlanması 9:30 oldu, e ben de 9:50 gibi kaçmak durumunda kaldım. Sonra akşama kadar çalıştay. Sabahki kızım tamam da öğleden sonra polonyali amca ne dedi hiçbir fikrim yok. Birkaç kez konsantre olmaya çalıştım ama nafile. Resmen gözü açık rüya gördüm 2 saat boyunca.
Çalıştay 4.30 da bitince soluğu yine hazinede aldım. Sabah göremediklerimi de öpüp sarıldım. Çıkışta Koray sağolsun seni Havaş'a bırakayım dedi ama Ankara trafiğine bişey olmuş, tıkandık kaldık. Stadın oraya geldiğimizde saat 6.40 olmuştu. nerdeyse direk havaalanına gidecektik. Allahtan yine de bir havaşı kontrol edelim diye tutturdum ve şansıma ek sefer koymuşlardı:) Yalnız ek sefer de trafiğe takılınca ben 7.25 sularında anca havaalanına vardım. Uçak rötar yapmış olmasa ucu ucuna yetişmiş olacaktım! Dönüş yolu da bi uzadı bi uzadı, içim bayıldı resmen.
Şimdi de lan ne vardı dönecek, kalsaydın haftasonu da arkadaşlarınla takılsaydın oldum ama neyse geçmiş ola artıkın!

18 Aralık 2008 Perşembe

Ateş almaya geldim

Bugün-yarın iki günlük bir çalıştay için dün gece ankara'ya geldim. ama geliş saatimiz gecenin 11'i. İki güne en fazla ne kadar şey sıkıştırılabilir ki? hele de tü gün süren çalıştay varken. Ben de aynen öyle dedim. Sabah soluğu Serkan'da aldım. Fönümü çektirip SGK'ya yollandım. Çalıştayın başlamasına yarım saat olmasından yararlanarak hemen eski tanıdıkları turladım. aynı işi gün boyu diğer kahve molalarında da yaptım. Öğle arasında evdeki 1-2 işi halletmeye babamın evine ordan da ikametgah almaya muhtara. Uçarak döndüm kuruma ve öğleden sonra aynı fasıllara devam. Bu arada anlatan adamlar muhtemelen konularında uzman ama herkes de anlatamıyor ki kardeşim! Hele polonyalı olan amcam direk uyutma modunda monoton bir sesle anlattı ki nasıl uyumadım hala şaşıyorum.
Akşam çıkışta bir kısmımız Hacıbaba'ya yemeğe gittik. Bana kalsa 1-2 arkadaş görmeyi tercih ederdim ama bu da bir nevi görev. 9'u geçe yemekten kalkınca bir koşu da kuzenleri görüp daha şimdi eve geldim.
Yarınki plan daha içler acısı. Sabah çantayı kuruma bırakıp 9'da hazineye gidicem. 10'a kadar birkaç kişiyi daha görme umudundayım. Sonra öğlen sema hanımlarla yemek. Akşam da çalıştay biter bitmez fırlayıp havaalanına. Sanki ateş almaya geldim!
Bu seferlik haftasonu kalmıyorum ama zaten haftaya gene burdayım. Bu hafta İstanbulda yapılacak işlerim var... Bir de ders çalışmam lazım! aman allahım!!!

17 Aralık 2008 Çarşamba

Ucuz kurtarmışım!!!

Bu sabah tam kalktım hazırlanırken baktım tlf çalıyor. Arayan Bülent Bey. Kendisi sağolsun ankaradayken arabamla ilgili bütün işleri halleder, takip ederdi. Neyse hayırdır inşallah diye açtım telefonu. Günaydınlaşmadan sonra dedi ki "selen hanım ruhsatınız nerde?" dedim "nerde?":)) salak ben dün akşam Carmen'imin (bundan sonra garminin adı carmen) aşkı ve heyecanı ile dolanırken ruhsatı bi güzel düşürmüşüm! Allahtan Aylin'in sitede düşürmüşüm de bulan güvenliğe vermiş, güvenlik de Bülent Bey'i aramış. (demekki neymiş, ruhsat içinde ulaşılabilecek tlf numarası bulundurulacak) Ben de hemen Aylin'i aradım alır mısın diye... Sabah sabah ikisini de rahatsız etmiş oldum ama hakikaten ucuz kurtardım. Birileri benle barış yapmaya mı karar verdi nedir:)

Garminim

Bugün Garmin'imi ilk ciddi testinden geçirdim. Sınıfını geçti valla, çok akıllıymış ablasının güzeli:) önerdiği rotadan gitmeyince hemen alternatif çiziverdi, dönüşlere yaklaşırken uyardı vs. Bi sevindim ki, baktım yolda giderken "eferim" diye seviyorum aleti:))) komik miyim nedir:)))

14 Aralık 2008 Pazar

Son yaramazlık

Bir yandan vicdan azabı çekiyorum ama diğer yandan masada duran çikolata kaşıklar gözüme batmaya devam ediyor. Hele bunun üzerine bir de Hülya'nın süper kahve yazısını okuyunca dayanamadım! Türk kahvesi yalnız başına içilmez. İçilse de keyfi çıkmaz. ama sütlü olursa tek başına da olsa keyfini sürebilirsin. Ben de kendime sütlü bir türk kahvesi yaptım bir fincan. Koydum yanına çikolata kaşığımı, son kaçamağımın keyfini çıkarayım şimdi bi güzel:)

Geçti bitti bile

Aman da ne güzel, 9 gün bayram felan derken bir baktım bitmiş bayram mayram kalmamış. Gerçi bu sefer bayramı pek anlamadım da. Janet'la beraber rahatlama modunda dolandık. aslında hiçbir şey yapmadık. Muhabbet, tv ve yemek idi tatilin anafikri. Sonra persembe günü janet'ı yolcu edince ablamlara uzadım. Orda bomboş günü bitirmeye niyetliyken son dakikada msn'de bir arkadaşı görüp yamandım hemen. Tophaneye gidiyormuş başka arkadaşları ile. Düştüm peşine. 3-4 saat çay / nargile felan yaptık. ayaklarımızın donmasına rağmen keyifli birkaç saatti. Arkadaşları hoş sohbet insanlarmış:)
Cuma yine öğlene kadar uyuduk resmen. Zaten bu bayram uyku düzenimi iyice altüst etti. Hacıyatmaz gibi oldum. Neyse cuma da kuzenle buluşup kapalı çarşı taraflarına gittik. Ne zamandır babamdan hatıra olsun diye kendimize bişeyler almak istiyorduk. Simay'la o işi hallettik. Simay kendine yüzük ben de kolye ve küpe aldım. Umarım bir ömür takmak nasip olur. Cuma çıkışta diğer kuzenlere gidip sülalenin kalan bölümünü görmek de nasip oldu. Sonra akşam hep birlikte bana geldik.
Cumartesi deseniz önce Kadıköy'de dolanma ve donanma ile geçti. Körler sağırlar birbirini ağırlar modunda herkes birbirine bişeyler aldı. Sonra ablamlarla buluşup Füsun'la yemeğe gittik. Akşam 9'a kadar da orda takılıp eve döndük. Bu arada benim navigasyon aleti nihayet geldi. Gerçi bayram geçtiği için kullanmak kimbilir ne zamana nasip olacak ama şimdi daha bir rahat çıkarım sokağa. Yalnız alet benim evi şaşırdı:)) hani diğer adresleri de öyle bulursa tuttuk demektir:)
Kuzenler bu sabah gidince ben de kaldım kendi başıma... insan yanında sevdikleri olunca alışıyor valla. Şimdi kendimi pek bi boşlukta hissettim resmen. Yapmam gereken işlerim var ama ona bile elim gitmedi, oturdum tv karşısına bön bön bakıyorum kanallara...
Bu arada bayramda yaptığım yaramazlıkları dile getirmiyorum bile. Her yerde tatlı ve çikolata ikram edilince dayanamadım:( ama dayanamadıklarım da janet'ın en sevdiğim çikolatıcıdan getirdiği çeşitli çikolatalar, kahve dünyasının kahveli çikolataları, çikolata kaşıkları ve güveçci abdullahın ayva tatlısı idi... meee!!!

11 Aralık 2008 Perşembe

.

İçimde bir sıkıntı var bugün. Sabahtan beri yerimde duramıyorum. Sürekli bişeyler yapmak istiyorum ama yaptığım şeyler tatmin etmiyor, oyalanmaya çalışıyorum ama nafile. Huzursuz bir modda dolanıyorum ortalıkta:( En son böyle hissettiğim gece hayatımın en kötü gecesi olarak sonuçlanmıştı. Şu anda hatıralar ve aynı korku ile çaresizce kıvranıyorum resmen:( ayh!

10 Aralık 2008 Çarşamba

Trafik dedikleri bu olsa gerek!!!

Allahım ne gündü. Janet'la rumeli fenerine gittik. Ardından rumeli hisarına gitmeye çalıştık ama trafik süper(!!!)di. Dolanıp Sarıyer'e döndük. Simaylarla bulaşıp yemek yedikten sonra 6 sularında eve dönmek üzere hareketlendik. Ama eve gitmek ne mümkün. Zar zor sahil yolundan çevreyoluna çıktık ama çevreyolunda önce dur kalk yaparken sonra bir durduk pir durduk. Sebebini bilene aşkolsun. Köprüye yaklaşan 1 km.yi yaklaşık 2 saatte, köprüyü 15 dakikada geçtik. Hayatımda böyle bişey görmedim. Hani arabada olmasam inip yürüyecektim. Bu ne yaaa!!!

5 Aralık 2008 Cuma

Puu rezil ben!!!

Bugün ales sonuçları açıklanmış. 90'ı geçmişim ama ola ola 7595. olmuşum. rezil ben!!! daha komiği ilk defa sözelim daha iyi gelmiş!!! rezilim rezil!

4 Aralık 2008 Perşembe

Latin

Ha bugün ha yarın, orası mı burası mı derken nihayet biryerde karar kılıp bugün ilk dans dersine gittim. Gittim ama sınıf başlayalı nerdeyse 1 ay olmuş, sizi direk alamayız, önce ayrı ders yapıp sizi yetiştirmemiz lazım dediler. Bende potansiyel varmış, tek dersle yakalarmışım diğerlerini:PPP Şaka bir yana çok ilerlememişler güya, o yüzden de 1 derste öğrenirmişim. Cumartesi özel derse gidicem. Bin yıl önce öğrendiğim adımları çabuk anımsarsam gerçekten de yakalarım. görecez bakalım:)

Hadi iyi günler!!!!!

İki gündür kendimi ablammış gibi göstererek thy'yi arıyor ve uçak biletinin önce tarihini değiştirip sonra açığa almaya çalışıyorum. Dün aradığımda kızın sorduğu hiçbir soruya doğru düzgün cevap veremediğimden simay olduğuma pek inandıramadım. önce hangi uçuş olduğunda çuvalladım. 19 yerine 17 demişim kıza:) ordan kıllandı zaten. sonra sormaya başladı. bileti nerden aldınız? eee, ööö telefonla almışımdır (eee! yanlış cevap), kaç liralık bilet? eee hatırlamıyorum:)))) ben iyisimi sizin cebinize bilet numaranızı sms ile göndereyim siz bana söyleyin dedi. tamam dedim ama allahim umarim ablamın cebi aciktir modundayim. sonra tlf sesini kapatip panik simayi aradim, mesaj gelcek hemen bana ilet diye. bu arada kiza da allah allah hala gelmedi diye ayak atiyorum. neyse 1-2 dakka oyalandıktan sonra simay arayıp bilet numarasini soyledi, ben de kıza aktardim da değişikliği yaptık:)))) yazık kızcağız da kibar, açık açık ben sizden şüphelendim de demiyor. ben de ilkinde ablam yurtdışında dediğim için bu sefer kendisiymiş gibi aradığımdan bozuntuya vermiyorum:))
az önce de yine arayıp açığa aldırmaya çalıştım. bu sefer de soyadında afalladım. onunki yerine kendiminkini söyledim önce. kimle görüşüyorum deyince de ee benim dedim:))) asıl komik olan telefonu kapatırken çocuğa "hadi iyi günler" dedim. "hadi iyi günler!!!" yaaa!!!

Coştum iyice!!!

Bu istanbul bana çok yaramadı sanırım. Kendimi güvende hissetmek için dur durak tanımadan bişeyler yapmaya başladım. Aslında son derece güzel bişey ama maliyeti yüksek. Evi korumak için alarm taktırmıştım. Sigortalar cabası:) Şimdi de yer yön bulmak adına kendime navigasyon cihazı aldım. hem de hiç yapmayacağım bişeyi yaparak online olarak hepsiburada dan aldım. Ben ki bişeyi elime alıp incelemeden almayı sevmem, gözümü kapadım ve hakkında hiçbişey bilmediğim bir aleti online satın aldım. Ama hakkında okuduğum yorumlar iyiydi:)
İnşallah pişman olmam ve inşallah kaybolmam:)))
amaaaaan sefam olsun:)

3 Aralık 2008 Çarşamba

Janet geliyor:)

Bayram için bundan daha güzel bir sürpriz olamazdı:)))) Ne zamandır ses çıkmayınca gelmesinden umudumu kesmiştim ama son dakikada geliyorum mesajını görünce uçtum resmen:) yaşasın!
bu durumda kırklareli planı yatar ama onu da öbür cts yapabilirim:))))

2 Aralık 2008 Salı

Başka şey dileseymişim!

Bugün birara "ne zamandır maç izleyemedim, ankarada az da olsa maça giderdim burda cennetine geldim, tık yok" diye kendi kendime hayıflandım. Akşam da tv de izleyecek bişey bulamayıp da zaplarken Sky Türk'te Telekom - Panallinios maçına denk geldim:)) Gerçi bir süredir tek başıma maç izlemekten zevk almıyorum ama yine de geçtim karşısına. Bir de galip gelirseeek...

KAZANDIIIIKKKK:))))))

Dizimdeki tıkırtılar:(

Birkaç haftadır sol dizimde bir gariplik var. Hafiften bir ağrıma olayı ama öyle kendini pek hissettirmeden. Bir de bastırınca felan ağrıdığından bastırmıyorum:P
Bir haftadır gariplikler artmaya başladı. Yürürken felan ufaktan hissetmeye başladım. Demin de baktım dizimden resmen tıkırtılar geliyor. Google diyor ki menisküsde böyle tıkırtılar gelirmiş!!! benim yaşım ne başım ne! sporcu değilim bişey değilim, nerden çıktı şimdi bu yaaa:(
neyse şu bayram geçsin de bir doktora gideyim bari. Neymiş derdi öğrenelim eklemciklerimin!