Sayfalar

27 Şubat 2012 Pazartesi

Bones

Kendileri yeni takıntım olurlar. Arada denk geldikçe izlerdim TV de ama şimdi sardım. En baştan başladım. İzlerken çok eğleniyorum. Normal criminal dizilerinden farklı olarak araya espriler, komik olaylar vs katıyorlar. Bu da diziyi daha eğlenceli hale getiriyor. sadece cinayet çözülmüyor yani.
Öyle işte:)))

Haftasonu gibi haftasonu

Deliye hergün bayram olduğundan uzunca bir zamandır haftasonlarımı haftasonu gibi yaşayamıyordum. yani diğer günlerden farkı olmayan uyuz iki gün oluyordu. ama bu haftasonu kendini farklı kıldı.
Öyle çok özel bişey yapmadım ama keyif aldım. önce cuma akşamı dileklerde tiyatroya gittik. Tom, Dick ve Harry isimli bir oyun. Eğlenceli idi, bazı yerlerinde bayağı güldüm. Akşam eve gelince de kaydettiğimiz Feriha'yı izledim. O harbi kötü bir bölümdü.
Cumartesi kahvaltı vs sonrası Dilek beni kadıköye bıraktı ve orda Anna ile buluştum. Onunla yemek, kahve sohbet vs yaptık, saat 7 gibi eve geldim ve gece yatana kadar Bones izledim.
Pazar sabah Ergül ve korhan bana kahvaltıya geldi. Keyifli bir kahvaltı sonrası havanın da güzel olmasını fırsat bilip Caddeye çıktık. Caddede yürüdük, temiz hava aldık ardından Godiva cafe açılmış, orda oturup kahve ve fondü takıldık. Allahım cennet bir dükkan orası. İçeri girdim lavaboya gitmek için, çikolatalar arasında kendimi kaybedecektim resmen... neyse orada muhabbet vs ardından yine dolanaraktan eve döndük. eve gelmem yine 6:30 suları. sonra saat 1'e kadar bones izlemişim, bir baktım 9 bölüm! yuh selen dedim kendime ve yattım.
Bu arada oscarlar da vardı ama izlemeye üşendim. kaydettim. yani umarım kaydetmişimdir. birara izlerim.

23 Şubat 2012 Perşembe

Yüzümdeki gülümseme

Aklıma geldikçe yüzümde bir gülümseme oluşuyor her seferinde... uzun zamandır bu kadar içten hissetmediğim bir mutluluk... canım arkadaşım evleniyor. yıllardır dost dediğimde aklıma gelen birkaç isimden biri... her zaman orada olduğunu bildiğim, kardeş gibi sevdiğim, zaman zaman kızdığım ve bunu hiç çekinmeden yüzüne söyleyebilecek ve hatta kafasına kakacak kadar kendimi rahat hissettiğim, seven ama sevdiğini belli etmekte zorlanan ama yine de orada olduğunu hissettiren... yıllardır hak ettiği mutluluğu neden bulamadığını anlayamadığım sevgili arkadaşım nihayet aradığını buldu. hem de çok tatlı bir kızda:))))
kanki olarak en korktuğum şeylerden biriydi onu sevmeyeceğim biriyle görmek. zaman zaman olmadı da değil hani. ama bu sefer şans bana da güldü ne yalan diyim:) sevdiğim, kanımın kaynadığı, tatlı huylu, eğlenceli bir gelin nasip etti bana da:)
gülümsemen daim olsun canım arkadaşım:))
darısı diğerinin başına:)))
ps: allahtan blogumu okumuyor. yoksa buraya yazdığımı hele bir de foto koyduğumu duysa beni vurur:)))

8 Şubat 2012 Çarşamba

Haydi Efes'im...

Heyecanla Efes maç izliyorum uzun aradan sonra... maça gitmek istedim aslında ama hava sapıttı. şimdi evden izliyorum. bir heyecan bir heyecan...
şimdi orda olmak vardı anasını satıyım:)

kafayı yemiş insan örneği

Amerika'ya gitmeden Adını Feriha Koydum isimli diziye takılmıştım. 1.5 sene izlemedikten sonra öylesine 1-2 bölüme bakan ben yapacak iş olmamasından gayrı olduğunu umduğum bir sebeple diziye sarmaya başladım. ben başladığımda dizi zaten otuz küsürüncü bölümüne gelmişti. bir yandan güncel bölümleri izlerken bir yandan en baştan izlemeye başladım. gitmeden 19 bölüm falan bitirdim sanırım. orada da arada 3-5 bölüm kapadım. yalnız hemen bir dip not koyayım, her bölüm yaklaşık 2 saat. varın siz durumu hesaplayın.
sonra amerikadan döndükten sonra kalan bölümleri de izlemeye çalışırken "la ben bunu en iyisi indireyim" diyip bütün bölümleri en baştan download etmeye başladım. tabi her bölüm elimin altında olunca bu sefer açıp açıp aklıma esen bölümleri veya sahneleri tekrar tekrar izlemeye başladım. öyle ki artık bazı sahnelerde replikleri tekrar edecek konuma geldim. hatta bazen gece yattığımda beynimde feriha müzikleri ve sahneleri dönmeye başladı yani o kadar!
sonuç: o kadar overdose feriha almışım ki şimdi görmek bile istemiyorum. resmen bögk geldi. tabi yeni bölümleri izlerim ama daha medeni mantıklı bir insan olarak.
moral of the story: abi kurtulmak istediğiniz bir takıntınız varsa overdose yapın. harbi işe yarıyor:)