Sayfalar

25 Mart 2013 Pazartesi

Sınırları zorluyorum resmen!

Son zamanlarda üzerimde tarif edilemez, sınır tanımaz bir şapşallık var ki ben bile hayretlere düşüyorum.
haftasonu eloş'un doğumgünü için istanbul'a gidecektim. hatta dilek'in ailesi ile birlikte arabayla gidecektik ve ben tüm hazırlıklarımı bu yönde yaptım. derken cuma akşamı gelen telefonla (feci hasta olmuşlar) bir an kendi başıma kaldım. üstelik hava da bozdu ve kar yağışı başladı. böyle olunca karlı havada o yolu tek başıma gitmek yemedi ve gecenin bir yarısı (aslında 10 falandı) apar topar uçak bileti bulup planları revize ettim.
neyse cumartesi sabah kalktım, sallana sallana hazırlandım, arabaya atlayıp alana gittim. tam alana girdim "ay yaa para çekecektim, dur atm'lere gideyim" derken birden kafama dank etti. cüzdan yanımda değil!!! yani kimlik yok, kart yok, para yok!!! akşam bileti almak için yatağımın başucuna getirdiğim cüzdanı orada bırakıp çıkmışım evden. uçağın kalkmasına yarım saat falan var, araba otoparkta (ki oradan çıkarmak için de para lazım), hayatta eve gidip kimlik yetiştiremem. naapsam derken aklım cepbank geldi. hemen bir garanti atm'sine gidip kendime para gönderdim. parayı çekince bir gıdım rahatladım - en azından eve geri dönebilicem - ama bu kez de uçuşa nasıl gidicem.
bu sefer bankoya gidip bir görevliye durumu anlattım. beni polise yönlendirdi. meğer polis tc kimlik numarası ile kontrol edip geçici bir belge düzenleyebiliyormuş. neyse o sayede bindim uçağa. yani istanbula gitmeyi başardım.
istanbul ayrı bir macera. 2 gün boyunca kimliksiz kartsız elimi kolumu sallaya sallaya dolaştım. param bittikçe cepbank ile kendime para gönderdim. ayaklı reklam panosu gibi dolaştım. (bu arada herşeyi nakit harcayınca insan 2 günde ne kadar para harcayabildiğini görüp dehşete düşebiliyormuş!) akşam arkadaşlarla yemeğe gittik. bana sürpriz doğumgünü yapmışlar, pek mutlu oldum, şımardım vs. gecenin sonunda ablamların arabası ile dönecektim eve ama beynimi yıkamaları (alkol yoktu ama ehliyet de yoktu) sonucunca taksiye vurdum kendimi.
pazar ayrı bir geyik. sabahtan kalkıp önce bıdığın doğumgününe gittim sonra dilek beni akşam alana bıraktı ve asıl macera orada başladı. meğer ankaranın uyguladığı sistem kontrolü ile uçağa binme izni istanbulda uygulanmıyormuş çünkü her bölge kendi valiliğinin iznine tabiiymiş. ben alanda öyle kaldım mı! allahım istanbula geldim ama dönemiyorum. otobüs ile dönsem, araba alanda. şehre varınca tee alana gidip oradan arabayı almam lazım. artık sabaha karşı falan evde olurum.
o sırada polisin yanından ayrılıp yine de de thy'yi zorlayayım dedim. adamlara sordum aynı durumu. oradaki görevli "miles and smiles kartınız var mı?" dedi. evet oldum birden. benim öyle ıvır zıvır kartları taşıdığım bir kartlığım var. o çantamdaydı. tam adama göstermek için miles and smiles'ımı ararken mezunlar derneği kimlik kartımı buldum aynı yerde. fotolu üstelik. bir anda yüzümde güller açtığını söylememe gerek yok sanırım. böyle mutlu mesut yollandım kapıya:)))
sonuçta haftasonu tam bir macera kıvamında geçti.
uzun lafın kısası: ne yaparsanız yapın kimliksiz çıkmayın kardeşim yola ;) boşuna fazla heyecan!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

En beklenmedik anda çıkar insanın karşısına eski yaraları. Ve eski yaralar, eski usullerle tedavi edilir.