Sayfalar

30 Ocak 2009 Cuma

Gümbürtü

Bu kadar çağlamanın arkasından yüksek bir düşüş olması kaçınılmazdı sanırım. Bu seferki geliyorum diye diye geldi. Bastırırsam, görmezden gelirsem geçer sandım ama olmuyormuş. Bir patladım pir patladım... Şimdi fırtına sonrası sessizlik...

29 Ocak 2009 Perşembe

Parteeeeyyy...

Kahretsin yine meşhur oldum:PpP
Dün akşam The Hall'da dm partisi vardı. Organizatörler de bizimkiler olunca gitmek duble farz oldu. Bir de fan club'ın reklamını yapmak için sabah gazetesi ile röportaj ayarlanmış. Çılgın dm fan'ları olarak gidip anılarımızı anlatacaktık. Trafik vs derken biraz rötarlı gitmekle birlikte gidip süper Prag anılarımı paylaştım:) Sonra bilimum fotograf çektirdik grup olarak. Halimiz çok komikti valla:)
Ardından bişeyler yemek için dışarı çıktım, çıkmışken kendime 1 ayakkabı alıverdim:))) Yemeğimi yiyip Hall'a geri döndüm. Bu arada Hall'ı beğendim ben. Oda oda olması biraz bütünlüğü bozuyor ama yüksek tavan vs, kesinlikle beğendim. Neyse geri döndüğümde dediler ki Dream TV'de burda ve onlarla da konuşun. Amanın o nerden çıktı olduk ama gidip onlara da anılarımızı anlattık. Tam ortadan kaybolmak üzereydim ki beni bir odaya sokup bir de NTV dediler. Yuh oldum:) İmzalı resimlerimi de dağıttıktan sonra:PpP partiye dahil oldum.
Müzikler her zamanki gibi süperdi. Aylin'in de mekana ulaşmasıyla keyfim biraz daha arttı. şarkılarla kendimizden geçip dansettik. Süper:)

27 Ocak 2009 Salı

Geçmiş zaman olur ki...

Dün akşam eski konser biletimi bulma aşkına bütün eski günlükleri vs devirdim. Arasında bileti ararken de sayfalarını çevirmekten alamadım kendimi. sonra ilk ciddi ilişkim. Aradan zaman geçtiği için unutmuşum ama okudukça canlandı tekrar gözümde. Gerçekten çok sevmişim ama çok da üzülmüşüm. Kendimi çok suçlamışım hep onu haklı görmeye çalışmışım... Dün okudukça elimden bırakamadım, bir yandan da sinirlendim. Toyluk işte.
Sonra varlığını bile unuttuğum başka bir heyecanı okuyup koptum. Tamamen unutmuşum onu, inanamadım:) komik yaa, günlük tutmak iyi bişey. Aslında bu blog da bir nevi günlük benim için ama orda işin içine duygular da girmiş:))))

25 Ocak 2009 Pazar

Bilge'li haftasonu

Ankara'dan ikinci misafirim geldi bu haftasonu. Hafta boyu süper heyecanla bekledim. Cuma akşamı uçarak gittim karşılamaya. Çamay'ı da ikna etmeye çalıştım ama arkadaşı bekliyormuş, sadece Bilge'yi aldım geldim.
Baktım yol yorgunu bu akşam seni rahat bırakayım dedim, evde kalıp muhabbet + şarap yaptık.
Cumartesi hızlı başladı. 9 gibi kalkıp kahvaltıyı evde yaptıktan sonra önce taksime gittik. Biraz orda dolanıp engellenemeyen alışverişi gerçekleştirdik. Öğleden sonra acıkıp Bebek'e indik. Orda deniz kenarında yemeğimizi yiyip Gloria'da kahvemizi içtik, biraz sahilde yürüdük.

Henüz İstanbul'a ve trafiğine alışamamış insanlar olarak üzerimizi değişmek için eve dönme gafletinde bulunduk! 5:45 vapuru ile Kadıköy'e geçtik ama ordan eve ulaşmamız 1 saat aldı. Hani yürüsek daha çabuk giderdik! Bi acele üstümüzü giyinip 7:40 sularında evden fırladık. Bu arada 8:00 olan Leb'i derya rezervasyonumuzu da 8:30 yaptık ama kabus trafik sebebiyle 9:10 da ancak ulaştık. Bu arada ben gerildikçe gerildim. Zaman azalıyor, güya yemek yiycez ve ardından konsere gitcez... Hayatımız nerdeyse taksilerde geçti!!!
Neyse nihayet ulaştıktan sonra hızlı bir şekilde ve görev gibi birşeyler atıştırdık. Yazık kıza güya doğumgünü yemeği yaptık ama konsantre bişey oldu. Bu arada muhabbet koyu idi ve 1 saat içinde şişemizi de devirmiştik:)))
Yemekten çıkıp konsere gitmek üzere Tünel'de Haluk'la buluşmaya gittik. Güya biz tünelden aşağıya incez, o da bizi ordan alıcak. Ama tünele bir geldik ki kapalı. Meğer 9'da kapanıyormuş. Çocuğun cebi de çekmiyor. Neyse biz soldan aşağıya inmeye başladık ama yol bir karanlık!!! Daha 30-40 mt gitmiştik ki tlf çaldı. Meğer yukarı gelmiş, neyse rahatlayıp geri döndük.
İstikamet otto santral ama nerde olduğundan pek emin değiliz. Yine de kaybolmadan bulduk yolu.
Pek güzel bir yermiş kendisi, bilge de ben de çok beğendik. Yüksek tavan, santral dekorunu korumuslar falan. En çok da tavandan sallanan deniz anaları komiğime gitti. Kendilerinden pek haz etmememe rağmen dekoratif olarak fena olmamıştı.
Bu arada konser güya 11'de başlayacaktı ama pek kimse oralı olmadı, biz de bar havasında takıldık. Hele bir ara Bilge yanımızdaki çiftin muhabbetine şahit olmuş, bize aktarmaya başladı. Orda koptuk zaten:))) Bir de çok ürkütücü görünümlü bir bodyguard vardı, adama bakmaya korkuyor insan. Ama adam yanımızdan geçerken bir kibar yol istedi ki dehşete düştük. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye!

Sahnede bir abajur ve beyaz tüylü halı vardı. Dedim ben de çıkmak istiyorum ama kimse beni iplemedi.Ablamlar sahneye 12:30 sıralarında teşrif ettiler. Şarkılardan sadece 1 tanesini biliyorum o da Nip Tuck'un mating game'i. Bir de ses düzeni kötüydü ve kızın sesi hiç duyulmadı. Zaten hatun ya içmiş ya çekmiş, bayık bayık bakıyordu. Gene de eğlendik kendi kendimize.
Dönüş ise süper komikti. Taksimden dolmuşa bindik. Çok sıra vardı ama çabuk ilerledi. İkimiz de yorgunluktan ölüyoruz bu arada. Bindik dolmuşa önde bir sarhoş var, şoför de adam kafasını çarpacak diye uyandırmaya çalıştı. Sonra sarhoşun çenesi düştü ve Bilge ve ben yol boyu güldük:))))
Pazar sabahı çok komikti. Kahvaltı için Bilge'nin annesi, ablası ve eniştesi ile sözleşmiştik. saati 9:30'a kurduk. Ancak gece ben çok debelendim ve tam uyuyamadım. Bu arada neden bilmem komşular da erken uyanmış banyoya girip çıkıyorlar, su ve boru sesi falan geliyor. Saat 8:15 sularında Bilge içeriden panik halinde fırlayıp "selen, alarm çalıyo" dedi. Ben uyku sersemi boş boş suratına bakıp "yok daha erken" dedim. O da ha su sesi deyip gidip geri yattı. Meğer komşunun borulardan gelen sesi hırsız alarmı sanmış:))))))
9:30 gibi uyandığımızda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Önce brunch'ı iptal etmeyi düşündüysek de sonra gitmeye karar verdik. Şansımıza biz evden çıkasıya yağmur dindi ve hava güzelleşti. Biraz rötarla da olsa vardık Kandilli'ye. Deniz kenarında Alperen diye bir çay bahçesinde buluştuk.
Sohbet muhabbet felan derken biz içerideyiz, deniz kıyısındaki masalarda oturanlar da var. derken artık ne geçtiyse kıyıya kocaman dalgalar vurmaya başladı ve dalgalara bön bön bakan birkaç salak öyle bir dalga yedi ki millet koptu. Baştan aşağı ıslandı garipler ama kendileri kaşındı! İçerdeki herkes güldü, ıslanan kızlardan biri asık suratı ve üzerinden akan sularla gitti. Çok komikti!!!
Bu arada Hülya'nın da gönlü olsun diye Bilge'yi biraz hırpaladım:PpP
Kahvaltı sonrası beylerbeyinde deniz kenarında çay / kahve, ondan sonra da caddebostan sahilinde yürüyüş yaptık. Özellikle yürüyüş öyle keyifli geldi ki ikimize de, banklardan birine oturup adaları seyredip konuştuk. Dönüş vakti geldiğinde boynumu büküp yolcu ettim ve tek başıma eve döndüm.
Birileri gelince çok zevkli de sonra yalnız başına kalınca ev hiç çekilmiyo be:(

23 Ocak 2009 Cuma

Şımardım ki nasıl!!!

Bugün öğlen işimi halletmek üzere bir yandan yürürken (tenhaca bir sokaktı) bir yandan da mutlu mutlu gülümsüyordum. Karşıdan gelen ortaca yaşlı bir bayan bakıp "kızım maşallah çok güzelsin" dedi. Bi sevindim. Bir an yüzüm iyice aydınlandı, daha da gülümseyerek teyzeme teşekkür ettim:))) Ben öyle bir tepki verince teyzem de mutlu oldu:) sırıta sırıta yoluma devam ettim ben de, hemen ablamı aradım tayzemin teki bana böyle dedi diye:) ayh! çok şımardım:)))

SUP geliyor:)

Akşam Bilge'cik geliyor:) Taşındığımdan beri Ankara'dan ikinci ziyaretcim. Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Gözümde tütüyor valla:) Bilimum gezme planı yaptım. Gerçi kendisi duyunca yolda biyerlerde bayılacağını iddia etti ama ben onu sürüklerim:) umarım hava güzel olur:)

Ayh!!!

Avea'nın mı ne bir konuşturan tarife reklamı var ya. 10 dakkadan sonrası bedavaymış felan. Neyse hani kadın çocuğa yemek tarif ediyor telefonda. yok patlıcanları ateşte yak, ez vs. sonunda çocuk "cık" diyor da kadın "ayh!" diyor ya, bayılıyorum:)

22 Ocak 2009 Perşembe

Zibidiler!!!

Dün akşam 11 sularında tam yatmaya niyetlenmişken tlf çaldı. Hayırdır inşallah diye baktım, numara tanıdık değil. Açtım. Biri "iyi günler selen hn, ben türkcell'den arıyorum, adresiniz değişmiş, yeni adresiniz nedir?" dedi. "Nasıl yani?" oldum. "İstanbul'a taşınmışsınız, üstelik yanlız yaşıyorsunuz, korkmuyor musunuz? hırsızı var sapığı var" felan diyor. Kimsin diyorum söylemiyor. Bu arada arkadan birinin gülme sesleri geliyor. Kesin biri beni işliyor ama kim. Gülme sesi Harzem'e benziyor ama adamın yeni bebeği oldu, zibidilik peşinde koşmaz herhal diye düşünüyorum. En son "yarın işe giderken peşine düşücem" gibi bir lafın arkasından arkadaki iyice koptu. Kim o gülen dedim, adını söylemezsen kapatıcam, söylemedi ben de kapattım. Hemen turkcellden numara sorgulamaya çalıştım. o sırada tlf yine çaldı. herhalde bu kez kim olduğunu söyler diye açtım ama bir yandan da tırsmıyor değilim. Bu sefer "artık kimse gülemeyecek" falan dedi ve gene başladı yalnızsın vs falan derken arkadaki kahkahayı patlatınca "adiler, bu Harzem'in kahkahası, sen de Barış'sın" dedim. Serseriler akşam buluşup içmişler sonra kulaklarımı çınlatıp bir de hoplatalım demişler. Salak ben Barış'ın cebini kaydetmediğim için de yedim resmen. Biran korktum ama valla. Allahım kimi arasam felan oldum!!! Neyse biraz muhabbet ettik, güldürdüler beni bayağı, yattım sonra.
zibidiler!!!

20 Ocak 2009 Salı

Sahil Turu

Bugün hava çok güzeldi. Akşam evde oturmak yerine dışarıda dolaşmak istedim. Bir arkadaşı da ayarttım. Önce caddebostan starbucksda birer kahve içtik sonra sahilde yürümeye başladık. Öyle huzurlu bir sahildi ki... Bir yandan sohbet ettik bir yandan yürüdük. Farkına varmadan 1 saatten fazla yürümüşüz. Bir nevi kader ortağı olduğumuz için çaktırmadan dertleşmişiz, birbirimizi anlamışız...
sahil çok güzeldi...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Yoruldum bea!

Allahım nasıl bir haftasonuydu bu yaa! hani ben bile yoruldum:)
Cuma günü ani bir kararla pazar günü günübirlik kaymaya gitmeye karar verdim. Ama ben daha önce hiç kaymadığım için ne bir malzeme ne bir tecrübe... Neyse cuma akşamı çıktım önce Nautilus, orda tchibo yokmus, ama Aylin'in oğlunun hediyesini aldım. Sonra capitole gidip ordan kendime kayakta giymek için bilimum thermal kıyafet aldım. Ardından dansa:)
Akşam 2 sularında eve geldim. Önceki gece de Aylin'le geyik yapcaz diye 2'ye kadar oturduğumuzdan yatağa resmen yığıldım.
Cts güne normal başladım ama günüm yollarda geçti. Önce Florya'ya ablamlara gidip ondan bilimum kayak malzemesi aldım. Sonra 3 gibi Aylin'le Taksim'de buluştuk. 5.30 - 6'ya kadar orda takıldıktan sonra ben diğer Aylin'in oğlunun dg için Kandilli'ye gittim. Ufak bir yanlış anlama sonucu zamanlamayı yanlış yapmışım!!! Akşam tekrar Taksim'e geleceğim için 1 saat kadar sonra tekrar eve gelip arabayı bırakıp üstümü değiştirip tekrar Taksim'e gittim. İlk önce amacımız Nevizade'ye gitmekti ama sonradan yan çizilince Multimekan diye bir yerde takıldık. Erken kalkma hayallerimiz yine suya düştü, kalkış 12, eve varış 1, çanta hazırlama ve yatış 1:45!!!
3. gün de bu kadar geç yattıktan sonra sabah 3:45'de kalkmak biraz sersemletici oldu. Tur yola 4:30da çıkıyormuş! neyse sürünerek vardık otobüse. Otobüste uyuma hayallerim bir şekilde suya düştü. Yok ışık yandı, yok uyuyamadık, yok çenem düştü. Muhtemelen anca 1 saat uyuyarak gittik.
Kayak da meşakkatliycim be hocam. Dalıştan pek farkı yok yani. Onu giy, buna sarın! Hele o botlar canıma okudu valla. Allahtan tecrübeli insanlar var da bi başına kalmıyorsun. Neyse debelenerek giyindikten sonra çıktım piste. Amanın! dengede durmak pek de öyle kolay değilmiş. Tutabilene aşkolsun. Neyse yok dağ vadi eğimi bilmemne derken ben 3-5 düştüm ama sonunda ayakta durmayı başardım. Kar sapanı tek opsiyonumdu. Sağa sola dönmeyi öğretmek için bayağı uğraşıldı ama biraz umutsuz bir durum sergiledim.
Bu arada hava da nasıl soğuk. Üstüne bir de rüzgar. Nasıl kesiyor anlatamam. Eldiveni 2 sn için çıkarıyorsun elin donuyor. Birara el ve ayak parmaklarımı hissetmedim. allahtan o polar ve thermalleri almışım yoksa içeri kaçıp karın yüzüne bile bakmazdım kesin.
Öğlen sucuk ekmek molasının ardından tekrar piste döküldük. Bu arada ben varlığından bile haberdar olmadığım birçok kasımla tanıştım. Kendileri ile bayağı haşır neşir oldum. Ama akşamın son inişinde artık sağa sola da dönebiliyor ve durabiliyordum. Yalnız hız korkumu hala yenemedim. Bir sonraki denemede hızlanmayı da becericem inşallah:) haa bir de düşünce kalkmayı öğrenmem lazım. en zoru o resmen!
Dönüşte de uyuma hayalleri gene torbaya düştü. 1 saat kadar uyuduk uyumadık. Yok yemek molası yok şu bu derken gene uyumak rüya oldu.
Saat 10 gibi eve geldiğimde pestil formatındaydım resmen, kendimi duşa zor attım. O kadar üşümenin üstüne de sıcak duştan çıkmak zor oldu. Sonrasını hatırlamıyorum:)))
Şu anda dün tanıştığım kaslarla yakın bir ilişki halindeyim:) sanırım bir müddet kendilerini unutmama izin vermeyecekler:)

15 Ocak 2009 Perşembe

Istanbul adama ne yapar?

Bugün normal şartlar altında hayatta yapmayacağım veya eskiden olsa yapmayacağım bişey yaptım. Kaç gündür canımı sıkan bir mesele ile ilgili olarak sessiz kalmaktansa yüzleşme moduna geçtim. Tabi dilek'in bu konudaki dolduruşunu yadsımamak lazım. İyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum, ama kendim için sürpriz bir adımdı. Hala şaşıyorum nasıl yaptığıma. (5 dakikada yuvarladığım 2 bardak bacardi colayı hiç söylemeyeyim:)))... Sonuçta değişen bişey oldu mu? hayır ama nedense kendimi bir nebze daha iyi hissediyorum.
Bugün farkına varıp dehşete düştüğüm başka şeyler de oldu aslında. İstanbul'a geleli nerdeyse 5 ay olacak ve benim edindiğim arkadaş sayısı bir elin parmaklarını bile geçmiyor. Benim gibi bir insan için son derece moral bozucu bir durum. Çalıştığım ortamda benden başka kimsenin olmaması sosyalleşmeme büyük bir darbe aslında. benim gibi bir insanın kalabalık ortama ihtiyacı var. Bu durumda insan eksikliğini aktivitelerle doldurmam gerektiğine karar verdim. Bunlardan biri dans zaten ama tek basina yeter mi emin degilim. Ancak bir adım olarak yarınki dans gecesine yalnız gidicem. Gerçi sınıftakilerle konuştuk, herkes gelme sözü verdi yani tam olarak yalnız olmıycam aslında ama kendi ortamında olmayacak.
Bakalım...

14 Ocak 2009 Çarşamba

Koptum:)))

Kadınlar ve Erkekler

Geçen cuma Kalamış'taki Chocolate'taydım. Tuvaletlerin kapısına yazı yazmışlar. Bayıldım:

KADINLAR...
Öperseniz beyefendi değilsinizdir,
Öpmezseniz adam değilsiniz.
İltifat edersiniz yalan der,
Etmezseniz bırakır gider.
Her isteğine evet derseniz karaktersiz olursunuz,
Karşı çıkarsanız anlayışsız.
Çok yanına giderseniz sıkıldım der,
Az giderseniz küser.
İyi giyinirseniz çapkınsın der,
Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.
Kıskanırsınız huyun kötü der,
Kıskanmazsanız sevmiyorsun der.
Siz bir dakika geç kalın kıyamet kopar,
Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.
Arkadaşınızla buluşursunuz adı ihmal olur,
O buluşur "bizim kızlar" olur.
Siz başka kadına bakacak olursanız gözleriniz oyulur,
Başka bir adam ona baktığında adı hayranlık olur.
Konuştuğunuz anda dinlemenizi ister,
Dinlediğiniz anda "Neden konuşmuyorsun?" der.
Kısacası...
Sade ama çok karışık
Zayıf gibi ama çok güçlü
Akıl karıştıran ama hayranlık uyandıran
İnsanı çıkdırtam ama mükemmel!

ERKEKLER...
Yeni doğmuş bebek gibidirler.
İlk başta çok şirin görünürler,
ama bir süre sonra altlarını değiştirmekten sıkılırsınız.
Erkekler kahve gibidirler,
En iyileri zengin ve sıcaktır ve sizi bütün gece ayakta tutabilir.
Erkekler bilgisayar gibidirler,
Anlaşılmaları kolay değildir ancak hiçbir zaman yeterli hafızaya sahip değildirler.
Erkekler uzaktan kumanda aleti gibidirler,
Basit, kullanımı kolay ve genellikle televizyonun yakınında uzanmış durumda.
Erkekler yıldız falı gibidirler,
Size her zaman ne yapacağınızı söylerler ve genellikle de yanlıştırlar.
Erkekler iş makinaları gibidirler,
Çok gürültü yaparlar ama çalıştırılmaları zordur.
Erkekler termos gibidirler,
İçini bira doldurup her yere taşıyabilirsiniz.
Erkekler şilte gibidirler,
Eninde sonunda en iyileri bile deforme olur.
Erkekler Brezilya dizileri gibidirler,
Seyretmesi eğlenceli.
Ancak duyduğunuza inanmayın!

13 Ocak 2009 Salı

Gene olmadı!

Hayat çok acımasız. Kalkanlarını indirdiğini ve bir an savunmasız kaldığını farkettiği anda hiç çekinmeden saldırıveriyor. Darbe almış ama yıkılmamışsan vurmaya devam ediyor. Nasolsa sen güçlüsün ya, her tür darbeyi kaldırırsın. Biraz güneş ışığı gelsin diyorsun, kalkanı kaldırıyorsun, ya bulut giriyor araya ya yeni bir darbe.
Tam kendisiyle barış imzalayacaktık, gene izin vermedi kahpe kader...

hahaha çok arabesk olcak ama: hayaaaaat, beni neden yoruyossuuun!!!!

12 Ocak 2009 Pazartesi

Karamsarlık

İnsanın moralini bozması ne kadar kolay. Olaydaki yegane olumsuz noktayı al ve kafanda büyüt. Bu kadar basit. Hele ki benim gibi kendisi söz konusu olunca optimist olmaya korkan biri için...
Karamsarlıksa bataklık gibi, bir kere içine girdin mi insanı dibe çekmeye devam ediyor. Sen su yüzüne çıkmaya çalıştıkça daha çok gömülüyorsun. Hele dışarıdan uzanan bir dal olmazsa... Halbuki kendini rahat bıraksan belki kurtulacaksın. O zaman aynen deniz gibi olucak. Hareketsiz ve huzurlu suyun üzerine uzanıvericeksin. Sarıvericek etrafını. Unutacaksın dertleri, karamsarlığı..
Denizin sesini özledim. Derinden ve enginden gelen o hafif çınlamayı...

11 Ocak 2009 Pazar

Boğazsal sorunlar

Bünyem hızlı yaşam tarzıma:PpP ve İstanbul'un havasına tepki gösterdi sanırım, 2 gündür yine boğazım acıyo:( Bu hiç de iyiye işaret değil, umarım sonu kötü olmaz:(
Aslında sanırım ben biraz da kendim kaşındım. Verdiğim kiloların da etkisine ciciş giyineyim diye sanırım biraz ince giymişim. Üzerine akşamları gittiğimiz yerler sıcak oluyor ve dans ederken terliyorum, sonra soğuğa çıkıyoruz felan... kurt n'olur gel beni ye durumları:)))
Neyse cuma akşamı yine dansa gittik. Ben yine harikalar!!!! yarattım. Ama pratik yaptıkça ilerleyeceğim. Bir rivayete göre 3-4 aya olurmuşum:P
Dün de sabah kalkıp nihayet ablama evi yerleştirmesinde yardım etmeye gittim. Gerçi benim kalkıp gitmem ancak 11.20 otobüsüne yetişerek oldu. Sonrasında Murat beni Bakırköyden alacaktı ama son anda hastası çıkmış. Ben de soğukta biraz bekledikten sonra baktım olacak gibi değil Galeria'ya doğru yürüdüm. Girmişken de aa ne güzel çizme diyerek hayatımın ilk official çizmesini satın aldım:)) Sonra da ablamı arayıp "beni bekletip Galeria'ya soktuğunuz ve çizme aldığınız için teşekkür ederim" dedim. Garibim öyle iyi niyetli ki peki dedi hemen:) canım benim:)
Neyse sonra Murat geldi, eve gittik. Ev harbiden curcuna formatında. Eşyaların bir kısmı henüz evde olmadığı için tam yerleşememişler. Kütüphane yok tüm kitaplar kolilerde. Öyle az buz da değil yani, bizimkilerin tıp kitapları bayağı kallavi:)
Ben bişeyler atıştırdıktan sonra sıvadık kolları. Ege'nin odası ile diğer bir odayı nispeten adam ettik. 2 kişi olunca muhabbetle felan zaten daha zevkli yerleşiyor. Akşam 8'e kadar yapabildiğimizi yaptık. Sonra ben bugün Ikea'ya gideceğim için akşam eve döndüm. Tabi boğazım da acımaya devam ediyordu. Gelip akşam 10'da sızdım resmen. Umarım çabuk toparlarım:(

9 Ocak 2009 Cuma

Fazlası zarar

Hem çok sevdiğimden hem de çok kolayıma gittiğinden bir süredir sabah kahvaltısı olarak sadece dil peyniri yiyorum. Dün akşam da alelacele evden çıkarken yemek yiyemediğim için yine yanıma peynir aldım. Abartmış olmalıyım ki yerken içimin almadığını farkettim. Demek ki ne kadar da sevsen, bişeyi çok yiyince insana fenalık gelebiliyormuş:)))

Bu arada akşam dans çıkışı indim taksime. biraz erken gittiğim için önce Gezi'ye uğradım. Etraftan çok methini duymuştum, hakkaten sevimli biyermiş. Bu arada kapıda bizim eski yeni Hazine'cileri bastım. Meğer Dursun gelmiş, bunlar toplanmış ama bize haber veren yok:) kızdırdım kendilerini bir miktar sonra yollarına devam ettiler.
10 gibi Aylin geldi ve biz kalkıp babylon'a gittik. Benim ilk ziyaretim olur kendileri. Beklediğimden küçük geldi aslında. Ben Saklıkent gibi bir mekan bekliyordum. Ama yüksek felan olması da iyi oldu. Zamanlamayı süper yapmışız, biz gittikten 5-10 dakka sonra grup çıktı. Daha çok yeni çıkacak albümlerinden parça çaldılar. Benden tam not aldılar. Aylin de beğendi gençleri. Bi güzel de soytardık orda. Bu arada long island iced tea içtim. Tutturmuşlardı, tebrik ederim:) Yalnız bir içki bu kadar mı masum görünüp çarpar adamı! Yok sarhoş felan olmadım, bir taneyle olunmaz da, bütün gece uyuyamadım. Yatakta dön babam dön, bir de uyurken bile zihnim açık! Belki başka sebebi var ama ben buzlu çaya yükleyeyim:) Netekim şimdi de hafif alkol etkisi hissediyorum bünyede:) Hepi topu 1 bardak yaa!! (hahah kalorisinden hiç bahsetmiyorum bile:D)

8 Ocak 2009 Perşembe

Portecho

Hani salak kafam bunca zaman Selim'i dinlememişim, Portecho meğer ne güzelmiş demiştim ya, bugün babylonda canlı performansları varmış. Ben de Aylin'i ayarttım, akşam dans kursumun ardından gidip adamları dinleyeceğiz. Danstan sonra yorgun ve biraz da koşturmacalı olcak ama bu tip seyler beni engellememeli. aktivite böceği olmam lazım ya:P

7 Ocak 2009 Çarşamba

Buyur burdan yak!

Bir yandan kilo veriyorum ve çok mutlu oluyorum diğer yandan giyecek kıyafet sıkıntısı çekmeye başladım. Eskilerin çoğunu zaten attım, arada aldıklarım da doğru düzgün giyemeden bolalıyor, ben gene kıyafetsiz kalıyorum. Bu sabah 2 ay önce aldığım elbise çuval gibi oldu:( Elbise hiç giymem, bir heves almıştım ama hepi topu 2 kere giymiştim. Bugün giydim ama biraz komik duruyor. Derhal terzi bulmam lazım!!! Yoksa alışverişe para yetiştiremiycem:PpP

6 Ocak 2009 Salı

Alçak lens:(

Dün gece lens gözüme nasıl yapıştıysa çıkarırken çok canım yandı. yapıştığını düşünemedim ve lap diye çektim. Bi acıdı. sonra hemen kızardı, sulandı falan. Kesin zedeledim gözü. Bugün de korkumdan gözlük taktım ama gözümde hala bir rahatsızlık var:( Giderek çürüyorum, her bir tarafım elimde kalıyo yaa:(
ühühühü yaşlanıyorum sanırım, ühühühü:P

4 Ocak 2009 Pazar

Kim tutar artık seni...

Bugün son derece güzel birşeyle karşılaştım facebook'da. Kalemi kuvvetli süper insan, benim gizli dostum Selim'in kitabı hazırlanmış ve bu ay sonunda çıkıyormuş:))) Sanki kendim yazmış gibi heyecanlandım. Bakarsınız yeni bir Tuna Kiremitçi çıkar aramızdan. Yok, selim ondan iyidir, ben TK'nin kitaplarını sevmedimdi. Çıksın ilk kopyası özenle imzalatılacak:)
Di mi selim'cim?:)

Hoşçakal güzel şehrim...

Ani bir kararla ablamlar bugün evlerini istanbul'a taşıyorlar. Ben aylar önce taşınmış olmama rağmen orda bir evimizin hala duruyor olması ve istediğim zaman gidebiliyor olmam benim için bir rahatlıkmış meğer. Şimdi tamamen yabancı kalıcaz Ankara'da. Şimdi gerçekten terketmiş oluyoruz güzel şehrimi. Gençliğimi geçirdiğim, bana en güzel dostlukları sunan, mutluluk kadar gözyaşı da veren, ait olduğum şehir. Sokaklarını, cafelerini bildiğim tanıdık şehrim, sana elveda. Ben artık misafir olucam sende, bir ziyaretçi, bir yabancı... Bir çanta ile gelicem ziyaretine, önceden hazırlık yapmam gerekecek, diş fırçası da olucak artık çantamda, ait olmıycam sana...

3 Ocak 2009 Cumartesi

Maça 1-2

Haftasonu bakıcılığı görevini üstlenince eğlenceli bişeyler yapma babında aşkımı maça götüreyim dedim. Bugün Efes'in Kepez Belediyesi ile maçı vardı. Bizimkileri yolcu ettikten sonra Ege'yle atlayıp Ayhan Şahenk SS'na gittik. Ben yol felan bilmem, carmen sağolsun bigüzel tarif etti, elimle koymuş gibi buldum. Erken gitmişiz, 1 saat kadar oyalandık. Maç 3:30da başladı ama Efes'in bariz üstünlüğü var. Biraz sıkıcı bir maçtı ama izledik gene. Maç sonunda Ege ordaki güvenlik görevlisinden rica etmiş, adam bizi soyunma odalarına götürdü. Kerem ve Sinan'la resimlerini çektim:) Bizimki pek mutlu:)

Sonra ısrarlara dayanamayıp Şebnem Hn'a gittik, orda 1 saat takılıp carmen'in önderliğinde eve döndük.
Yarına çalışmamız gereken bir ton ders var ama...:(

Günaydın:)

Dün akşam çok eğlendim. Sabah uyandığımda hala yüzümde gülümseme, kulağımda müzikler vardı, dayanamadım yazayım istedim.
Bu haftasonu ablamlar ani bir şekilde taşınmaya karar vermişler. Bana da perşembe günü "üzgünüz ama haftasonu ege sana emanet" dediklerinde haberim oldu. Tabi bu da benim kırklareli planımı hoop çöpe gönderdi. Halbuki 1 haftadır bunu sayıklıyordum. Neyse kolaylık açısından benim ablamlarda kalmam en uygunuymuş. Bu durumda cuma akşamdan toparlanıp gelecektim ki akşam üzeri aylin arayıp "haluk aradı, dansa gidelim diyor, gelir misin?" deyince hemen atladım:) Ben de zaten aynı hayali kurup hayal tadında bırakmıştım:)
akşam 9:45de buluştuk. Önce otantik diye bir yere gittik. Yazın süper oluyormuş ama dün çok boştu. O yüzden Maçkolik'i denemeye karar verdik. İyi ki de öyle yapmışız. Daha kalabalık ve hareketliydi. Danseden insanları görünce benim çok moralim bozuldu. Ben ne zaman öyle dansedicem yaaa:( Yazık Haluk sağolsun bayağı bir uğraştı beni dansettirmeye ama ben ısrarla dansı katlettim. Adım şaşırmalar, yanlış dönmeler, derste öğrendiğimiz şeyleri bile yapamadım hahhaah:) ama gene de çok eğlendim. Hata yaptıkça daha çok güldüm, bir de Haluk'un ayağına bayağı bir bastım:))))) Sanırım dün akşamki performansımdan sonra bu son dans gecemiz olur:)

1 Ocak 2009 Perşembe

Yeni yıl gecesi

Malum yeni yıla Aylin ve tanımadığım bisürü arkadaşı ile girecektim. Daha önce belirttiğim bi heves hazırlanan ama sonucu hüsran olan yiyecekler ve ben saat 6:30 sularında hazırdık. Bizimkiler gelene kadar ben de ufaktan çerez ve şarap takılayım diyerekten aldım kadehi elime. Gelmeleri saat 10'u (!!!!) bulunca ben de şişenin dibini görmüştüm. Nevaleleri toplayıp hedefe yollandım.
Arkadaşları çok şeker insanlar. Hepsi sıcak kanlı. Uzun zamandır da takıldıkları her hallerinden belli. Bişeyler atıştırdıktan sonra tombala oynadık. Uzun zamandır oynamamışım! Tabi ki her zamanki kısmetsizliğimle nal topladım. Sonra yeni yıla girdik elimizde maytaplarla. Hemen 3-5 dost arkadaş arandı yeni yılın ilk dakikalarında. Ardından Tabu da oynadık. Benim ilk tecrübem, grubu biraz yavaşlattım ama gene de biz kazandık:)) Yeterince sarhoş olabilseydik jenga oynama hayalindeydim ama kimse sallanma modunda değildi. Biz de Aylin yorgun olduğu için 3 olmadan kalkınca jenga yine rafa kalktı:)


2009... e hoşgeldin bakalım:) Güzel bir yıl ol, tamam mı?

Bi fark göremiyorum, ya sen?

eee, uyandım baktım bugün 1 Ocak 2009'muş ama dünden bir farkı yoook? alelade bir gün işte. Hava hala soğuk, saat uyanmak için biraz geç, bi de damarlarımda hala dünden biraz alkol kalmış. Ama onun haricinde değişen bişey yok yani. Kandırıldık mı nedir?:PpP