Sayfalar

28 Nisan 2008 Pazartesi

Maç mı, hakem mi?

Dün Ege'yi FB-GS maçını izlemek üzere Vişnelik'e götürdüm. Ben maç izlemeyeli daha doğrusu futboldan kopalı asır olmuş, ne kimseyi tanıyorum, ne futbolcuların adını biliyorum ne de neye benzediklerini. Maç boyunca yanımda Burak'ı sinir ettim. Maç da son derece sıkıcı bir maçtı. Taa ki ekranda hakemin yüzü belirene kadar. Hakeme ilk görüşte hasta oldum. Nasıl sevimli bişey. Hemen sordum kim bu diye. Fırat Aydınus'muş adı. Adam fena değil, yakışıklıca, ama ondan da önemlisi süper sempatik. Futbolcular kendini yerlere atıyor, bu yemezler gibisinde gülerek yanına çağırıyor.
O ekranda belirdikçe ben mayıştım. Bayıldım valla. Adamın hayrına izledim maçı.
Maç da dedim ya son 10 dakikasına kadar çok bayıktı. Bi de salon çok kalabalık. En olmadık pozisyonlarda bile hoop ayağa fırlayıp heyecan yapıyorlar falan. Milleti izleyip kendi kendime eğlendim ben de.
Ay hakem süperdi ama yaaa.... meeee...

21 Nisan 2008 Pazartesi

Painted Veil (Duvak)

"Sometimes the greatest journey is the distance between two people"

Dün akşam izledim bu filmi. Aslına aylar önce dvdsini ele geçirmiştim ama bir türlü elim gidip de izleyememiştim. Dün filmi digiturkte görünce fırsatı kaçırmayayım dedim.
Film 1925 yılında Çinde başlıyor sonra flashback lerle 2 yıl öncesinden hikayesini anlatıp bir yandan da devam ediyor. Aslında filmin konusu nispeten bilinen hikaye. Adam kıza aşık olur, kız aileden kurtulmak için adamla evlenir, kız mutsuz olur, adamı aldatır, adam öğrenir, kızı uzaklara götürür, kız adama aşık olur, biri ölür...
Detaylara gelinceŞ Edward Norton (walter) mikrobiyolog. Şangay da bir labda çalışıyor. Londra'da gördüğü Naomi Watts (kitty)a aşık oluyor. Kız da ailesinden kaçmak için evlenmeyi kabul ediyor ve birlikte Çin'e gidiyorlar. Kız mutsuz oluyor ve kocasını aldatıyor. Walter bunu anlıyor ve Kitty'nin önüne 2 seçenek sunuyor: ya benimle kolera salgını olan ücra bir köye gelirsin ya da seni zinadan boşarım. Kitty itiraz edince zeki bir hamle yapıyor. Eğer sevgilin karısından boşanıp seninle evlenmeyi kabul ederse ben de senden sessizce boşanırım yoksa diğer seçenekler diyor. Sonuç: sevgili Kitty'i yüzüstü bırakıyor.
Sonra doktorla Kitty bu ücra köye gidiyorlar. Walter kendini köyü koleradan kurtarmaya adıyor. Ordaki batıl inançlarla savaşıyor. Bu sırada Kitty yavaş yavaş kocasının bilmediği yönlerini görmeye başlıyor. waşter da Kitty'deki değişimi farkediyor ve birbirlerine aşık oluyorlar. İlişkileri düzene girdiği sırada Kitty hamile olduğunu öğreniyor ama babanın hangisi olduğu belli değil. Doktor önemsemiyor. Herşey yoluna girdiği ve koleranın kontrol altına alındığı sırada başka köylerden gelenleri tedavi etmeye çalışan Walter hastalığa yakalanıyor ve Kitty'nin kollarında ölüyor.
5 yıl sonra Kitty kocasına benzeyen oğluyla Londra sokaklarında dolaşırken eski sevgili ile karşılaşıyor. Resmi tavırla yanından ayrılırken kim olduğunu soran oğluna "önemli biri değil" diyor...
Aslında klasik bir hikaye olmasına rağmen ben filmi çok beğendim. Edward Norton zaten süper başarılı bir oyuncu. Filmi öyle güzel işlemişler ki izlerken sen de sanki onlarla beraber aşık oluyorsun...

Cenevre güncesi - 2

fvlaef