Not: İstatistiklerime göre google'da "Ivy Summer" arayan birçok insan buraya yönleniyor. Ben de bir kıyak yapıp telefon numarasını ekleyeyim dedim: 241 5155 veya 444 0489
Ivy de sonunda modaya uydu ve Konutkent taraflarinda bir şube açtı. Ben de haberi Selim'den aldım. Aslinda olay daha çok "Ivy TEB otelin yanında yer açmış, brunch'a gidelim mi?" şeklindeydi. Ben de körün istedigi bi göz Allah verdi 2 göz diyerekten uçarak atladım teklife. Sonuçta pazar sabahı 10.30 sularında buluşup gittik. Yeri bulmak gayet kolaydı çünkü gerçekten de TEB otelin yanıbaşındaymış. Hatta o kadar yanıbaşında ki otelin havuzuna komşu:) Hatta resimde Selim'in arkasindaki fona çok dikkatli bakarsaniz milimetrik ölçüde havuzun maviliği görünüyor:
Gider gitmez karşımıza devasa brunch masası çıktı. Çeşitler son derece başarılı. Son zamanlarda gittiğim en iyi ve zengin brunchtı. Netekim Ivy yillar once Arjantin'de yaptığı zengin büfeyi buraya taşımış. Ortam desen tam tatil köşesi. Hava çok sıcak ama şemsiyelerle tüm masaları gölgelemisler. Biz de bize gösterilen küçük masamıza yerleştik. Bir yandan kahvaltımızı yaparken bir yandan da eteğimizdeki tüm taşları ortaya döktük (ya bu laf boyle miydi hatirlamiyordum - Sagolsun Rainmaker sayesinde düzelttim:))
Kahvaltının yanısıra beni asil çarpan bahçe oldu. Öyle kocaman bisey degil, küçümen. ama son zamanlarda hasretini çektiğim yemyeşil alan üzerine minder ve çardak olayına girmişler. Alan çok genis olmasa da akşam hafif bir rüzgar eşliğinde eminim keyfine doyum olmayacak bir atmosfer oluyordur. Hele bir de elimde içkimi yudumlarken hayal ettim de kendimi, insallah izin dönüşü kesin uğrayacagim.
Bu konutkent son zamanlarda pek bi güzel olmaya basladi. Hani nerdeyse şehre döndüğüme pişman olucam. Bütün mekanlar kendilerini oraya atıyor veya bir şube açıyor.
Yalnız bu kadar teferruata rağmen Ivy bizi kesmemiş olacak ki kendimizi Bahçelide bulduk. Orda Selim'in arkadasi Fatoş'a uğradik. Kaşla göz arasında bayağı ortak noktamiz çıktı kendisiyle. Hatta aynı tür kitaplardan hoslandığımızı farkettik. Şimdi bana 1-2 kitap tavsiye etti. Bir tanesi Ursula ablamın Içdeniz Balıkçısı. Diğeri de Tom Robbins'in Parfümün Dansı. Şimdi hedefim onları okumak. Tabi bu internet bağımlılığımdan kurtulabilirsem!!!
5 yorum:
"Eteğindeki taşları dökmek" olmalı o deyim.
Ursula ablanın "Mülksüzler"i en sevdiğim romanlardandır. Amma velakin Tim abinin "Parfümün Dansı"nın yeri apayrıdır bende :))))
İyi keyifler...
Bir süredir keyifle ama sesizce takip ediyordum burayı, kısmet bu güne yorum bırakmakmış.
Yıldız
Ref: Hindistancevizleri
fotoğraf çektirmekten nefret eden bi adamın utanmadan fotoğrafını çektiğin yetmezmiş gibi, bir de buraya koydun!!!
brunch'ın hatrina sesimi çıkartmıyorum!!!
:)
Sevgili Rainmaker;
hay Allah razı olsun. Hemen düzelticem yazıyı:) Sanırım deyim bilgim ilkokulda daha iyiydi:)
Sevgili Selim,
sen cok konusma:P resim cok güzel cıkmış hiçbir güc kaldırtamaz onu bana:DDD
selenimmm izinden donunce demissin bu san francisco yollari tastan mi demek oluyor, izin alabildin mi sonunda, super:)
he yaa, işşallah:))))))
Yorum Gönder