Sayfalar

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Özet

Kaç günlerdir suskunum diye sanmayın hayatım boş geçiyor. Aslında "boş"luk da göreceli bir kavram olmakla birlikte eski rutinimi yakaladım da denebilir.
hepsinden önce dansa geri döndüm. Yazın gelmesiyle nedense koptuğum derslere geri döndüm. Derslere dönmemle birlikte de aslında bu işten ne kadar çok keyif aldığımı hatırladım:) derslerin yanısıra da 1-2 dans gecesine gidersem daha ne isterim.
Geçen hafta 2 gecem dansla geçtikten sonra perşembe Aylin'le önce yürüyelim sonra da salata yeriz programı yaptık. Plana göre 8 gibi buluşup 1 saat kadar yürüyecek sonra da bir cafeye oturacağız. 10 gibi de ayrılırız dedik. Planın ilk saatı tuttu da, daldığımız koyu muhabbet neticesinde saat 12'ye doğru "kalksak sanki" diyerek ayrıldık gittiğimiz cafe'den. Bu arada gittiğimiz yer Suadiye Cafe. İlk gelen garson biraz salaktı sanırım ama sonraki ne istediğimizi anlamış olacak ki salatalardan ve geceden memnun ayrıldık:) gece aldığımız en önemli karar ise sabahları kalkıp yürüyüş yapmak oldu. UYgulama? henüz gerçekleşmedi ama olsun, niyet önemli.
Haftasonunu ise yine ablamlarla geçirdim. Ereğli'ye gitme planlarım ablamın havuz reklamları ile suya düştü. Cuma akşamından attım kendimi onlara. Cts ufak bir havuz faslının ardından Beyoğlu'na uzadık. Ben kendi arkadaşlarımla bulusup ölçüyü kaçırınca gece 3 sularında nasıl döndüğümü bilemedim. Kendi evime dönmek kesinlikle daha kolay...
Pazar da pek farklı geçmedi. Geceden sonra ayıkmam öğleni buldu. ardından yine bir havuz sefası... ama saçlar bozulmasın diye kafayı ıslatmayınca pek sersem bişey oluyor bu havuz sefası. Yapmamak lazım. Akşam da ablamı ataşehire bırakıp güya sinemaya gidecektim ama ben gittiğimde film başladığı için almadılar beni içeri:((( Olsun ama sayesinde cinnamon rolls'cu keşfettim... allahım bir gün bendeki bu boğaz aşkından ölcem ben:pPP

Cinnamon rolls

Şu dünyada en sevdiğim tatlılardan birisidir kendisi. Masterdayken keşfedip ardından her fırsatta birilerini müdavimi yapmaya çalışmışımdır. Geldiğimden beri de en özlediğim şeylerden biridir. Taa ki... ta ki dün akşam gitmeye çalıştığım filme geç kaldığım için beni sinemaya almayan Hillside Trio'dan çıkıp Palladium'da bir kahve içmeye gidene kadar. Otoparktan çıkıp da yukarı çıkarken minik büfelerin arasında "Tarchy"i görünce bakakalmışım. aaa, cinnamon rolls!!! tabi ki denemeden geçmedim. Beklediğimden çok daha başarılı idi:) Mmmmm nefis:))) İçimden bir ses palladium'a artık daha sık gideceğimi söylüyor:)

30 Ağustos 2009 Pazar

Nice yıllara...

Bugün 30 Ağustos. Benim için Zafer Bayramı'nın ötesinde bir manası var 30 Ağustos'un. Ankara'yı, ordaki hayatımı, anılarımı bırakıp İstanbul'a kaçışımın yıldönümü. Benim de kendimi test edişimin başlangıcı...
Peki başardım mı hedeflediklerimi? Kısmen evet. Kısmen de olsa kendime yeni bir hayat kurmayı başardım. Geride bıraktıklarımı hala çok özlesem de onlardan uzak ayakta kalabildim... aslında itiraf etmek gerekirse yine onların desteği ile ayakta kalabildim. ama öyle ya da böyle ayakta kalabileceğimi kendime ispatladım...
Nice yıllara... özgür ülkemde hep birlikte ayakta...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir mum

Bir mum da ben yakabilir miyim acaba dedim ve az önce eğitim gönüllülerine başvurdum. Bilge sağolsun ne zamandır gidip anlattıkça benim de ilgimi çekmiş ama kendime bir türlü güvenememiştim. Az önce girişimde bulunup bişeyler yapmazsam bu senenin de boşa geçeceğini farkedip formu doldurdum. Görelim bakalım becerebilecek miyim:)

25 Ağustos 2009 Salı

Yazasım geldi

ama öyle belli bir konuda değil... sadece elimi klavyeye koyup aklıma gelen rasgele düşünceleri aktarasım geldi. Uzun zamandır yazmıyordum ya, şimdi daldan dala konasım geldi.
Tatil planları yapmaya çalışıyorum gene. Neden bilinmez son 1 haftalık tatilimi eylül ayına ve hatta bayram veya sonrasına bırakmıştım. Şimdi birden gerçekleştirememe paniği sardı benliğimi. Nereye kimle gidicez hala kesin değil. bir kısmı bayram haftası diyor bir kısmı sonrası. Arada kaldım birden. bir yandan bayramda da yan gelip yatma hayalim vardı, ardından 1 hafta daha tatil... diğer yandan işler bastırırken gidememe durumu. ama geçen sene de toplam 1 hafta deniz tatili yapmışken, denizim geldi yeniden. Tabi bir de havalar var tasalandıran. Bu sene havalar bir garip gitti. Ne zaman ısındı ne zaman soğudu bilinmez... Kaldım öyle anlayacağın...
...
Bir durgunluk, bir burukluk var içimde. Hani umudunu yitirmiş bir teslimiyet duygusu. Bıraktım peşini sanırım hayatın. Saldım kendimi akan zamana. Ne bir girişim ne bir çaba. Öylesine akışına bıraktım herşeyi. Sadece arkasından bakıp, "bugün de bitti"ye hayret edemeden.
...
Saman yığını gibi hissediyorum beynimi bedenimi... ya da bir nevi çuval. Bıraktığın yerde yığılığ kalmış. aslında sanırım bitki daha gerçekçi, en azından nefes alıyor benim gibi.
İçimden bişey yapmak, biyere çıkmak gelmiyor. Bir iteleyen olunca zorla sürüklüyorum kendimi, görev gibi. Ha gittiğime memnun olmuyor muyum, gayet de keyif alıyorum. ama ortamdan uzaklaştığım anda direk sıfırlıyorum. Negatife düşüyor muyum? hayır, daha çok sıfır noktasındayım... ne varım ne de yok...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Pinek modu

Bir pinekliğim üzerimde ki sormayın. Cuma akşamı eve giderken kendimi pestil gibi hissediyordum. Netekim ablamlara gidip gitmeme konusunda bile tereddütlüyken bir arkadaşın çağrısına kulak verip Divan'a kaydım. Ancak pek boş pek durgundu. Sonra farkettik ki aslında ramazan gelmiş. Kendisi bu sene bana uğramadığı için farkına varamamışım varlığının. Herneyse, zaten ikimiz de yorgunuz, geceyi uzatmadan 11 gibi bitirdik. Sonra pinek modunda devam.
Cts farklı bir durum yoktu. Öğlen ablamlara uzadım. Güya havuza gircem. Ama aynı pineklikle kendimi ıslatmam 5'i buldu. e hava da o saate soğumuştu ama iyi geldi. Akşam programını gündüzden iptal etmemiş olsam hoplaya zıplaya gidebilirdim. Onun yerine serildim bir koltuğa..
Pazar hiç farklı değildi. Öğlene kadar uyu, düşe kalka kahvaltı... Bu sefer polonezköye gidip bir keşif gezisi yapalım dedik. Doğa gerçekten çok güzel, yemyeşil. Hele 1-2 havuz var tam yeşillerin arasında tepelik bir yerde... yani yüzmemek elde değil. Ama biraz tuzlu bir yer... oturduğumuz cafe de ödediğimiz hesaba oha diyerek kalktık. Hani hakeden lüks bisey olsa tamam da uyduruk bir kek ve dondurma...
Ardından caddede ufak bir gezi ve yine evde pinek modu.
Bu sabah arabamı tamire bıraktım. Yarına alırım diye umuyorum. Bakalım kaç kuruş sıkışmış kaporta ve motora:(

20 Ağustos 2009 Perşembe

Bir parça daha koparken

Buruğum bugün. Bir parçam daha kopup gidiyor uzaklara... Ne zaman hayıflansam, ilk sen gittin diyorlar, sen bıraktın bizi. Ama ben o kadar uzağa gitmedim ki... bir telefon, 3-5 saat yol mesafesindeydim. Şimdi geceler gündüz, mesafeler katedilmez oldu gene.
Buruğum bugün, hayatımda değerli ne varsa birer birer kuş olup uçuyorlar...
Bundan kaçtım işte diyorum kendime, bundan korkup uzaklaştım, uzaklaşamamışım. Sadece kendimi kandırmışım...
Güle güle git SUP'um... git, katıl hasretliklerin arasına. Dönmene 2 yıl kala:)))

17 Ağustos 2009 Pazartesi

haptasonu

Ya zamana ne oldu gene, ben farkına varmadan akıp gidiyor. Bir koşturmaca içindeyim ama ne yaptığımı ben de anlayamıyorum. Koşmuşum ama dönüp baktığımda bir arpa boyu yol almamışım aslında. bomboş bir zaman işte...
Ne garip yazamıyorum da artık. Kitap okuyamazdan sonra yazamaz da oldum işte. giderek kaybediyorum beni ben yapan sevdiğim şeyleri.. ne mi yapıyorum onun yerine? sormayın, utanırım söyleyemem...
Kuzen burdaydı geçen hafta. Aslında kuzen kızı. Beraber takıldık geçtiğimiz hafta onla. Haftaiçi ben çalışırken o 1-2 arkadaşı ile dolandı etrafta, akşamları ya birlikte pinekledik ya da orda burda takıldık biz de.
Cuma akşamı bir kaçamak yaptık başka bir arkadaşla. önce yemek ardından hopbidi modu. 4 müydü neydi mumu söndürdüğümüzde.
Cts ise Bilge'lere takıldık tarihi yarımadada. bu seferki rotamız Ayasofya, Yerebatan, Sultanahmet ve en önemlisi arkeoloji müzesi oldu. Müze süperdi. en sona o kaldığı için 1.5 saat sonunda sürünerek bırakıp çıktık müzeyi. Aslında rahat 3-4 saat geçirilcek bir yer. inanılmaz güzellikte eserler var müzede. yeniden ziyaret edileceklerin başına koydum kendisini...
Pazar ise istinye park da geçti. Cts günkü kültür modunun ardından boş geçen bir gündü diyebilirim. tabi ben yine yeni bir ayakkabı ile kapadım günü... biri bana dur desin lutfen. lütfeeen:))))

14 Ağustos 2009 Cuma

Ankara güncesi

Bu seferki Ankara turumun bahanesi Bilge'ciğimin düğünü idi. Hazırlıklar 1 ay önceden başlamış, kıyafet telaşem ocağıma dikilen incir ağacı ile nihayetlenmişti. Planlar perşembe sabahtan saç baş vs işlerini halledip Bilge'nin peşine düşmek, hazırlıkların her anına katılıp görüntülemek. ANcak evdeki plan çarşıya uymadı ve ben geç kaldım. Benim kuaförden çıkmam Bilge'ninki ile denk olunca anca evde yetiştim kendisine. Önce güya ben ona yardım edecekken o beni giydirdi:)
Evdeki giyinme merasiminden sonra Bilge ve damat resim çekilmek üzere Botanik Parkına doğru yola koyuldular. Ben geride kalan ahaliye yardım amacıyla onlara ancak ilerki saatlerde yetiştim. Yetişip birkaç poz ben çektim tabi birkaçına da sulandım:)
Nikah sonrası rotayı düğün alanına çevirdik. Ben yine gelinin peşinde dolanıp durdum. Birtek misafirleri öpme faslında rahat bıraktım gariplerimi:) Hopladık, zıpladık, saatleri unuttuk ve gece yarısı pestili modunda dağıldık evlere.
Cuma günü check-up ve koşturmaca günüydü. Sabah sürünerek kalktım yataktan, aynı modda kliniğe gittim. 1-2 saat içinde işim bitince soluğu Hazine'de aldım. Oradaki işleri halledip 1-2 hasret giderdikten sonra emniyete uzadım. Müracaatımı yapıp Gülden ve Erdemle buluştum.
Devamı biara...

Gratitude

Istanbul'a yerleştiğimden beri doğru karar mı, memnun musun soruları ile karşılaşıyorum. cevabım her zaman standart: sorgulamıyorum. bir karar verdim, uyguluyorum, arkadaşlarımı, dostlarımı özlüyorum evet ama onun dışında sorgulamıyorum.
Geçen hafta Ankara'dayken işyerinden 2 arkadaşla yemek yedik. Konu tabiki genel müdürlük ve gelişmelerdi. Gelişme dedimse daha çok dedikodu mahiyetinde. Malum şahsın zulmünün devam ettiğini gördüğüm esnada sinirlerimin gerildiğini farkettim, hatta etkisi uzun süre devam etti. İşte o anda anladım ki ayrıldığım için aslında hiç pişman değilim, tersine çok ama çok mutluyum. Tek dileğim kendisi ile yüzyüze gelmemek, ya da karşılaşacaksak da bütün yaptıklarını suratına hönkürebileceğim bir ortam olması:))))
Bazen düşünüyorum, gider ayak ağzımı açıp gözümü yumsaydım. Ben tüm gemileri yakardım ama belki diğerlerine bir faydam olurdu... yok şimdi düşündüm de ben ne söylersem söyliyim anca adam olan anlar, kalanlara bir etki yapmaz...

11 Ağustos 2009 Salı

Hayri Pıtır

Çok komiğim ben ya. Bu akşam nihayet Harry Potter'ın son filmine gidicem. Bi sevindim anlatamam. Sanki çok önemli bişey! Ama ne bileyim işte, küçük mutluluklar..
Bu arada Ankara macerası ve düğün detayları fotolarla gelecek... biara:)
...
Filme gittim. aslında daha güzel olmasını bekliyordum sanırım. Harry biraz salak modundaydı bu sefer. diğer veletler ise inanılmaz büyümüşler. Hele Ron ve Malfoy. Malfoy iğrenç bir tip olmuş, Ron da bayağı serpilmiş... Harry aralarında bücür kalmış resmen. Retarded gibi.. Harry'e bir de espritüellik eklemişler, espri felan yapmış arada... aman ne biliim. neyse bir film kaldı zaten.. sonrası yok netekim...

4 Ağustos 2009 Salı

Nazar mı savdık nedir?

Bugün öğlen Aylin'in kedisini tepiklemeye (aslında havalandırıp sulamaya) gittim. Tam beylerbeyi'nden aşağıya inerken önümdeki araç kasisde çok yavaşladı. Hatta durdu da denebilir. Ben de durdum... daa.. arkamdaki duramadı:( Kızıma arkadan çarptı:( Allahtan adam hızlı olmasına rağmen sağlam fren yapmış, bana çarptığında oldukça yavaştı. Tampon biraz hasar gördü o kadar... Nazar gitti nazar:)))

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Sessizlik...

Mmm.. gene aynı kısır döngüye girmişim sanırım. Rölanti modu... No ups and no downs... özel bişey yok ya da şu aralar tekdüzelikteki küçük nüansları görme yetimi kaybettim. Birgün geri gelir... ama o zamana kadar sanırım zorlamayacağım...
Bu arada bu akşam şöyle bir yürüyüşe çıktım. Hava daha serin olsa çok keyifli olabilirdi ama sıcak heryerde sıcak...
Çarşamba gecesi ankara yolcusuyum. Bilgecan evleniyor. Heyecan dorukta olmakla birlikte bu kez buruk gidiyorum Ankaraya... Görmek istediklerimin çoğu şehir dışında...