Sayfalar

18 Eylül 2014 Perşembe

24 saatte

evet 24 saatte, karar verdim ve ilk adımı attım... Ne zamandır şu evin yokuşundan nefret ediyordum malum. her geliş gidişimde söylene söylene, depresif modda.. bir süredir de bahçelinin ne kadar canlı olduğunu düşünüp iç çekiyordum. hatta ev bakıp bulamamıştım da... en son pazar günü nermin gelip de "ay sen bu evden taşınmalısın" dediğinde "evet yaaa gitmeliyim buralardan" dedim bir kez daha. salı günü kabus sunumu bitirip gönderince ve çarşamba güzel bir yemekten sonra outlook sisteminin çökmesini de bahane bilerek kendimi hürriyet emlak'a verdim. bahçeli tarafında kaç tane ev varsa hepsine tek tek baktım. 1-2 tane belledim hatta 1 tanesini bugün görmek üzere aradım. sonra bu sabah outlook arızası devam edince biraz daha bakayım dedim. sonra başka bir ev daha buldum. dün de görüp beğenmiş ama "bekara/öğrenciye hayır" görünce seçtiklerime eklememiştim. bugün tekrar bakarken tepem attı. aradım emlakçıyı, evi sordum. sonra bekara? dedim, yok kesinlikle aile istiyorlar deyince bende başladım söylenmeye "olur mu ama, yaşını başını almış insanım, kaç yıldır çalışıyorum, evlenmedim diye neden ayrıcalıklı tutuluyorum" falan diye saydım. çocuk birden "a siz kendinize mi bakıyordunuz, ben öğrenci sandım" falan diye değiştirdi, özür falan diledi valla haklısınız, olmaz mı vs. neyse ev sahibini aradı. ok demiş adam. sonra öğlen arasında gidip gördüm evi. yeri çok güzel ancak biraz ufak mı karanlık mı falan diye düşünürken... diğer yandan taşınmayı düşündüğümü her söylediğim insandan ayrı bir yorum geldi. her kafadan ayrı bir ses çıkmazsa olmaz malum. evet iyi fikirden, ne gerek var canıma, bahçeli kalabalık, bahçeli çok güzel, site olsun, uzak olsun olmasına... en son simayla da tartışıp "bir yokuş çıkamıyorsun diye ev mi taşınılır, zayıfla o zaman" noktasına geldiğimizde bende olay koptu... her konu kiloma gelmese olmaz zaten. "canım su istedi?" "evet, kilolular çok su içer, şekere sebep olur" "tv de .. filmi varmış" "tv izlemek tembel işi, kilo olunca insanın canı bişey yapmak istemez tabi" "havalar sıcak" "kilo daha çok hissettirir" vs vs... neyse "eee başlarım yaaa tutacam laaan, herkese inat tutacam" moduna girdiğim sırada nermin sağolsun evi gidip görmüş ve çok güzel dedi. ben de tamam o zaman, hadi bakalım dedim. yarın kontrat imlalayacağım. bu arada kendi ev sahibime haber verdim. çok hoşlanmadı durumdan. umarım bir sıkıntı çıkmaz. şimdi iş çok. evi topla, taşı, adres değiştir, tüm abonelikleri aktar vs vs... bir de bu arada tatile gidip gelicem. nasıl olacaksa artık:)

14 Eylül 2014 Pazar

Ne geceydi!!!!

Hayır canım, bu post aşk ve şehvet içermiyor:)))) Dün akşam Nermin Hanım'a sürpriz bir doğumgünü yemeği düzenlendi. Arcadium'un oradaki NewCastle'da eğlenceli bir yemek yedik. Saat 12'ye doğru Saltuk "hadi Manhattan'a gidelim" diye kıpırdanmaya başladı. Anonim çıkacakmış, uzun zamandır dinlememiştik. Önce yaa yorgunuz falan diye mırın kırın ettikten sonra "hadi lan gidelim" diyerekten Özlem, Saltuk, Esra, Nermin ve ben yola koyulduk. İlk Nermin ve ben vardık mekana, 10 dakika sonra da diğerleri geldi. Gayet güzel kapıda fıçıların arasında durup sohnet etmeye başladık. daha geleli 5 dakika falan olmamıştı ki karşımda ayakta dikilen Saltuk birden bire ağaç gibi geriye devrildi. Hayatımda bir insanın bu şekilde devrildiğini görmemiştim. Gerçi kaç kere bayılan insan gördün diyeceksiniz ama ne bileyim, insan olduğu yere yığılır sanırdım hep. Saltuk direk geriye devrildi. Tabi kafayı fıçıya ve sonra yere çarptı. Biran hepimiz neye uğradığımızı şaşırdık. Panik halinde bir kısmımız etrafını sararken bir kısmımız ambulans çağırma derdine düştü. İnanır mısınız telaştan telefonu çevirmeyi başaramadım. Önce ilk panikle 155'i aradım. sonra 112 arayacağım diye video call yapmaya çalıştım. 3 hamlede ulaştım adamlara. bu arada orada bulunan doktorlar hemen müdahale edip saltuk'un ayaklarını kaldırmışlar. Bir baktım gözünü açmış konuşuyor. Ama herkes başını çarptığı için tedirgin. Derken Saltuk biraz daha kendine geldi, baktık konuşuyor, aklı başında vs yavaşça kaldırdılar. Ambulans gelene kadar kenardaki banka oturttuk. Orada da bir ara gözü kararınca bir panik moduna daha giriyorduk ki ambulans yetişti. Hemen boynunu sabitlediler. Tansiyonu ölçüldü,düşükmüş. neyse aldılar saltuk'u bindirdiler ambulansa. onlar önde biz arkada güven hastanesinin aciline. Orada tahlil tetkik vs derken önemli bir sorun olmadığı, muhtemelen besin zehirlenmesi olduğu tespit edildi. Biz de tahlil tetkiklerin temiz çıkması üzerine rahatladık ve bu sefer olayın makara kısmına vurduk kendimizi. Önce hepimizin dikkatini olaya ilk müdahale eden doktor çekmiş. Hoş adamdı, küpeliydi. Başta hakikaten bizi ve saltuk'u çok rahatlattı. Ne şanslıyız, allahtan orada birileri vardı diye konuştuk. Ardından yine orada olan, kendi çapında müdahale etmeye çalışan ama muhtemelen alkollü olduğu için saçmalayan başka bir doktorla ilgili eğlendik. Biz saltuk'un başında sabit kalsın vs diye cahilce olmayan müdahale etmeye çalışırken amcam "öyle müdahale de etmemek lazım" diye nutuk çekmekte yada aklının yerinde olduğunu kontrol etmek için saçma sapan sorular sormaktaydı. onunla da bayağı eğlendik. ehehhe o da veterinermiş meğer vs diye espriler yaptık. Neyse saat 3 gibi artık hastamızın önemli bir sıkıntısı olmadığını tespit ederekten taburcu ettiler. önce tekrar manhattan'a gidip arabayı alıcaz ordan evlere dağılıcaz. ama esra rahat durmadı, gidip yakışıklı küpeli doktora haber verelim, merak etmiştir dedi. iyi hadi dedik bizde. özlem ve saltuk'u eve yollayıp biz manhattanda durduk. esra bir türlü dönmeyince de nermin ve ben de içeri gittik. bir baktık ki esra adamın telefonunu alıyor. sohbet ilerlemiş!!! tabi biz yokken çocuk içmiş bir miktar çenesi düşmüş. İşin daha komiği bu bizim kurtarıcı doktor aslında veterinermiş!!!! biz bunu duyunca bastık kahkahayı. biz asıl diğerinin öyle olduğunu düşündük vs diye. biraz orada sohbet ettik. adam alkollü kafayla bayağı bir anlattı da anlattı. sonra kendimize bira ısmarlattık bir de. ardından hadi bir de içeri girelim dedik. bu arada esra habire beni dürtüyor, gülümse adamla konuş vs diye. ben odun modunda adamı inceliyorum habire çünkü "lan bu adam doktorum diye müdahale etti, ya yanlış bişey yapsaydı" duygusunu atamıyorum. gerçi fizyoloji benzer ama ne bileyim. Neyse indik aşağıya, garibim bizim yanımızda dururken birilerine de el sallıyor falan. sanırım arkadaşları. sonra yanımıza bir kız geldi böyle nasıl bir kırıtma, çocuğu götürmeye çalıştı o da ayıp olur sen kal dedi sanırım ama cilveli bir nazla gitti hatun gene. bizimki de peşinden. bu sefer biz gene koptuk muahahaha lan 1. kız bizi kıskandı, 2. kız da pek ... idi şeklinde. neyse 3-5 dakika daha durup ayrıldık oradan. Tabi eve geldiğimizde 4:30 falandı sanırım. o adrenalinle yatamadım da. sürekli gözümün önünde saltuk'un düşüş anı:( İnsanın akllından neler geçiyor o anda. kısacık bir anda ne büyük korkular yokluyor. ben o kadar korktum özlem'i düşünemiyorum bile. allah beterinden saklasın. Çok ilginç bir tecrübe.