İstanbul'a geldiğimizden beri ağzımızda yaz bitmeden adalara gitme türküsü vardı ama bir türlü gerçekleştiremedik. Şimdi de yağmurlar başladı, hayal yine hayal kaldı derken cuma günü ani bir kararla adalara sürüklendim.
Cuma bayram bitti güya mesai yaparken Aylin'den gelen bir telefonla ayardım. Önce kıyafetim uygun değil diye mırın kırın etmekle birlikte Aylin'in vazgeçmeyen azmi ile bana sağladığı spor ayakkabı sayesinde ben de tamam oldum. saat 5deki vapurla büyükadaya geçtik. Adada 2 tur varmış. büyük ve küçük. Aylin'in ailesi de yanımızda olduğundan biz küçük olanı tercih ettik (yok yani uzun turun 18 km olması ve aslında benim de gözümün yememesinin bunda kesinlikle rolü yok!!!). Allahtan onu seçmişiz çünkü kısa olan bile bizim tempoyla 2 saati geçti:)
O kadar yolu yürüdükten sonra güzel bir yemeği hakettik diyerek bir balıkçıya konuşlandık. Süper ızgara kalamar ve balık yedik. Tam yemekten kalkacaktık ki (bu arada saat 10'u geçmiş, bırakın direk giden vapurları adaların hepsine uğrayan son makul vapuru da kaçırmışız) bir yağmur indirdi ki inanamazsınız. Hani bardaktan boşalmak tabiri sanırım bu yağmur için oluşturulmuş. Bir anda İstanbul görünmez oldu, deniz kabardı. Ne yapsak ne etsek derken birden aklımıza deniz taksi geldi. son vapuru bekleyip saat 1de karaya ulaşacağımıza deniz taksiye başvurduk. bu arada yağmur bir bastırıyor bir diniyor, biz saçaklar altında ordan oraya koşuyoruz. Sonunda taksi geldi. Süper bir olaymış, kendilerinden çok memnun kaldık. Ben tüm ısrarlara rağmen eve dönmeye azmettim. Allahtan her saat dolmuş var da rahat geldim. tabi eve gelmem 1i buldu.
bu arada ada süpermiş. oradaki evlere bayıldım. adada yaşayan insanlar hakkaten ağzının tadını biliyormuş dedim. burası dururken şehirde yaşamak sanırım çok yavan gelir:)))
1 yorum:
bunu yazın yapınca insan nasılsa sabah vapuru var deyip dönmekten bile vazgeciyor.
Yorum Gönder