Ben istanbula geleli 10 hatta 11 ay, kendi evime taşınalı 8-9 ay olmuş. Sorun bakalım benim kanki bu süre içinde kaç kere gelmiş. Cevap: istanbula çok, bana 1. o da yabancı arkadaşları geldiğinde onlarla buluşmak için.
Sonuç olarak başını yemeler, sitemler vs nihayet hedefine ulaştı ve Burak bu haftasonu istanbula geldi:)))
Cuma akşamı yoldan geldikten sonra kendisini hava sıcak vs bahanesiyle divan kalamışa sürükledim. amaç hem hava almak hem ortamı görmek. Ancak çocukcağız yorgun olduğundan 12 gibi döndük eve.
Cts planı daha güzel. Önce tarihi yarımada dedik (evet gerçekten ona tarihi yarımada deniyormuş, sordum herkes onayladı!!!) Burak'ın bütün gün ordan oraya yürüme hayalleri var, hatta vefa neresiyse oraya kadar yürüyelim bile diye hayal ediyor. ama hayalleri topkapı sarayı diye tutturmam sebebiyle yarım kaldı. Netekim saray başlı başına 2-3 saatini alıyor insanın. Önce yerebatan yaptık, ardından topkapı. Topkapı sarayında önce sıcağı bahane ederek cafeye oturduk. Bir dilim karpuza 15 kg karpuz parası (11 TL) ödeyerek hayatımın rekorunu kırdım. Ardından sarayı gezip meydana geri döndük. Acıkıp oradaki bir cafe-pub'a oturduk. geveze-muhabbet bir garsona denk geldik, afiyetle yemeklerimizi yedik. O sırada nihayet kendini toparlayan aylin de bize katıldı. Onun gelişiyle beyazıta doğru yola çıktık. Yol üstünde gördüğümüz, canımızın istediği her yere giriip çıktık. kendimizi kapalı çarşıya attık. Burak sadece benle olsa hayatta girmeme izin vermeyeceği bilimum dukkana ayline ayıp olmasın diye girmemize ses etmedi:))) (hep böyledir zaten, yakın arkadaşlar iplenmez, yeni tanışılana bir anlayış, bir hoşgörü:Pp) Kapalı çarşıdan çıkıp mahmutpaşa üzerinden mısır çarşısına indik. Ben ilk kez görüyorum oraları ve çok hoşuma gitti, farklı bir dünya sanki:)
Sabah ilk planımız 5e kadar gezip eve dönmek, duş alıp üstümüzü değişip akşam nişantaşına gitmekti. Ama kendimizi dolanmaya öyle bir kaptırmışız ki, boşver üst baş değiştirmeyi diyerek yolumuza devam ettik. Önce galata köprüsü altında bişeyler atıştırdık. 8:30 gibi cihangire bir arkadaşla buluşmaya gittik, 9:30 gibi de nişantaşına uzadık. Gece devam edecek olmasına rağmen yetiştirmem gereken bir iş olması ve saat 2 gibi de Selim'i karşılayacağımız için 12 gibi ayrıldık ordan.
Evet, başka haftasonu yokmuş gibi 2si de aynı haftasonuna denk getirdi!!! Gerçi bu haftasonu benden mutlusu yoktu ama olsun:D
eve geldik, ben işin başına geçtim, hatta uyutmadım burak'a yardım ettirdim. 2 de selim geldi, onu da uyutmadım, 3:30a kadar uğraşıp bitirdim. Sonra hep birlikte sızdık.
Pazar kahvaltı diyerek herkesi 9:30 da diktim ayağa.. tatil mi askeri kamp mı belli değil diyerek hazırlandılar. Önce kuzguncuk'a kahvaltıya gittik. Ben yeterince sahil kenarı bulmadığım için kafeyi ardından FB parkındaki salaş cafeye sürükledim bizimkileri. Orda nihayet 3lü bir fotomuz oldu:)
Sonra caddebostan, bağdat vs derken ayrılma vakti geldi. Sırasıyla ikisini de bindirdim servislerine, onlar eve ben işe. Allahtan iş yoğundu da kös kös eve dönüp yalnız kaldığımı farketmedim.) Yoksa moral bozuk dolanır dururdum kanadı kırık kuşlar gibi...
Rapor mu? dün teslim ettik:DDD
3 yorum:
Yine her zamanki gibi enerji fiskiriyor senden Selen'im!
Yaradi sana bu Istanbul... yaradi!
gece 4'e kadar ayakta tut (3:30 değil, dikkatini çekerim!), sabah 9'da ayağa dik (9:30 değil, dikkatini bi daha çekerim!), boğaz görmeyen yere götür, sonra o sıcakta kaynar patatesli gözleme için mahalle baskısı oluştur!!!
ama yine de o kadar iyi ev sahipliği yap ki, bu adamlar seni hala çok sevsinler, hep çok sevsinler, çok teşekkür etsinler:)
ev adresini verecektim di mi burdan! kadın caddede oturuyor, sahil kasabasındaki villalar gibi evi var, işi de caddede, ve "e işte, güzel işte fena diil canım" diyor! bunu herkes bilsin, duysun!!!
hehe:)
9'da uyanıp paldır küldür banyoya girip sadece beni değil tüm apartmanı uyandıran sendin bu biiiir,
sadece patatesli diil patates ve kaşarlı (itiraf ediyorum çok saçma bir kombinasyon) gözlemeydi bu ikiiiii,
ben de sizi çok seviyorum bu da üüüüçççç:))))
Yorum Gönder