Sayfalar

28 Nisan 2011 Perşembe

gene hastayım yaa:(

Yaptım gene yapacağımı ve şifayı kaptım. Salı akşamı başlayan boğaz ağrım dün sabah peek yaptı. Akşam kendimi eve nasıl attım çok emin değilim. eve dönerken yol boyu yastığa konmuş kafamın hayali içindeydim. ben böyle hayaller kurduğumda ne zaman eve varsam bir kendime gelir, hemen uyuma planım TV karşısında pineklemeye dönüverir. Bu sefer de öyle yapmaya meyletti. Önce kendime bir çorba yaptım, ardından TV karşısında onu içtim. Ama baktım uyku ve dinlenme ağır basıyor, 7 sularında yatağıma kıvrıldım. Amacım 1-2 saat uyuyup kalkmak. Fakat o 1-2 saatin sonucunda uykumdan kalkamadım. İlk kendime gelmem gecenin 3'ü gibi oldu. O saatte kalkılamayacağına göre uyumaya devam ettim. & gibi saat çaldı, kalktım ama onu da çok ipleyemedim. tekrar yatıp bu sefer 9 gibi "artık 1daha ne kadar geç kalabilirim ki" diyerek kalktım yataktan. öyle olunca işe gelmem 10'u geçti. E napalım artık 10 dakika mesafede değilim ve o saatte bile köprüde trafik var!!!
Şimdi akşam oldu ve ben yine yorgunluk moduna büründüm. Bir yandan da çok uyuduğum için başım ağrıyor. yani böyle saçma sapan bir moddayım. Bir yandan yorgunum ve dinlenmek için uyumak istiyorum, diğer yandan uyuduğum için başım ağrıyor!!!
ama bu akşam uyuyamam. fatmagül var:)))

25 Nisan 2011 Pazartesi

Yine ayni ruya

Dun gece ya da bu sabah yine ayni ruyayi gordum. Aslinda ruya ayni degil ama icerik ayni. bir evdeyim, bizim evimizmis. Evde kaltak muki de var ancak babam biseye kizmis ve evden ayrilmis. ben uzaklara gitti saniyorum, cok da ozluyorum, mukiye de kilim onun yuzundem gitti diye. Sonra bir sekilde haber aliyorum ki babam aslinda uzalta degil evin ust katinda ya da cati katinda kaliyormus ve salak muki bunu biliyormus. Yani sesini duyuyormus ama bize soylememis. O gun de babam olmus. Ben doktor gelince ogreniyorum yukarida oldugunu. Ama yanina gittigimde olmus buluyorum. O panikle uyandim ama yine ayni son:((

Son çare:P

Bu bloga yazamama olayı beni öldürecek, az kaldı. geçen hafta muhtemelen perşembe "bunu kesin yazmalıım" diye düşündüğüm şeyin ne olduğunu bile anımsamıyorum. neyse artık bu yöntemi denemeye karar verdim. iş yerinden maille gönderme:)
Cuma akşamı benim burdaki kızlardan birinin düğünü vardı. Cuma cuma düğün mü olur kardeşim modunda, işten erken çıkmaya çalışarak ama çıkamayarak çıktım yola. eve gidip duş alma işini es geçip direk kuaföre. allahtan makyaj işini orda hallettim de, eve gelip üstümü değişip fırlayarak 19:30 da başlayan düğüne 20:50 sularında ulaştım. Şansıma nikah daha kıyılmamıştı, beni beklemişler:P Yasemin çok güzel ve mutlu bir gelin olmuştu:) neyse, biz de biraz oturduk, ben dizimi bahane ederek 2 sallandım ve geceyarısı olmadan eve döndüm.
cumartesi sabah kayak grubu ile kahvaltı randevumuz vardı. Emirgan'da zıkkımlandıktan sonra dilekle sultanahmet. akşam eve nasıl gittim, nasıl yığıldım anımsamıyorum. pazar da pek farklı değildi hani. sabahtan gene kahvaltı diye yola çıkıp, ardından palladium'daki tüm dükkanları gezip akşam 9'a doğru döndük eve. artık tabanlarım şişmeye başlamıştı resmen.
bu sabah ise kendimden beklenmeyecek bir performans göstererek 6:15 de kalktım yataktan. 1 saat sonra istinye'deydim. 45 dakika spor ve işe gelmece.
binaya girdiğimde sporun ve duşun etkisi ile kendimi dinç hissediyordum ama hiç kalıcı olmadı. şu anda bıraksalar 30 sn içinde sızabilirim resmen!!!

20 Nisan 2011 Çarşamba

Bir varmış bir yokmuş...

Bezen'im, valla şu bloga yazamama olayı bana da çok koymaya başladı. mesela dün asansörde mahsur kaldık. halimiz çok komikti. hemen koşup yazasım geldi ama nerdeee. akşam eve gelmem de geç olunca hooop ertesi gün oldu, konu gündemden düştü, heyecanım kaçtı falan filan. bu arada sanmayın murphy yakamı bıraktı. mutlu beraberliğimiz devam etmekte...
neyse şimdi toparlamaya çalışayım.
şimdi geçen cuma akşamı etkinlik takvimi çerçevesinde evita müzikaline gittik ablamlarla. aa asıl ondan önce, evita 9 da başladığı için öncesinde cevahir avm'de dolanıp kendime bu cumaki düğüne giymek üzere elbise aldım. bu arada dolanırken gözüme carl's jr ilişti. meğer hem de tam o gün carl's jr açılmış cevahir'e. bir mutlu oldum anlatamam. kimse tutmasın beni diyerekten uçtum valla, hemen bir famous star patlattım, mutlu oldum. ardından müzikale gittik. oyun güzel olmasına güzeldi ama ben bir daha mamma mia haricinde müzikale gitmeme kararı aldım. bana hitap etmiyor hocam, ya da ben odunum anlamıyorum.
sanki oyundan geceyarısını geçe gelip 1de anca yatan ben değilmişim gibi cts sabah 6:30 da hortlayıp allahın avcılarında bir workshopa gittim. sabah ne anlattılar çok emin diilim, çünkü uyumuşum:) Ama öğleden sonrası daha keyifli ve hareketli geçti. akşam da erkenden sızdığımı söylememe gerek yok sanırım.
pazar ıvır zıvırla geçti. pts iş güç, akşam fringe zamanı. gece dilekler geldi:)
salı günü bir inanılmazı başardım. siz de inanmayacaksınız biliyorum ama gidip spora yazıldım. yok yok korkmayın bilmem kaç yıl önce yaptığım gibi seans başı marjinal maliyet hesaplamayacağım bu sefer:)) gidince gidicem, gelince gelicem. işte ordan dönüşte asansörde kaldık zaten. duygu ben ve 4 kokoş hatun, tam otoparka iniyoruz, zonk diye durdu asansör. len noluyo olduk. neyse hatunlar hemen zila asıldı. adamlar tamam dedi, bakıyoruz. süre biraz uzayınca hatunlar bu sefer panik moduna geçti. süre uzaması dediğim 3-5 dakika sanırım. ama adamlardan 2 sn ses gelmesin hemen zile abandılar. eğlendim baya. sonra çalıştı tekrar da indik asansörden. güle güle döndük ofise.
ha sonra bugün de bir murphy ziyareti daha yaptım. nihayet telefonumu devralmaya turkcelle gittiğimde hattın üzerindeki sözleşmelerin devredilmediğini öğrendim. haydaa şimdi gene işlemlerin tamamlanmasını bekle vs. sinir oldum valla ne diyim.
ha son haber. artık benim de bir ayfonum var, ben de teknolojiyi yakaladım:)))

16 Nisan 2011 Cumartesi

Allahim!!!

Telefonum iyice gemi aziya aldi. Topu asagiya inmiyor. Sadece yana ve yukari. Menude yer alan ilk siradaki fonksiyonlar haric hicbirini kullanamiyorum. Mail okumam gerektiginde space bara basarak asagiya inip ardindan topla yukari cikiyorum. Telefon edebilmek kabus. Asil en komigi facebook. Hala azimle facebooka girmeye calisiyorum. Adresi yazip enterla giriyorum, ok sorun yok. Sonra yine space bar ile asagiya iniyorum. Dedim ki bir yaziya comment birakicam. Asagisina gecip yukari cikmaya basliyorum. Es kaza yaziyi gecersem tekrar asagiya inip bastan cikiyorum. Hele bir de yazi en tepede ise comment tusuna ulasmak icin altindaki statuyu ezberleyip onun ustundeki commente korlemesine tikliyorum. Yani tam macera:))
Ha mesaj birakmasam olur muyum? Valla olabilir, catlarim falan:)))
Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

11 Nisan 2011 Pazartesi

Pisim gelmis:)

Karman çorman bir haftasonu geçirdim. cuma günü acaip yoğundu. akşam çıktığımda daha işler neticelenmemişti ama pisi beklemesin diye fırladım resmen. Pisim geldi haftasonu. gerçi düğüne geldi ama olsun, ben de nasiplendim.cuma akşamı Ataürk'e indikten sonra birlikte asmalıya gittik. gerçi ben çok yorgun olduğum için kızın da uykusunu getirdim ama hızla da olsa margarita içip meksika yemeği yedik. daha doğrusu ben yedim. eve nasıl gittik, ben nasıl sızdım çok hatırlamıyorum. muhtemelen yorgunluktan bayıldım.cts kanyona gittik. önce insani boyutları zorlayan bir kahvaltı, ardından kısa bir alışveriş ve üzerine kahve. ardından pisi düğün hazırlıklarına ben eve. eve geldim, güya kuaföre vs gidicem. nerdeee? koltuğa yığıldım önce. 1-2 saat TV ve internet yaptıktan sonra 5 gibi bir yatmışım 8.30 da zor kalktım yataktan. sonra tabi gece uyumam 2'yi buldu. pazar sabahi bu sefer bebekte yaptık kahvaltıyı. happily ever after'dan mest suratlarla çıktık resmen. ben özellikle pancakelerini çok beğendim. yine gidecek ben. ardından kahve, sonra gene ıslak hamburger, sonra waffle derken günü yiyerek tamamlamış olmanın gururu ile pisi ankaraya ben ablamlara yollandık.haftasonu da böyle uçup geçti maalesef..
Sent by BlackBerry Internet Service from Turkcell

9 Nisan 2011 Cumartesi

yazacaklarımı unutmuşum

allahım blogumu pek özledim. insan ne kadar alışıyormuş meğer yazmaya:)
en son ne yazdım ne zaman yazdım hatırlamıyorum. bakamıycam şimdi. ama genel bir özet geçeyim.
iş yerine ufaktan alışmaya başladım. yol bayağı yoruyor ama beni. günde min 2 saat yolda geçiyor. sonraki adım kesinlikle karşıya taşınmak olacak. üşenmeyip uzatmadan halletmem gereken bir durum.
ofis ortamı da sevimli. şirketin yükselme devrini kaçırmış olmanın üzüntüsü içerisindeyim. haa bir de asıl geçen bir olay oldu "lan ben nereye geldim" falan oldum. şirketin çıkardığı 1-2 tane dergi var. şimdi beni sorumlu bilmem ne yapıcaklar. savcılığa kayıt etmek falan gerekiyormuş. mevkute midir nedir. neyse işte. geçen sene ceza falan yemişiz ama halledilmiş. yalnız geçmiş sayılardan birinde derginin künyesinde bir veri eksik kalmış. savcılık o zamanki sorumlu bilmem ne yi bulamadığı için yakalama emri çıkarmış. (gerçi orda da birilerinin ihmali ve hatalı işlemi var) kadıncağız bir sempozyum için otele giriş yapıp kimlik verince gecenin 2sinde jandarma gelip tutuklamış!!! sabah haber duyulur duyulmaz bir panik havası. hemen avukatlar devreye girdi falan ama sonuçta benim de gözüm korktu. ne bu lan! ben sorumlu bilmem ne olmak istemiyorum diye ağlamaya başladım:P
eğer bir gün karakoldan yazarsam biliniz ki sebebi sorumlu bilmem ne olmam:P
salı akşamı "ee" diyerek 5 olmadan çıktım işten. 45 dakika sonra evdeydim. inanamadım. bir sevindim, hopla zıpla modunda kuaföre gittim. öyle böyle değil.
ha bir de iş çıkış saatim 5.30 falanı bulursa veya geçerse eve gelmek yerine istinye parka gidip dolanıyorum bazen. trafikte oturacağıma avm de gezeyim diye. keyifli oluyo ama hep aynı şeyleri görmek de bir yerden sonra sıkıyor adamı. tabi alışveriş yapmamak için biraz da çaba gösteriyorum. bir de allahtan yorgun oluyorum, giy çıkar yapmak gelmiyor içimden. diz sakat olduğu için ayakkabı da bakmıyorum. şu andaki yegane tehlike çanta:)))
yav günlük olarak yazmadığım için harbi harbi unutuyorum. demek ki bundan sonra not almak lazım. bir disipline sokalım bu işi:P
ha bir de dün yoğun bir gündü. 3 haftadır ilk kez "maaşı hak ettim" oldum:)

4 Nisan 2011 Pazartesi

laf olsun işte

Özledim yav yazmayı. harbi harbi kendimi eksik hissediyorum. ne mail var ne blog. yani blog var da yok. dedim ya yemiyor.
nasıl geçiyor zaman? valla ben de bilmiyorum. haftaiçi yorucu zaten. yol uzun. erken kalk vs. o yüzden bu haftasonu paso uyudum. yattım kalktım geri uyudum.
cts akşamı dışarı çıkayım diye niyetlenmiştim. sonra üşendim. sonra son dakikada bir gaz gittim beyoğluna. klasik nar pera yaptık yine. saat 1:30 falandı döndüm. artık ortamlarda uzun süre kalınca sıkıldığımı farkettim. hiçbir şey açmıyor beni. böyle tembel tembel oturup küt yatasım geliyor. nihayet cts de öyle yaptım. allahtan dizim sakat da kolay yırtıyorum.,
pazar ise gerçekten sürekli yattım. tek aktivitem markete gitmek oldu o kadar:)
...
baktım da, oy oy ne sıkıcı bir hayatım olmuş son zamanlarda:)
bu arada bugün doktora gittim kontrole. dizim toparlamaya başlamış. ama sanırım ameliyat olacağım. eğer seneye kaymak istiyorsam en geç temmuz başı ameliyat olmam gerekiyormuş. bu durumda mayıs - haziran gibi evi taşıyıp temmuz başında da çizdiricem kestaneyi:))))

2 Nisan 2011 Cumartesi

yazmak ama yazamamak

Dün farkettim ki yeni iş yerimde blogger yasaklı değil. Ancak iş yerinden girip birşeyler yazmak kelimenin tam manasıyla "yemez":)) daha işyeri politikalarını bilmiyorum. ziyaret edilen web adresleri izleniyor olabilir. tabi bu durumda benim blog ifşa olur, yemeeez...

1 Nisan 2011 Cuma

doğumgünü

Bugün annemin doğumgünü. yaşasaydı 66 yaşında olacaktı. Ama o hep 43 yaşında kaldı...
doğumgünün kutlu olsun annecim...