Sayfalar

13 Ocak 2015 Salı

kendime ait kaç gün:P

en çok korktuğum şey bilek kırmaktı. hani herhangi bir kemik belki ama ya bilek? eklemler vs... içim ürperirdi aklıma gelince... ve sonra başıma geldi:( daha karın ilk günü, etraf bembeyaz. haftalardır bu anın özlemini çekiyorum. kar yağacak yağacak ve ben karlarda yuvariğnenlanıcam. bu hayal ve mutlulukla çıktım evden. sanırım 10 adım falan atmıştım ki hoop kayıp oturdum yere. oturmadan az evvel de tüm hızım ve ağırlığımla sağ el bileğimi yandaki beton bloğun köşesine geçirdim. o anda hissettiğim ağrının tarifi zor. bir süre düştüğüm yerden kalkamadım netekim. bir miktar inledikten sonra kalktım yerden. etrafımdakilerin dehşet bakışları altında kolumu oynatmadan eldiveni çıkardım. bileğin garip pozisyonu zaten şüpheye mahal bırakmıyor... doğru başkent acile. acildeki uzman görünce direk kırık dedi zaten. ortopediden uzmanların gelmesi biraz zaman aldı. sonra beni röntgene yolladılar. pek güzel kırmışım bileği. çökmeli parçalı harika bir kırık. yerleştirip alçıya alıcaz dediler. kaçasım geldi odadan. bir yandan aynı odada kafasını yarmış amcaya zımba basıyorlar amca inliyor... çok sinir bozucu bir durum. bayıltın beni dedim olmaz dediler. o ağrıya nasıl dayanayım. ısıracak bişey verin dedim. nihayet ikna oldular. sonra koluma bir iğne yaptılar, tam bileğe, kırığın oraya. o iğne herneydiyse onca çekiştirmeye hiçbir şey hissetmedim. ama ne çekiştirdiler kolumu biri dirsekten asıldı diğeri parmaklardan. onlar çekerken bir üçüncü yerleştirdi kemiği. sonra bir film daha. oturmuş yerine düzgünce. en sonunda da kolumu omza kadar alçıya aldılar. devasa bir alçı... pembe delikli alçı istedim ama ellerinde anca amele versiyonu varmış:))) iğneden sonra ağrıkesici vs ile geçirdim günü. ama akşam sıkmaya başladı alçı. birara panik atak oldum sanırım çünkü bayılıcam sandım. en son su altında öyle panik olmuştum. çıkış bulamadım alçıdan. neyse çilerle hastaneye gidip alçıya delik açtırdım. biraz iyi geldi o delik. 2 gün öyle kolum tepede gezdim. gezdim derken tüm gün evdeyim, doktor kontrolü hariç. sonra uğur hocamı aradım. sağolsun önce 2 gün atele aldı kolumu sonra yeniden dirsek üstünden ama en azından daha medeni bir alçı. şimdi robokop gibi geziyorum etrafta. kolu bükemeyince ve eli kullanamayınca birçok şeyi yapmak zor. mesela tek elle saçını toplayamıyormuşsun. ha bir de banyo biraz dert. giyinip soyunmak zahmetli, alçının geçtiği kıyafet sınırlı. dişini iple temizleyemiyorsun mesela yada ayakkabı bağlayamıyorsun... vs vs.. işte böyle. 4-6 hafta dediler. 3-5 hafta kaldı özgürlüğüme... allah daimi böyle olanlara yardım etsin...

1 Ocak 2015 Perşembe

Kendime ait bir gün...

son zamanların en güzel gününü geçiriyorum sanırım. yataktan istediğim saatte uyandım. gün boyunca yapmam gereken herhangi birşey yok ve ben canım ne istiyorsa onu yapmakta özgürüm. ve ben canım ne yapmak istiyorsa onu yapıyorum. ne verilmiş bir söz, ne planlanmış bir olay. hiçbirşey... sadece ben ve keyfim. keyfim bugün 10 sularında kalkmak istedi yataktan. ben de öyle yaptım. sonra oyun oynamak istedim ve oynadım. sıkılınca kahvaltımı hazırlayıp tv karşısına geçtim. son favori dizim arrow'dan 2 bölüm çaktım peşpeşe. ardından havanın ne kadar güzel olduğunu farkettim ve evin karşısındaki pet shop'un açık olduğunu. bu havada evde oturmak çok yazık olacaktı. (bu arada havayı tarif edeyim. yağmur yağmış, heryer ıslak ama müthiş bir serinlik var. güneş yok ama aydınlık. dışarısı için ideal) neyse çıkıp önce bir tasma aldım sonra da vişneliğe gittim. tasması kayıplara karıştığında beri sasha'yı (vişneliğin oraya terkedilen dünya güzeli bir haski) gezdirememiştim. çıldırdı garibim. çıktık bir 45 dakika sasha ile dolandık. dolandık derken daha çok o beni sürükledi yollarda. yine abuk subuk köpeklere rastladık ve hemen rota değiştirdik. allahtan böyle durumlarda söz dinliyor, hiç diklenmiyor. 45 dakika sonunda ikimiz de yorulmuştuk. onu yerine bağladım ben eve döndüm. o sırada canım kahve istedi. arabayı evin oraya parkedip starbucksa yürüdüm. migrostan 1-2 birşey aldım, ardından kahvemi alıp eve döndüm. yol üzerinde mağazalara uğrayıp aylak aylak ev için masa örtüsü, alez gibi ıvır zıvır şeyler aldım. ama daha güzeli yoldaki panoda cts akşamı jolly joker de yaşar olduğunu gördüm. hemen program olayına girdim. cts ofis yemeği var ama olsun, yemek sonrası süper olur:) neyse şimdi de eve geldim, bir yandan kahvemi yudumluyorum bir yandan da bu satırları yazıyorum. uzun zamandır olmadığım kadar huzurlu ve mutluyum.