Bilen bilir veya kimse bilmez. isyankar bir moda büründüm ben yaşamda. en büyük sebebi ebeveynlerimi erken yaşta kaybetmiş olmam. önce daha küçükken annem sonra hayatımın baharında babam. annemin ölümünü çocuklukta pek idrak edemedim belki ama babamın erken ölümü bana çok koydu, beni uçlara sürükledi. zaten annem elimden alınmıştı, bir de babamın gitmesine ne gerek vardı. milletin yatalak, bitkisel hayattaki babası 80-90 yaşına kadar yaşarken benim babam neden bu kadar erken gitmişti vs. evet her ölüm erken, her ölüm zamansız ama benimki daha zamansız vs vs...
tek şükrettiğim şey acı çekmeden, çektirmeden usulca göçüp gitmiş olmaları. annem için tam böyle diyemeyeceğim, onunla ilgili son anılarım yeterince nefes alamadığı için attığı çığlıklardı ama en azından babam uykusunda sessizce yumdu gözünü bu dünyaya.
neden bunları yazıyorum şimdi diyecek olursanız çok sevdiğim bir arkadaşımın annesi alzheimer hastası ve kızcağızın yaşadığı zorluk ve acıyı görünce bizimkiler erken gitmiş bile olsa acısız öldükleri için şükrediyorum. belki bu da bir nevi kendini avutma/kandırma ama son zamanlarda tutunduğum en büyük duygu bu. ikisinin de aklı yerindeydi, muhtaç olmadılar, muhtaç etmediler. elden ayaktan kesilmeden ayrıldılar aramızdan... bu sebeple yaşadığım acı içerisinde tutunacak bir dal buluyorum kendime.
öyle işte...
herkese temiz ölüm nasip olsun. acı çekmeden, muhtaç olmadan, elden ayaktan kesilmeden ve aklını yitirmeden...