Sayfalar

19 Ağustos 2011 Cuma

peşpeşe geldiler

Dün geceyarısı telefon çaldı. baktım arayan teyzemin oğlu. arada abuk saatlerde aradığı olur ama böylesi nadirdir. açtım telefonu. sesi bir garip. ikizi vardır, vefat etmiş. onu söyledi. nasıl yani diye kaldım telefonda. hasta olduğunu bile bilmiyordum. meğersem 1.5 aydır kanser teşhisi konmuş. safrakesesi sanırım. teşhis ve sonuç arası 1.5 ay... ne denir ki, ne diyeceğimi bilemedim. teyzem malatyadaymış, sabah ararım diye düşündüm.
uyudum...
sabah işe gelirken bir mesaj düştü telefonuma. bu sefer bir arkadaşımdan. akşam buluşacaktık. sanırım onla ilgili bişey diye düşündüm mesajı açarken. "annemi kaybettik..." yazıyordu mesajda. böyle kalakaldım elimde telefon.konuşacak halde değilim dediği için arayamadımda.
işin garip yanı burkayın annesine kuzenime üzüldüğümden daha fazla üzüldüm. işin kötü yanı bir müddettir de bundan korkuyordum. etrafımda annesi babası rahatsız o kadar çok insan var ki... hem ne yaşayacaklarını bilmek, saatli bomba gibi bunu beklemek geriyor beni, hem de onların bombası patlayınca kendimi yeniden aynı acıları yaşarken bulacak olmak.
böyle bir korkuyu dillendirmek de zor. ne diyeceksin insanlara. sizin ananız babanız ölünce ben de sizinle tekrar aynı acıyı yaşayacağım için korkuyorum mu... çok bencilce geliyor kulağa. ama öyle işte. öyle iki ucu boklu değnek ki... böyle durumlarda insanların en çok yakınlarına, yakınında birilerine ihtiyacı oluyor. bunu en iyi bilen, yaşamış bir insan olarak orda olmakla aynı acıyı tekrar yaşamak ikilemi içerisinde kıvranıyorum. kendimi tanıdığım için orda olup kendimi mesafeli tutamayacağımı, duygularımı donduramayacağımı da biliyorum. böyle çaresizce ve sessizce kıvranıyorum kendi kendime.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

doğum ehliyeti

Az önce yine bir tanesine denk geldim.
Üvey anne işkencesi yüzünden 43 gündür yoğun bakımda yatan Fatih K. bugün ölmüş.
resmen kanım çekildi damarlarımdan.
bu nasıl bir vahşettir ki bir insan 9 yaşında, kendini savunmaktan aciz bir varlığa işkence edebilir. bundan nasıl zevk alır, ne gibi bir gerekçesi vardır???
şu salak dünyada insanlar basit bir işi yapacak kişiyi seçerken ve bunu düşünebilirken neden ebeveyn olmak için böyle bir eleme yöntemi yoktur. neden kendini bilmez her 2 ayaklı hayvan ebeveyn olabilmektedir.
çocuğuna bakamayacak, sevemeyecek insanlar neden hayvan gibi üremektedir. doğada bir doğal seleksiyon varken bu garip mahlukatlar neden yok olmamaktadır.
neden???
neden bu kadar savunmasız, günahsız melekler bu insanların olmayan insafına bırakılmaktadır.
anlayamıyorum...
öyle dağıldım ki düşüncelerimi toparlayıp yazamıyorum bile...

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Saykocan'ın eğitimlisi

Adam kafayı yedi! katta herkese bir iyi bir iyi. yani normalinden çok daha fazla ilgi alaka gösteriyor. aklınca benim onlarla derdim yok, pis kaka selen modu:)
bir de bizim işe girdiğimizde marketing üzerine online aldığımız bir eğitim var. mecburi mi değil mi bilmiyorum ama şirketi, ürünleri vs tanıtıyor. onda da benim koçum kendisi idi. bu arkadaş yememiş içmemiş gidip ben ne kadarını tamamlamışım onu sorgulamış. sonra da cc'de müdürüm olan bir mail atıp "şunu şunu yapmamışsın, şu tarihe kadar yapman gerek" falan yazmış. koptum maili görünce. ben de "aa ben onu tamamen unutmuştum, hatırlatma için sağol" diye cevap yazdım.
adam harbi sayko... hadi diğeri özürlü idi de bunun derdi tamamen kendiyle bence:)
yazık lan... hayat böyle geçmez...

12 Ağustos 2011 Cuma

yusuf yusuf vs ahahahhahah!

Bana şu mail şakasını yapan şahsiyetin kim olduğunu sonunda öğrendim. kattaki muzurlardan biri. geçen kendi de itiraf etti sonunda ama ben zaten öğrenmiş, lan kesin intikam almalıyım moduna girmiştim.
bu arada kattakilerle klasik uğraşan bir modda olduğumu itiraf edeyim. en son kendisine laf atarken sanki o şakayı yapan kendisi değilmiş gibi "kendin kaşındın" moduna girdi. bana bir oyun oynayacakmış. katta diğerlerini de ortak etmeye çalışıyor vs. bir yandan tırsmıyor değilim. adamın şirketteki 9. yılı. yani burdaki herkesi tanıyor ve direk destek alır. ben de hemen mağdur ayaklarına yatmaya başladım. ama ben zaten mağdurum vs diye kendime destek çekmeye çalışıyorum. onun destekçilerini tarafıma çekmeye çalışıyorum.
bugün tam "ya ben tırsıyorum bundan" derken bir baktık araba anahtarı masasının üzerinde. hemen fikir üretimine geçildi. ben de gaza gelip gidip otoparkta arabasının yerini değiştirdim, bir alt kata çektim. sonra sakince bıraktım anahtarı masasına. şimdi akşam olup arabasına gitmesini bekliyorum.
bu açık açık bir savaş çağırısı oldu ama bir yandan yusuf yusuf diğer yandan çok eğlenceli yav... :)))))
....
sonra ne mi oldu? şahsiyet öğlen gitmiş arabasına. 1 gibi beni aradı. arabamı çekmişsin, bu nasıl iş diye. önce kredi kartım gitmiş falan dedi. ben iplemeyince bir sürü insan uğraştı falan dedi. en son sen benim arabama nasıl binersin, benim şahsi malım falan dedi. ben de "e sen de benim mailime girdin, o da benim özelimde" vs yaptıkça beni deviremeyeceğini farkedip sanırım olayı fazla abartmaya başladı. en son sen kim olduğunu sanıyorsun, nasıl arabamı çekersin vs derken "beni kanırtmaya çalıştığının farkındayım ama artık olayı hakarete vardırmaya başladın" dedim. 
sonra bu kata geldi. bir tripler bilmemneler. şuursuzsun bilmemne. bayağı laf saydı. ben hala şakayı tersine çevirmeye çalışıyor diye fazla ciddiye almıyorum ama hakkaten dozunu şamşırdı. kattakiler de şok oldu. muhtemelen ağır abi egosu zarar gördü o da kendine yediremedi, bimiyorum.
sonuç olarak şahsiyet gösterdiği son derece aşırı tepki ile herkesin tepkisini topladı. demek ki şaka kaldırabilen bir tip değilmiş. ben de bunu öğrendim.
ha bu arada neler olmuş? boşlukları sonradan doldurduk. bu panik olup fleeti aramış, onlar da güvenlikten kameralardan incelemiş falan:)))))

5 Ağustos 2011 Cuma

aaaaah ahh!

geçen wings'e kıl oldum, tekrar shop&miles'a dönmeye karar verdim. hemen garantiyi arayıp yeni kart istedim. kart gelince de flexi'yi iptal ettirdim. görevli hatun "iptal işlemi için sizi arayacaklar" dedi. iyi dedim ben de. bugün beklenen arama gerçekleşti ama pek de benim beklediğim gibi değildi.
öğlene doğruydu sanırım. ekranda garantinin numarasını gördüm. aha dedim arıyorlar. açtım telefonu. allahım nasıl bir sestir benimle konuşan. resmen koltuktan düşüyordum! hayatımda duyduğum en etkileyici/çarpıcı ses "selen hanım ben garanti kredi kartları..." na benzer bir cümle kurdu. ne dediğinden çok emin değilim, o sırada kendime gelmeye çalışıyorum. kesin sesinin renginin de farkında, öyle bir tarzda konuşuyor ki etkilenmemek mümkün değil. neyse ben de cool'luğu elden bırakmıyorum. evet dedim, şu şu sebeple iptal ettirmek istiyorum. çocuk da çok uzatmadı, onayladı işlemi kapattık telefonu.
telefonu kapattım ama hala sesin etkisi altındayım. hemen face'de paylaştım... tabi çok eğlenceli bir status oldu. dönen geyikler daha eğlenceliydi. bayağı güldüm.
ama ya, yeminle hala etkisindeyim çocuğun. oy oy oy...
kesin de bücük felan bişeydir ha. görsem dünyam yıkılır... iyi böyle rüyamda dave gibi bişey olarak yer etsin:))))

3 Ağustos 2011 Çarşamba

şaka!!!

Birkaç gündür ofisdeki yan "hot topic"imiz yıl ortası PO (performans objectives)larının gözden geçirilmesi. ben işe başladıktan 1 hafta sonra bana zorla doldurttukları için ne yazdığımdan bihaber zırvalamıştım bişeyler. şimdi bir de üzerine görev değişimi binince revize edilmesi farz oldu. 2-3 gündür de işte onunla cebelleşiyoruz. benim müdür kendininkini bize gönderdi ki biz de onunkine paralel bişeyler yazalım. onun objectiflerini "support" edelim vs diye.
neyse işte bugün sabah biraz onunla uğraştık. sonra bir foto çekimi için yukarı çıktık. dönüşte yasemin "selen ne maili bu, ne demişsin sen burda" dedi. ben de "ne maili, ne demişim?" dedim. gönderilen maillere baktım hemen. biri benim yokluğumda müdürün yazdığı maili reply all yaparak direktöre hitaben "bu ne demiş ben anlamadım, sizin de fikrinizi almak isterim" babında bir mail yazmış. maili görünce bastım kahkahayı. muhtemelen direktörümün işi, son derece muzip bir adamdır. hemen bir mail çaktım ben de "içimden bir ses sizin parmağınız var diyor" diye. sonra kendisi gelip "ne demek istedin mailde, neyi anlamadın, sonraki neydi" vs yaptı. sonuçta herkes gülüyor ama mailin faili hala meçhul.
tabi bu arada müdür de dahil oldu olaya. bu mailden sonra görüşmesek de olur formatında:)
morale of the story: never leave your inbox unattended.
hala meraktayım yalnız kim attı. organized bir crime olduğundan şüpheleniyorum. kattaki herkesin parmağı olabilir işin içinde:))))