Sayfalar

26 Nisan 2016 Salı

elindekinin kıymetini bir kez daha anlamak...

Bunu yazıp yazmamayı çok düşündüm. şimdi klavye başına oturabilmişsem etkisi azaldığı içindir.
ara ara bahsediyordum. hani şu inadına aşk sebebiyle twitter aleminde tanıştığım hanımlar grubundan. işte bunların bir grubu vardı, beni de aralarına aldılar sağolsunlar. öncesinde de "burada alınma gücenme yok" falan dediler. iyi dedim ben de, herhangi bir rezerv koymadan sohbet ediyorum. keyifli grup, geyiğin dibine vuruyoruz. 7 benzemez. yalnız hakikaten 7 benzemez. tabi ortak tek nokta İA yalnız o da bitti, can ve açelya ayrıldı. bizim ortak nokta zayıflamaya başladı. bir yandan "lan benim bu tiplerin arasında ne işim var" diyorum diğer yandan İA aşkımı anlayan başka kimse yok... bu tereddütle en başlarda biraz daha çekinik davranan ben sonrasında kızlar benim nasıl biri olduğumu anlasın diye görüşlerimi açık etmeye başladım.
ilk sinir olduğum konu grubun kendini birşey sanması idi. sanki sosyal medya fenomenleriyiz. bu durumu ufak ufak sorgulamaya başladım. şuna yürürüz bunu mahvederiz vs muhabbetlerine abartmayın canım etkimizi (kendimi de dahil ederek) hepi topu 7 kişiyiz kendi çapında falan yazdım. bir de ünlü geyiği var tabi. herkes bir ünlü olmak peşinde. mayısda buluşma planı vardı, sete gideriz denildi. sürü gibi sete mi gideceğiz dedim. bozuldular, sen gelme o zaman dediler. ama hakikaten ya, sürü gibi sete mi gidilir, ergen gibi (dip not: evet ben de bir gün mutlaka sete gitmek istiyorum çünkü nasıl çekim yapıldığını görmek istiyorum. kamera arkasını ve önünü görmek/izlemek istiyorum o ayrı)
neyse, bir diğer ayrılık konusu siyasi görüş. tayyip hayranı olduklarını anlayınca konu açılınca ortamdan kaçmaya başladım çünkü susmam çok zor.
ve asıl zurnanın zırt dediği: din konusu: aramızda son derece bağnaz bir tip olduğunu sonradan fark etmem iyi mi oldu kötü mü bilmiyorum ama herşeyi asarım keserim mentalitesinde yaşayan bir tanesi benim kandilde şarap içmemi kendisine saygısızlık olarak algılamış: mal:)
sonuç olarak ilk maddedekine benzer bir konuda ben laf sokunca başka bir arkadaş bana özelden sakinleştirici mesaj atıcam derken ortaya attı mesajı. içeriği "grubun zeka seviyesi bu kadar, üzülme sen" gibi birşeydi. bana bir süredir gıcık olan tayfa bunu fırsat bilip grubu dağıttı. daha doğrusu sonradan öğrendiğim üzere beni atmak için bahane olarak kullandı. bir anda kendimi grubun tu kakası olarak buldum. meğer benim dobralığım zorlarına gidiyormuş bir süredir. bu durumu da bahane olarak kullanmışlar.
önce durum çok ağırıma gitti. herkes bir sebepten bana kırılmış. birden kendimi insanlardan özür dilerken buldum. işin komik yanı onlara salak diyen de ben değildim. sonra oturup düşününce çoğunun aslında kırılacak şey olmadığını farkettim. tamam sivri dilli bir insanım, dobrayım, bazen patavatsız da davranıyorum. ama buradaki durumun tamamen bana bilenmeleri neticesinde aşırı alıngan davranmalarından oluşan bir durum olduğuna karar verince rahatladım bir miktar.
şimdi o yobaz salak dışındakilerle iletişimim devam ediyor ama artık aralarında değilim. aslında bu yaptıkları da bana biraz ikiyüzlü geliyor. onların tekrar grup kurduğunu bildiğimi bilmiyorlar, sanki ortada öyle bir durum yokmuş gibi davranıyorlar, ben de bozuntuya vermiyorum. zaten dizi de biteli çok oldu, benim üzüntü ve hasret kontrol edilebilir seviyelere indi. dolayısıyla artık eskisi kadar konu ile de ilgilenmiyorum. yani eski bene dönmeye başladım.
ha bu arada kendi aileme ve arkadaşlarıma olan sevgim de bin kat daha arttı. benzer dobralıkları, hatta daha fazlasını ve asabiyeti kendi arkadaşlarıma da yapıyorum ama onların gıkı çıkmıyor. beni tanıyıp sevdikleri için böyle tepki vermiyorlar, kestirip atmıyorlar. gerçi bu olaydan sonra "lan benim arkadaşlarıma yazık değil mi, ben onları da kesin üzüyorum"u farkedip daha bir üzüldüm. allahtan hepsi daha olgun daha bilinçli insanlar. hepsini o kadar çok seviyorum ki:))))
bir de hatalarını gören ve ders alan bir insan olarak, bundan sonra çevreme daha özenli davranmaya karar verdim. en azından çaba göstereceğim:)
mucks!

0 yorum: