Sayfalar

26 Ocak 2007 Cuma

Dedendennnn...


Bizim Gülden'in muhteşem bir oğlu var. Adı Dora. Benim son eğlencem dillendikleri için Dora ve Sarp Derin'in (muti'nin oglan) hikayelerini dinlemek. İki tane favorim var:

Eylül müydü Ekim mi hatırlamıyorum, Gülden'in annesi ameliyat olmuştu ve ben de evlerine ziyarete gittim. Tabi adı ziyaret ama olay daha çok muhabbet tarzında gelişiyor. Muhabbet koyulaşınca süre de uzadı ister istemez ve bizim serseri da uykudan uyandı. Tabi önceleri mahmurluk var velette pek yaklaşmıyor felan. Agizda emzik, ayılma modunda. sonra açıldı zibidi, arabalarını pis diyerek siliyor vs. çok komik velet. Emzikle oynarken birara yere düşürdü, Gülden de eline aldı. Bu biraz sonra gelip annesine "meme" dedi. Gülden de "bu yere düştü, pis oldu, sana yenisini vericem" dedi. Dora da tekrar oyununa döndü. Az sonra sahne tekrarlandı. "Meme", bu pis, yıkadıktan sonra alırsın vs. Bu arada biz de kimbilir kimi çekiştiriyoruz, Gülden de oturduğu yere çakıldı kaldı, gidip oğlanın emziğini yıkamıyor veya yenisini getirmiyor. Dora gene "meme" dedi. aynı muhabbet tekrarlandı. Çocuk da tekrar oyununa döndü. Kısa bir an sonra gözlerinde bir ışıltıyla "dedendennnn" diyerek içeri koştu. İçerde dedesi yeni emzik vermiş olacak ki mutlu mesut ağzında emzikle girdi odaya:) Gülmekten kriz geçirdim resmen.

Geçen de Mutlu anlattı. Kayınvalidesine gitmişler. Evde başka misafir de varmış ve adam da memleketine döneceği için Mutlu'lar dönüşte onu Aşti'ye bırakacaklarmış. Kemal elinde birkaç parça eşya olduğu için önden inmiş ama Sarp Derin Kemal'in indiğini görmemiş. Tabi bunlar giyinmişler, misafir amca da bunlarla giyinip inmeye başlamış. Sarp Derin adama bakıp ısrarla "bu geliy, baba yerde?" demiş. Mutlu diyor ki en az 10 kere "bu geliy, baba yerde?" diye işaret etmiş. O kadar güldüm ki:) Sonra arabanın yanında Kemal'i görünce rahatlamış ki adama dönüp "sen de gel" demiş:)))))))))

Muhteşem bu veletler yaaaa:)

15 Ocak 2007 Pazartesi

Hastayım bu reklamlara...

Son zamanlarda çocuk gibi bazı reklamlara takılmış durumdayım. İşte örnekler:

Bacardi

Akbank1

Akbank2

Fiat

buldukca gene yazarım:)

Macellan

Cumartesi günümü Özge'ye tahsis ettim. Kızcağız gittiğinden beri doğru dürüst görüşememiştik zaten. Gerçi günü tahsis ettim dediğime bakmayın ancak 13:40 sularında buluşabildik. İlk işimiz tıkınma işini aradan çıkarmak oldu. Ne zamandır gitmiyormuşuz ikimiz de Kuki yapalım bari dedik. Oturduk. Ne yiyeceğimize karar veremediğimiz için steak sandwich ve peynirli salata istedik. Açlık oranımızı biraz abartmış olacağız ki - ya da porsiyonlar büyüktü- tabaklarımızı bitiremedik bir türlü. Tabi bunda çayın yanında gelen kurabiyelerin payı da büyüktü.
Neyse sinemaya gitme hevesinde olduğumuz için 3 gibi Kuki'den kalkıp yola koyulduk. Tabi Tunalı'dan çıkabilmek bir ölüm. Nihayet Eskişehir yoluna ulaştığımızda Özge benzin almak isteyince ben de fırsattan istifade düşen plakamı taktırdım. Sonuç olarak 4 olmadan Bilkent'e varmıştık.
Ben son zamanlarda sinema olayını biraz abartmış olduğum için çoğu filmi görmüştüm. Yine de 2. kez görmeye itirazım olmadığından The Holiday'e gittik. Ben filmi ilkinde çok eğlenceli bulmuştum gene çok eğlendim. Bence mutlu, hoş ve de boş bir film. Gerçi ben gene ağlayacak yerler buldum ama çıktığımızda ikimiz de gayet güleç moddaydık.
Tabi adamlar film boyunca şişelerce alkol tükettiği için bizim de canımız bişeyler içmek istedi. Bilkent'te tek alkol alternatifi Macellan olduğu için de oraya yöneldik.
Meğersem Macellan ne hoş bir yermiş!!! ve hatta akşamları ne kadar daha da hoş oluyormuş. Klasik bira şarap takılmayalım diye kokteylleri bir yokladık. Alternatifler bayağı boldu. Ben herzamanki gibi Long Island Ice Tea istedim, Ozge ise Mojito takıldı. İçkiler gayet güzeldi. Benimki biraz sert olmuştu gerçi ama iyi geldi. Sonra müzikler de gayet eğlenceli idi. kokteyllerimiz üzerine şarap arasına hot wings vs ekleyince garsonlar bir miktar şaşkınlık geçirdi tabi ama biz çok eğlendik. Masaya gelip giden meyve ve fıstık tabaklarını hiç itiraz etmeden boşalttık. Bir saat oturup bişeyler içer kalkarız diye girdiğimiz Macellan'dan 23 sularında gayet çakırkeyif ötesi bir şekilde ayrıldık. Sonuç ben o halde eve dönemeyeceğim için Ozge'ye sığındım:)
Gerisi malum, Pazar günü bir akşamdan kalmalık, bir yorgunluk:)))

Heh heee!

Pazar günü televizyonda FB-Türk Telekom basket maçı vardı. Kazanan ilk yarıyı lider kapatacak. Maç televizyondaydı diyorum çünkü İstanbul'da olduğu için gidip yerinde seyretme şansım olmadı. Babamlarda geçtik TV karşısına mailecek izledik heyecanla.
Normal şartlar altında FB taraftarı olmama rağmen Ankara'lı olmanın ve son zamanlarda maçlarına gitmenin verdiği heyecanla maçta TT taraftarlığına soyunmuştum. Maç oldukça çekişmeli geçti. Genelde TT önde götürdü ama fark 13 sayıya çıktıktan 2 dakka sonra 4 sayıya iniverdi ve hatta bir noktada FB 4 sayı ile öne geçti. Hatta o nokta maçın bitimine 3 dakika kala falandı. Gidip de boş dönülen bilimum atak, kaçan 3lükler. Dedim ya son 3-4 dakka FB bir coştu, aha dedim maç elden gidiyor. Nasıl bir baskı, nasıl bir pres. Allahtan çabuk toparladı bizimkiler. Haluk gene kritik 1-2 üçlük attı. Son 30-35 saniyey de 3 sayı geride girdik. Sonra Dudley 3lük atıp eşitledi. Şimdi hatırlamıyorum ama son 5 sn de top bize geçti, onlar atamadı sanırım biz de rebound aldık, acaip hızlı saldırıp elden ele geçirdiler topu ve son saniyede Jagla 3lük soktu. İnanamadım. Evde nasıl bir çığlık modundaydık anlatamam:)))
Simdi yarin Panianios yada her ne .. ise onlarla maçı var gene. Bu sefer de TV den seyretmek durumundayız. Evde tek başına izlemek keyifli olmuyor, muhtemelen ablamlara gider onlarla izlerim gene.

10 Ocak 2007 Çarşamba

Konu yok

Yazasım geldi ama öyle yazılacak bariz bir konu malesef yok.

Birkaç gündür üzerimde bir kırıklık var. Bayram sırasında pekçok insan hasta olmuş, sanırım kendimi eksik hissettim. Pazartesi aksam sürünerek spora gittim ama tamamlayamadım bile. Eskiden lay lay lom şeklinde yaptığım yürüyüşte bile çok zorlanınca ağırlıklara geçmeden evin yolunu tuttum. Bugün de kendimi hala çok yorgun hissettiğim için sporu ekmeye karar verdim. Gerçi benim tembellikler hep böyle başlar ama hakikaten kendimi yorgun hissediyorum. Umarım çok uzatmam olayı.

Dün akşam yine telekomun maçına gittik Ege'yle. Bu sefer Papa gelmediği için yollar açıktı. Ama Ege Papa vardı, trafik kötüydü olayına takılmış, ışıkta bile dursak "papa mı çıktı?" felan gibi sorular sordu:))) Artık Papa'yı ne sanıyorsa. Tabi yolun büyük kısmını çocuğa Papa nedir, neden trafiği felç ederi anlatmaya çalıştım ama sonuçtan pek emin diilim. (hemen burda bir dip not: Tatilde konuştuğumuz bir bayan Papa'nın ziyaretini sordu. Biz de herkesin pek kötü andığını çünkü trafiğin felç olduğunu söyledik. Megerse almanyada bomboş sokakları gösterip ilgi yoktu felan demişler. çok güldük). neyse dedim ya Papa yoktu bu sefer, zamanında ulaştık salona. Talep de diğer maç kadar değildi. Sanırım bunda karşı takımım yunan olmamasının etkisi büyük:) Sonuç gene galibiyet oldu. Tuttuğun takım kazanınca maç izlemek daha keyifli oluyormuş. Maça giderken yolda Ege'yi tezahurat etmezse bir daha maça götürmeyeceğim konusunda tehdit ettiğim için bayağı bağırdı çocukcağız. Zavallı çocuklara tehdit etmeden bişey yaptırmak mümkün olmuyor zaten. Bu arada kendisiyle yaptığımız pazarlık sonucunda play station artık benim oldu:P Çok saf oluyor bazen bu veletler:) (Geçen hafta ona kale almıştım. Çok beğenmiş. Hatta playstationdan bile çok sevmiş. onu da ben almıştım zaten. ben de o zaman ps benim olsun diyince hemen olur dedi kekim.)

Gidecek film arıyorum bu aralar. blood diamond henüz gelmedi ülkeme. Şimdi listemde deja vu bulunmakta. bir de chic flick olaraktan the holiday. ama ona gidecek kız bulmam lazım lakin burak hayatta gelmez. Burak dedim aklıma geldi. Geçen Burak'a bloguma bakmadığı için sitem ettim. "Niye bakayım ki, hepsini biliyorum zaten" dedi. Doğru söze ne hacet!!!

4 Ocak 2007 Perşembe

Hala yağmur...

Ya bir yağmur neden bu kadar uzun sürer??? Hem de insan tatildeyken.. Söyle bir güneş açsa mesela. Valla hemen kendimizi denize atıcaz. Ama sürekli yağıyor ve hava soğuk. Aslında dışarıda cazip cazip bize bakan bir ısıtmalı havuz var ama dedim ya soğuk işte. İçeridekiyle ve jakuzi ile yetinmemiz gerekiyor. Ha bir de sürekli oyun durumu. Pişti ve tavla oynamaktan gına geldi. Üstelik artık Burak tavlada beni yenmeye başladı. Hiç hoş bir durum değil yani. Tabi kaç gün dipdibe olunca da dönüşte bir süre birbirimizi ne kadar görmek isteyeceğimizden şüphem var. Gerçi cumartesi overall diyoruz ama bakalım.
Bu arada ultra herşey dahilde kalmanın sonuçlarını cumartesi tartıda görücez bakalım. hiç hoş diil:P

3 Ocak 2007 Çarşamba

Ocak ayında Kemer

Bayramın 3. günü Burak'la Kemer'e gitmeye karar verdik. Sabah 8'de çıktık yola. Yol gayet boştu. Bayram trafiği bitmiş, dönüş trafiği henüz başlamamış. Yol alabildiğine uzanıyor önünde. Tabi ister istemez gaza biraz fazla dokunmaca. Sonuç: radar:( 122 ile radara yakalanmışız. Bayram bayram olacak iş midir:( bayağı da yüklü bir cezası var. İlk cezayı yedikten sonra 100 ile gitmeye başladık yolda. Sonra 2 radar daha atlattık kazasız belasız:)
Kemer'e 4 sularında geldik. 1-2 otel gezdikten sonra Amara Wing resort denen bir yerde karar kıldık. Ben geçen yaz Amara Dolce Vita'da kalmıştım Sandra'larla. Güzel bir tatil köyüydü o da. Bu da ona benziyor ama diğeri daha büyük ve güzeldi. Gerçi hava soğuk olmasa bundan da bir o kadar memnun kalabilirdik:) Kendimizi bilimum tavla ve kağıt oyunları ile oyalıyoruz şu anda. Bugün yağmur yağmasa denize girmeye kararlıydık. Sırf ocakda yüzdük demek için. Ama azimliyiz yarın yüzücez. Hele deniz sulu ısıtılmış havuz var dışarda. Ben feci göz koydum. Yağmur dindiği an ordayım. Sonra artık Ankara'ya nasıl döneriz bilmem ama yüzcez işte:))))))

1 Ocak 2007 Pazartesi

Yeni yil

Bir yil daha boyle bitti. Yaklasik 2 saat kadar once yeni yila girdik. Girdik de sanki iyi mi oldu, yas gene 1 yas buyudu:( sonra butun gece okuz gibi yedim ve sunger gibi ictim. simdi gozlerim kapaniyor ama 2 satir yazip oyle yatayim dedim.
Ustelik bu yil yeni yil kurban bayraminin kurbani oldu. Butun gun bayram muhabbeti ardindan aksam yeni yil muhabbeti.
Herkesin yeni yili kutlu olsun:) yeni yil hepimize yeni yildan beklentilerimizi getirsin, basta mutluluk ve saglik olmak uzere her istedigimize kavusma imkani saglasin.
MUTLU SENELEEEEERRRRR:)))

PS: amaaaan simdi tv'de hope springs basladi. benim gibi bir colin hastasi... nasil uyuyacagim ben simdi:(