Sayfalar

29 Nisan 2009 Çarşamba

Bahar???

Bahar gelmeye çalışıyor, keyifler yerinde sayılır. Gerçi hava bir açıp bir kapadığından ben de salak olmuş durumdayım. Ya ince giyinmiş oluyorum ya kalın, henüz ortayı tutturamadım.
İki sabahtır saati 7'ye kuruyorum. Aklımca kalkıp yürüyüş yapıcam. Sanki 35 yıllık kendimi tanımıyorum. İki sabahtır da saat çaldıktan sonra kapatıp uyumaya devam ediyorum:))) Salak, uykunu hiç bölmesene...
Ama hava o kadar güzel ki, hakikaten kalkabilsem yürüyüş çok keyifli olacak. belki bir gün...
Bu arada cuma günü tatilmiş... Bi sevindim ki.. Şöyle malak gibi yatasım var, yorgunum çok...

27 Nisan 2009 Pazartesi

Şurdan burdan

Haftasonu yine jet gibi geçti. Özge pisim burdaydı. Cuma, cts, pazar dolanıp durduk. Bilimum yere gidip tıkındık tıkındık ve tıkındık. Ha bir de kalamış-suadiye arasını 1:50 saatte sahilden gidip caddeden dönecek şekilde yürüdük. Eve yaklaştığımızda bacaklarım isyan etmişti.
Cts akşam 360 ve ardından Lebiderya yaptık. 360'da tam kısmetim açıklacaktı ki kızlar yüzünden gene açılamadı. Önce oldukça yakışıklı 2 adamın (muhtemelen gavurdular) yanına oturttular bizi ama çok kuytu olduğu için ağzımın suyu aka aka değiştirdik yerimizi. aaah ah:pPP orda kısmetim daha açıktı aslında ama 6. kattan intihar sebebi de olabilirdi tabi.
Pazar günü tıkınma turları devam etti. Hisarda kahvaltı yapmamış gibi istinyede bir fasıl daha tıkındık vs. Haftasonunun bilançosu pek ağır:(
Neyse sonra bugüne bilimum gerzeklikle başladım. Önce ofisin anahtarını evde unutmuşum. Herkesin geç kalacağı ve telefonunu duymayacağı tuttuğundan sabah sabah tıpş tıpış eve dönüp anahtarı alıp işe döndüm. İçeri bir girdim Nalan gelmiş!!! neyse çok olmadı dedi de zaten tepede olan salaklık sınırım çok zorlamadım.
Az önce de çamaşır makinasının hortumunun yerinden çıkıp suyu banyoya boşalttığını gördüm! deliğin de tıkanacağı tutmuş, banyo gölet formatında:( neyse sıvadık paçaları mecburen... offff!!!

24 Nisan 2009 Cuma

biri bana dur desin-2

bu başlığı daha önce kullanmışım, onun için 2. yaptım. Hayır işin kötü yanı dur diyen yok:P yani aslında var da... anlayana...:)
En son pazar günü yazmışım. Aradan geçen 4 günde boş durmadım tabi. Pts zaten okul var, ama ders çıkışı İrem kanıma girince eve gitmeden onların bürosuna uğradım. Kızcağızın çizim yapması gerekirken sayemde oyalanıp sonra da eve dönmeye karar verdi:). Kötü arkadaş örneği.
Salı günü mesai sonrası nihayet 2 arkadaşı yemeğe çağırdım. Öncesinde sahilde 1 saat kadar yürüdük sonra eve gelip yemek yaptık. Yemek yaptık derken aslında onlar yaptı ben sadece kalfa formatında yardım ettim. Böyle misafire can kurban. Tabi öncesine yürüyüs vs sıkıştırdığımız için yemeğe oturmamız 9:30 felandı. Sonra nedense masada kalıp muhabbet ettik. Ben yemek masası muhabbetlerine bayılırım. Aynen de öyle oldu... Bir baktık saat geceyarısı olmuş!!! Sonra misafirler gidince gece bitemedi. Hande ile muhabbete dalmışız. 2'yi geçiyordu "e uyusak artık" olduk...
Çarşamba akşamı yaklaşık 1 aydır dört gözle beklediğim bir akşamdı. Malum DM'in son albümü pts çıktı piyasaya. Tanıtım partisi de çarşambaydı işte. Tabi önceki geceden yorgun olmam bana engel olamadı. Parti 9:30 da başlıyor. Öncesinde birkaç kişi lokal'de buluşup yemek yiyelim dedik. Ancak hava yağmurlu ve nedense yağmur yağınca bu ülkedeki her insanın beyni ve dolayısıyla trafik felç oluyor. Ben sonradan dehşet içinde farkettiğim "kolay canım, önce dolmuşla kadıköy, sonra vapurla karaköy ve ordan tünel" kombinasyonu ile 19:00 itibariyle lokaldeyim. Dehşet içinde farkettiğim olay ise 3 vesait ve 1 saatlik bir yolculuğa "kolay ve çabuk" dememdi. Sanırım İstanbul'a adapte olmaya başlamışım!!!
Neyse ben 7'de ordayım ama benden başka kimse yok. Dışarıda da fırtınalar kopuyor. Önce bir gerildim, yalnız yalnız hiç sevmem bir yerde oturmayı. Sonra dedim ki selen, sana öğretilmeye çalışılan bişey var, hadi bakalım ilk ders. Gayet sakin bir şekilde salatamı ve şarabımı sipariş ettim, ordan da bir dergi alıp karıştırmaya başladım. Ama itiraf ediyorum bir yandan da msn'den hülya ile yazışıyorum. Resmen yol boyu online yayındaydım zaten. Ben yemeğimi yerken hülya google'dan lokal'i bulmuş bana koordinatlarını veriyordu:)))
Gruptan ilk kişinin boy göstermesi 8:10 idi. Üstelik gelenler beklenen değil sürpriz bir ekipti. Bi mutlu oldum, sonra yavaş yavaş döküldü hepsi. Bu arada ben milleti beklerken şişeyi nerdeyse yarılamıştım. sonra yemekler yenildi, şaraba devam edildi vs. 9:30 sularında partiye devam edecek grup ordan ayrılıp Babylon'a yollandık.
Parti girişte boş olmasına rağmen zamanla doldu. Ama fonda dm olunca ha bir kişi olmuş ha bin bana vız gelir zaten. Bir yandan hoplayıp diğer yandan 2 long island çakmışım. Long island'ların sert olduğunu farketmiştim idrak edememişim. Son tekila tecrübemin kabusu ise hatıramdan silinmiş nedense. Ama sabah uyandığımda hatırladım. İçilmeyecek listesine üzülerek long island iced tea'yi de ekledim.
O kadar karıştırmanın üzerine kendime gelmem 2'yi buldu. Sonra Hande ile fırlayıp deniz kenarında yürüdük. 3'e doğru çıkmıştık evden. Sadece 1 kahve molası verip yürümeye devam ettik. 7 gibi döndüğümüzde yaklaşık 4 saat yürümüş olduğumuzu dehşet içinde farkettik ama çok keyifliydi.
Derken yemek vs ile geceyi noktaladık.
Bugün Özge geliyor. Haftasonu onunla dolanıcaz, pek heyecanlı:)))

20 Nisan 2009 Pazartesi

İhmal etmeyelim

Hmm, bir haftadır blogumu ihmal etmişim... Ruh halim yine inişli çıkışlı olduğu için yazmak içimden gelmedi. Zaten bişey de yapmadımdı ne yalan diyim. Pts ders vardı, salı akşam çıkıp sahil boyu yürüdüm, çarşamba aylinlere gittim, perşembe ani bir kararla ablamlara...
derken açılmaya başladım. Cuma dans dersi sonrası bir arkadaşla maçkolik'e gittik. Eski hocamızın dans gecesi vardı. Şansa bachata yarışması varmış, milleti izledik felan. Hatta bir tane çift tam dansı bitirdi, 5-6 kişi ellerinde ateş fışkıran o nesneler ve "seni çok seviyorum" "benimle evlenir misin?" pankartları ile fırladılar sahneye. Kız neye uğradığını şaşırdı. Aslında süper romantik bir ortam ama kızın hayır deme şansı yok düşünsenize:)))) Hoşuma mı gitti yoksa çok salakça mı buldum karar veremedim. Ama hoş bir andı.
Cts günü sabah kuaför işlerini hallettikten sonra Hande, Burkay ve Sedef'le buluşmak üzere Beyoğlu'na gittim. Aslında daha çok kendimi onlara yamadım denebilir. Birlikte yemek yedikten sonra 5-5:30 gibi dağıldık. Bu sefer de Cadde'de lise tayfası ile buluşmak üzere geri döndüm. Bir saat kadar caddede dolanıp Polonez'e geldim. Polonez'de 5 kişiydik ama sanırım en çok bizim sesimiz çıkıyordu. Çok eğlendik. Hatta ordan çıkıp bana geldik ve muhabbete devam ettik. Tabi bir yandan da online yayın yapıyoruz listeye:)))
Pazar sabah Ayla Hanımcım ve Asena ile Beylerbeyi'nde kahvaltı yaptık. Onları da ne zamandır görmemiştim, bi mutlu oldum ki. Sonra lale görcem aşkıyla Emirgan Korusu'na attım kendimi. Çok güzel bir yer olmakla birlikte inanılmaz kalabalıktı. Laleden çok başı örtülü hatun vardı bahçede. Ablamların gelmesi 4'ü bulduğundan bayağı bir dolandım orda. Onlarla da dolanıp Sarıyer'de bişeyler atıştırmaya gittik.
En son 8 sularında Hande'yi alıp eve döndüm. Bu arada artık bir süreliğine ev arkadaşım oldu:)))
Bu arada şu lise tayfası bana resmen ilaç gibi geldi. Tam umutsuzluğa kapılırken birden tünelin ucunda bir ışık gördüm. Umarım böyle olmaya devam eder...

13 Nisan 2009 Pazartesi

İnanmazsınız resmen yorgunluktan yazamadım dün akşam. Haftasonumu gene çalmışlar, onun peşinde koşuyordum:)))
cuma günü Burak geldi Ankara'dan. Yok canım tabi ki beni ziyarete değil. İspanya'dan bir arkadaşı ve ailesi gelmiş de onları gezdirmeye. Ben de cuma akşamı dans dersi sonrası düştüm peşlerine. Cuma onları yemek bitiminde nevizadede yakaladım. Ordan türk usulü tatlı yemeye saray muhallebicisine:) Benim rejim gene gümlemiş durumda.
Eve gelmemiz 2'yi buldu tabi. cts sabah 10 gibi kahvaltımızın ardından onlarla buluşmaya Sultanahmet'e gittik. Önce Kapalı Çarşı sonra Galata Kulesi'ni gezdik. Ben de turist gezdiriyorum ayağına onlarla öğreniyorum etrafı:) Dedim ben sizden daha turistim.
Cts akşam 7 gibi turistlerden ayrılıp yıllardır görmediğim lise döneminden insanlarla buluşmak üzere bu kez asmalı mescid'e uzadım. 12 kişi bütün gece güldük ve içtik. Gece bittiğinde sarhoş olmuştum. Eve? yine 2 felandı geldiğimizde.
O kadar alkol üzerine ben klasik uyuyamadım. Bu kez 8:30 da ayaklanıp düştük yola. Ben akşamdan kaldığım için direksiyonu Burak'a verdim. Pazar günü de ortaköy, bebek sonra da Cadde yaptık. 6'da turistleri, 7 de Burak'ı uğurlayıp eve geldim. Oturduğum yerden kalkamadığım için 10 gibi anca yatağa doğru seyirtip sızdım...
hala uykum var ve yorgunum:P

9 Nisan 2009 Perşembe

91 Mezunları

Sinan sağolsun bizim 91 mezunlarını biraraya getirip bir database oluşturma fikri ile yola çıkıp sonra bir de mail grubu kurdu. Önce yeterince gruba üyeyim, yeter artık diye es geçmeye niyetlendim ama ne mümkün. Sİlah zoruyla girdim:P Neyse girmemle kendimi geyiğin göbeğinde bulmam bir oldu. Lisede ne kadar geyik adam varsa toplanmış:))) Sabah beri mail atıp gülmekten iş yapamadım resmen. çok utanç verici!!! şimdi cts akşamına program yaptık hemen. İstanbul depresyonuma ilaç gibi geldi:)

İFF

Bundan birkaç hafta önce dün akşam için Ghetto'da film festivali kapsamında kısa filmlerden oluşan bir gösteriye gidelim mi sorusuna ok diye cevap vermiştim. O zaman ne bileyim bu kadar yorgun olacağımı. ama biletler alınmış, sözler verilmiş... Bir de biraz kenarından da olsa sanata yakınlaşmak lazım di mi ama... Neyse 9'da gittik Ghetto'ya, ben orayı da çok beğendim. Yüksek tavan ama çok sigara dumanıydı. Yine de hopbidi için süper mekan. Mekan aslında gece klubü olduğu için filmleri de bar tadında izledik zaten. Film dediğim kısa kısa şeyler... ama ben yemin ediyorum sanattan anlamıyorum yaaa. 10 adet kısa film vardı, kimi harbi kısa kim nispeten daha uzun ve bayık. sonuçta 10 filmin 2-3 tanesinden hoşlandım diğerlerine boş gözlerle baktım:)
Bitmesi eve gelmemiz gene 1 oldu. uykum var yaaa!!!

8 Nisan 2009 Çarşamba

Mide fesadı

Birkaç gündür akşam yemek olayında kantarın topuzunu kaçırmış bulunuyordum. Gün içinde tamam ama akşam eve gidince sıkıntıdan burnum mutfaktan çıkmıyor. E haliyle bu da tartıya yansıyor. Her gün "lan bugün yemiycem" diye çıkıyorum yola ama nafile!!!
Bugün de yine öyle oldu, üstelik bu sefer daha öğlenden sapıttım! Kaç gündür yoğun mesai üzerine son raporu da gönderdikten sonra hava da güzel olunca güzel bir yemek yiyelim dedik. Orası mı burası mı derken kendimizi İsmet Baba'da bulduk. Denize nazır balıkları lüplettikten sonra çıkışta da ordaki Dilim Pastanesi'nden cheesecake aldık... İstersen yeme! Şu anda kalbim sanki midemde atıyor... Ya da midem boynumda zonkluyor da denebilir... deşil selen ne diyim!

6 Nisan 2009 Pazartesi

Ödev

Dünkü çalışma gecenin 3'ü civarında bitti. Bitti dediğim aslında tam bitmemişti ama biz tükendiğimiz için son rötuşları bırakıp çıktık. Ben 3.30 gibi sızdım sanırım, sabah da tembellik yapıp 10.20 de kalktım. Bi geldim ki herkes işte:( Vicdan azabı durumları.
Sonra gelip öğleden sonra da ödev yaptım. En son ne zaman ödev yapmıştım hatırlamıyorum. Sanırım masterdaydı. Yani yaklaşık 6 sene. Vay bee, zaman nasıl geçiyor. Bir garip hissettim kendimi ödevi yaparken. Hoca ödevi vereli 1 ay olmuştu, ben de her zamanki gibi son ana kadar sallamıştım:) Bir yandan da "lan ya ödev uzunsa o yüzden 1 ay süre verdiyse" felan diye de panik oldum ama allahtan çok zor değilmiş.
Ödevi yaparken de akşam Obama sebebiyle yollar kapalı olcak, ders var mi ki, gitmesek ya felan diye bir mail attım sınıfa. Akıllı ben listeden hocayı çıkarmışım ama bölüm direktörünü unutmuşum. Hem benim mail hem de cevabi geyiklerin hepsi ona gitti. Bi rezil olduk ki sormayın:( Ama ders iptal oldu:)))

5 Nisan 2009 Pazar

Yorgunluk vs

Yoğun geçen 2 hafta ve dinlenilemeyen haftasonunun ardından bu haftasonu pelte modundayım. Aslında cumaya kadar kendimi iyi hissediyordum ama cuma çöktüm. Cuma akşamı dans dersine gitmem gerekiyordu. Pazar çalışacağım için dersten sonra ablamlara gitmeye karar verdim ben de.
Yerimden kalkmakta zorlandığım için evden geç (7:50 felandı) çıkabildim. Üzerine 2 tur atıp park yeri de bulamayınca başlarım damsına da dersine de diyip direk ablamlara gitmeye karar verdim. Ancak yolda 1-2 yere uğrayıp trafiğe de denk gelince varmam 10:30 oldu. 2.5 saat araba kullanmanın siniriyle bomba gibi dolandım bir müddet.
Cts öğlene hatta 3'e kadar ablamlarda tembellik yaptıktan sonra 5'te bir gece önce gidemediğim dans dersin ardından Taksim muhabbeti yapma planları ile eve doğru yola çıktım. Gene rötarlı olarak derse vardım.
Bu arada cts güya istanbuldaki arkadaşlarımla doğumgünü kutluycaktım. 2 haftadır bangır bangır anons etmemize ve milleti dürtmemize rağmen kimseden ses çıkmadı. allahtan Burkay kendi arkadaşlarını da devreye sokmuştu da olay iptal olmadı. Sonra o da yetmezmiş gibi geleceğini söyleyenler de son dakikaya kadar iptal ettiler. benim de moral dibe vurunca Burkay'ı o kadar uğraştırmamış olsam gitmemeyi bile düşündüm. Sonuçta olay benim doğumgünüm gibi başlayıp sonunda benim Burkay'ın arkadaşlarına yamanyam şeklinde gerçekleşti. Olayın bu şekilde gelişmesine çok canım sıkılmış olmakla birlikte kimden ne beklemem ya da beklememem gerektiği konusunda bana bu yaşımda bile bir ders ya da hatırlatma daha oldu. Bazen fazla saf davranıp yelkenleri indiriveriyorum ya, çok kızıyorum kendime... Neyse...
Burkay, arkadaşları, Özlem ve ben önce Groove'da yemek yedik sonra orası bar formatına döndü. Özlem hasta olduğu için erken ayrıldı, ben de 2'ye kadar diğerleri ile takıldım.
Bütün o yorgunluğun sonucu bugün resmen öğlene kadar yataktan çıkamadım. Sonra da debelenerek kalkıp işe geldim.
Şimdi gün uzun... Tabi ben böyle ara verip verip yazmaya devam edersem daha da uzayacak gibi görünüyor:)

2 Nisan 2009 Perşembe

Bebeğim

Geç keşfettiklerimden biri de Emre Aydın. Aslında birkaç parçasına orda burda denk gelmiş ve çok sevmiştim ama o sevdiğim şarkıların Emre Aydın'a ait olduğunu anlamam bir asır aldı. Sonra bir asır da albümünü edinmeden geçti. Nihayet geçen hafta bir arkadaştan alıp dinledim. Nasıl güzelmiş meğer, çok beğendim. Takıntım ise: bebeğim. Millet psikopata bağladığımı düşünmesin diye kendimi dizginliyorum yoksa repeat'e takıp bütün gün dinleyeceğim:)))

Placebo? Portecho?

1-2 haftadır facebook'da events kısmında Placebo konseri duyurusu ve daveti var. Ben de Placebo'yu Portecho olarak algılayıp "iyi de bunların albümü çıktı ki, niye taa Haziran'da konser veriyorlar ki? hem de kuruçeşme arena'da, helal valla doldurabilirler mi ki?" gibilerinden düşüncelerle duyuruya bakıp üzerinde durmuyordum. Dün gene duyuruların üzerinden geçerken Placebo yazısı beynimde yanıp sönmeye başladı. Portecho değil Placebo!!! Amanın diyerek hemen "tabi ki katılıcam, kaçırır mıyım hiç?" diye atladım. Bugün de biletler satışa çıkmış. Hemen almadım ama yapılacak listesine aldım kendisini.
Bir de bolshoi balesi daha doğrusu dansçılarından bir grubun gösterisi varmış. Biletler bir uçuk ama o da ahdımdır, gelirse mutlaka gidicem diye. Bakalım onu da istiyorum:)

Kaçırdım!

Bazen çok sazan olabiliyorum. Dün 1 Nisan'dı ve aslında blog şakası yapmak için son derece uygundu ama ben resmen ayakta uyudum. Aklıma da sonradan hin hin şeyler geldi:) Neyse artık geçmiş ola bana. Belki seneye blogum hala hayatta olursa...
Bu arada hava da Nisan 1 şakası yapmış, soğudu gene. Haftasonu geliyor ya, bahar senin neyine, otur işte evinde moduna girdi adi!