Sayfalar

31 Temmuz 2012 Salı

Ben bir böceğim...

Ben bir böceğim, ben bir kalasım, yontulmamış bir odunum falan filan...
Şu anda aynen böyle hissediyorum.
Nedenine gelince:
Pazar günü oyunculuk akademisi başladı. İlk ders değişikti. vücudunu tanı, diaframdan nefes alabiliyor musun bakalım, sen bir ahtapotsun konulu farklı ama keyifli bir ders yaptık. ardından da ödevlerimiz oldu, kitap neyin okuyoruz şimdi.
bugünkü dersimiz ise Altan Gördüm ile oyunculuk dersi idi. konumuz ise yolda yürürken yanda birşey dikkatini çekiyor ve buna bir oyun katıp canlandırıyorsun. herkes kafasına göre bişeyler görüp canlandırdı, bir ben beceremedim. Olmadı olamadı... bakamadım yada hissedemedim ki hissettireyim. sonuç olarak kendimi bir odun modunda hissettim. biraz moral bozucu ama du bakalım bu daha bir ilkti.
1.5 saatin sonunda ara verdik ve işte o arada Vahide Gördüm geldi okula. Kadını görünce heyecanlandığımı belli etmemek için biraz cebelleşmem gerekti. Televizyonda göründüğünden çok daha güzel bir kadın bir kere. Utanmasam dönüp dönüp bakacaktım yüzüne. sonra şansımıza dersimize de geldi ve oyunculuk üzerine konuştuk 1.5 saat boyunca. kadını izlerken ve dinlerken kendimi sorgulamaktan başka bişey yapamadım resmen. Benim burada ne işim var, ben kimim ki modunda küçüldükçe küçüldüm, böcek gibi hissettim kendimi. Hele konuşmanın ilerleyen kısmında sınıfta mühendis olan olduğunu duyunca "oyunculuğa tenezzül ettiğiniz için gurur duydum" dediği anda neye uğradığımı şaşırdım.
Şu anda karışık duygular içerisindeyim. Hem Altan Gördüm'e hem Vahide Gördüm'e olan sempatim ve hayranlığım bir kat daha arttı. AG göründüğünün tersine daha sempatik, daha canayakın, VG'ün farklı bir havası var, biraz ciddi, mesafeli gibi ama aynı derecede de mütevazi ve içten.
Sonunda yetenek çıkar yada çıkmaz, benden bir bok olur yada olmaz ama bu insanları tanımak ve dünyalarına kısa bir süre için bile olsa misafir olmak benim için çok heyecan verici bişey olacak.
Bu fotoğraf da Altan hocanın kamerasından Vahide Hocayı pür dikkat dinlerken:)))
Bu arada sınıfımızın adı Suna Pekuysal:)

12 Temmuz 2012 Perşembe

yumru yumru

Hani bazı şarkılar vardır ya dinlerken insanın boğazına bir yumru oturur, düğümlenir kalırsın... işte tam öyle bir şarkı... şarkı çok güzel ama resmen dinlemeye gücüm yetmiyor...

Kaçan heves modu

Dün sabah ki heyecanımın başına birşeyler geleceğini adım gibi biliyordum. hatta bunun neden olacağını da biliyordum. ve aynen tahmin ettiğim gibi oldu.
sonucunun ne olacağını bile bile bir arkadaşıma bu girişimimden bahsettim. sonuç hiç de şaşırtıcı olmadı. olumsuz birşey söylemek istemiyorum benim iyiliğimi düşündüğü için yaptığını biliyorum ama canımı sıkıp ruh halimi yerin dibine geçirmekten başka bir işe yaramadığını da belirtmem lazım. dünkü iyimser canlı selen gitti yerine asık yüzlü durgun selen geldi..
höf pöf...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Heyecan modu

Bir süredir merak ettiğim, ilgimi çeken, ancak şimdiye kadar aklimin ucundan denemek geçmeyen, yapmak isteyip istemediğimi bile düşünmediğim bir girişimde bulundum birkaç gün önce.
Bir süredir evde oturmanın verdiği boşlukla bolcana dizi neyin izler olmuş ve gerek çekim gerek oyunculuk konuları dikkatimi çekmeye başlamıştı malum. Önce kamera arkası olayına takıldım, hala da takığım. Nasıl oluyor da oluyor, bir sahneyi kaç kere kaç açıdan çekiyorlar, fonda duran şu beyaz zırzavat hangi amaçla kullanılıyor, kaç kamera vardır ki acaba gibi sorular dolanıp duruyor. Ha bir de montaj. O konuda hiçbir fikrim ipucum yok, nasıl nerden öğrenirim çok da emin değilim, hatta emin olmayı bırak umudum bile yok.
Ama umudum olan başka bir konu var. O da bu oyuncuların nasıl rol yaptıkları. Duyguları mimikleri yüzlerine nasıl yansıttıkları. Yeteneksiz manken bozuntularından bahsetmiyorum. Gerçekten bu işi yapabilenlerden bahsediyorum.
İşte ben bu soru işaretlerini sıralarken gözüme bir ilan çarptı. Twitterdan akademi 35buçuk'u takip ediyordum (vahide gördüm, altan gördümgilin okulu). Hızlandırılmış oyunculuk akademisi başlıyormuş. Bir süre ilan bana baktı ben ilana. Günlerce sayfasına girip girip baktım. Sonra bir gün cesaretimi toplayıp aradım. Ne lazımdı kardeş diye. "gelip ön görüşme yapıyorsunuz" dediler. Orda "eneeem" dedim. Hani bastır parayı git formatında bişey değilmiş. Gerçi bu ön görüşme formalite de olabilir ama gene de bir fren mekanizması oldu benim için.
Bu veriden sonra gene birkaç gün ilan bana ben ilana bakmaya devam ettim. Kendime sordum durdum denesem mi diye. Denemeye karar versem dahi bende umut var mıdır diye... Hatta facebook'ta üstü kapalı anket bile yaptım. Tek isteğim ufak bir gazdı. Sonra geçen cts tüm cesaretimi toplayıp randevu aldım pts için.
Pazartesi geldiğinde hiç beklemediğim kadar heyecanlanmıştım. Sanki iş mülakatına gidiyorum. Hayır aslında iş mülakatlarında bile bu kadar heyecan yapmıyorum. Bildiğin tıp tıp modu. Kendi kendime "ulan yaş kemale ermiş, senin neyine" diyorum ama bir yandan da her şeyi geçtim temelini, mantığını anlıycam ya, onun azmi ve merakı var.
Neyse yüzümde heyecanımı bastıran bir ifade ile girdim binaya. Bir yandan da karşılayan insanların bakışlarında "oha lan bu yaşta burda ne işin var" bakışı yakalamaya çalışıyorum. Çünkü muhtemelen gelenlerin çoğu tiyatro öğrencisi falan diye tahmin ediyorum. Neyse bana bir form uzattılar doldurayım diye.
İsim soyad, doğum tarihi, eğitim düzeyi ve tataaam "mezun olunan okul" gülerek yazdım. Odtü end müh. Ne işim var kızım senin burda??? Sonraki sorular: kursa gelme amacınız? Hmmm lan ne yazıcam şimdi buraya? Merak desem "hadi yallah" diyecekler "temelini anlamak" gibi bişey karaladım sanirsam. Asıl vurucu soru ondan sonraymış. Hedefiniz? Hassss... Temelini anlamak dedik ya... Ama o hedef sayılmıyor olacak ki yenisini sormuşlar, neyse oraya da benzer bişeyler karaladım.
Ben tam formu doldurduktan sonra içeri Altan Gördüm girmez mi! Lan lan oldum bir anda. O anda öğrendim ki ön görüşmeyi Altan Gördümle yapacakmışım. Biran panik yaptım. Kendimi adamla dalga geçiyormuşum gibi gördüm. Düşünsenize ben acaba falan derken işin duayenlerinden biri seni ciddiye alıp görüşüyor. Utandım, heyecanlandım, görüşmeye kadar geçen ve bana çoook uzun gelen o 3-5 dakika içinde ben duygudan duyguya koştum, kendimi sakinleştirmeye çalıştım vs.
Bu arada bu heyacan yetmezmiş gibi bir de oradaki görevli hatun kişi bana kursla ilgili bilgi veriyor. Gayet yoğun, bol emek isteyen, ağır bir program. Zaten ürkek olan ben "selen kaç lan burdan, senin neyine" ruh hali ile savaşmaktayım. Allahım şimdi bir de görüşmede rezil olucam. Alırlarsa ya beceremezsem paniğindeyken buyrun görüşmeye dediler.
Geçtik içeriye Altan abimle. Ben harbi heyecanlı. Önce soyadımla ilgilendi. Ardından odtü ve ankara muhabbeti yaptık. Ben biraz rahatladım ama daha önce hiçbir ilgim eğilimim olmadığını söylerken biraz heyecan yaptım yine. Bu işte çalışmanın yanısıra yetenek de lazım dediğinde "aha tuttuk" dedim. Valla dedim hiçbir fikrim yok:))) içimden bunu siz söyleyeceksiniz dedim ama dışta tıs yok:)
Bu arada adam anlattıkça ben biraz daha heveslendim. Gözlem, odak, ilgi vs... o anlattı benim gözlerim parladı. Az evvel içeride oluşan kuşkular yerini hevese bıraktı.
Bana "ahanda şimdi sıçtık" dedirten şey ise "hadi kalk bakalım senle bişey canlandıralım" lafı oldu. Ben biran panikledim tabi. Heyecanlandım falan. Neyse kalktık ayağa bir mizansen anlattı bana, hadi bakalım dön arkanı ve yap dedi. Ne yaptım gerçekten hiçbir fikrim yok ama ya bende o ışığı gördüğünden:P yada ne bileyim başka bir sebepten olumlu karar verdi.
Ben de sanki sınav kazanmışım gibi sevindim. Sonra okulu gezdik. Haftaya veya sonraki hafta sınıf tamamlanınca haber verecekler ve başlıycaz.
Bu arada iş miş durumu olursa bakalım ne yapıcam. Aman gerçi bunca ay olmamış bir halt, 2 ay daha idare ediveririm:)))
Ya işte böyle, öyle görünüyor ki önümüzdeki 2 ayı tamamen farklı bir dünyada geçiricem. Belli mi olur, belki bende cevher vardır, bu işi çok severim ve devam ederim:)))

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir tatil daha bitti...

bizim gençlerle yine bir club med haftası yaptık. giderken tereddütlerim yoktu desem yalan olur ama yine süper eğlendim. bu kadar kafa insan bir araya nasıl gelir...
valla anlatmaya kalksam anlatılmaz... yine yattık, yüzdük, yedik, içtik, tepindik ve geldik. tepinme kısmını açmak gerekirse olayın gerçekten dibine vurduk. hava da nasıl sıcak, durduğun yerde duş alıyorsun ama biz inatla hoplayıp zıplıyoruz. hele bir gece var ki... bir platform üzerinde dans ederken platformu kırabilir miyiz diye organize zıplarken bulduk kendimizi. onca çabaya kıramadık o ayrı.. ama olay bu boyuttaydı yani:)
bitsin istemedim aslına bakarsanız... öyle geri geri geldi ayaklarım... yada geri geri gitti deniyordu sanırım. hiç istemedim eve dönmeyi... kabus zaten uçakta başladı. ağlayan çığlık atan bebeler canımıza okudu resmen. ciyak ciyak viyak viyak... çocuksuz tatilden sonra damardan girdi resmen. bence cocuk free uçuşlar da yapılmalı hehehe