Sayfalar

29 Kasım 2009 Pazar

Bir tatilin daha ardından...

Konseri saymazsak gayet sakin, bir nevi gastronomi tadında (hergünkü olayımız "bugün nerde ne yesek" tarzındaydı) geçen tatil son 2 günde tavan yaptı. Bu tatili ilk planlarken aklımda 2 olay vardı. Hayır konser bunlardan biri değil, o bonus. Bu 2 olaydan biri kayağa gitmek diğeri ise Lugano'da alışverişti. Kayak faslı Dilek'in hamileliği ve benim kilo alıp salopedime sığamamam sebebiyle rafa kalkmıştı zaten. O yüzden direk Lugano'ya kitlendim.
Lugano nedir emin olun kısa süre öncesine kadar ben de bilmiyordum. Kendisi İsviçre'de göl kenarında bir şehir. Önemi güzelliğinin ötesinde yakınlarında bulunan outlet'ten gelmekte. Bütün ünlü designer markaların outletleri mevcut bu güzide şehir/kasabada. Ben de dedim ki şu yaşıma geldim, artık benim de gardrobumda bulunsun bir çanta/ayakkabı.
Neyse meğer bu Lugano aslında o kadar da yakın bir yer değilmiş. Arabayla 4 saat kadar sürüyormuş. Git gel aynı gün yorar, alışverişe bir gün yetmez diyerek 2 günlük bir program yapıp cuma sabahı 9 sularında düştük yola. Daha yola çıkmamızla sapağı kaçırmamız bir oldu ve yol yarım saat kadar uzadı. Yine de dağları vs aşıp ve hatta bilmem kaç kilometrelik Mont Blanc tünelinden geçip, fransa ve italyayı aşıp Lugano'ya ulaştık. Komik olan İsviçre'de bir şehirden ötekine gitmek için 2 ayrı ülkeden geçmemiz ve bir de yola bir ton para ödememizdi. Neyse İtalya ve fransayı zengin ederek saat 13:30 sularında ulaştık Lugano'ya. Outlet çok büyük diil ama harbi bilimum marka var. Fiyatlar el yakan cinsten ama normal fiyatlarına göreyse gayet uygun. Kapanışa kadar (7 de kapanıyor) fıldır fıldır gezdik mağazalarda. Bilimum çanta ve ayakkabıyı mimledik. Bana kalsa ben alışverişimi yapar olayı orada noktalardım ama Dilek üzerine bir gece uyuyalım, düşünelim vs deyince kafamızda bir ton model ve fiyatla, bir de benim araya sıkıştırdığım bir kabanla ayrıldık binadan.
Akşam Lugano'da bir otel ayarlamıştık. Gidip eşyalarımızı bırakıp göl kenarında biraz yürüdükten sonra yemek yedik ve 10 gibi odamıza döndük ve çok geçmeden sızdık. Saat sanırım 1:30 falandı ben daha fazla dayanamayıp debelendiğim yerden kalktım. Baktım dilek de uyuyamamış. İkimiz de muhtemelen yatmadan kısa süre önce yediğimiz yemeğin etkisiyle geçirdiğimiz mide fesadı sebebiyle uyuyamamışız. Ben çantalarla dolu bir kabus bile gördüm!!! Neyse biraz oturup TV seyrettik ve tekrar uyku modu.
Sabah koğuş kalk 8:30 idi. Hızla kahvaltımızı yapıp Lugano'da şöyle bir turladıktan sonra rotamızı Como gölüne çevirdik.
Como gölü benim ne zamandır aklımda olan ama görme konusunda pek de umudum bulunmayan bir yerdi. Hatta cuma günü yola çıktığımızda bile yol üzerinde olduğunun bilincinde değildim. haritada görünce nasıl mutlu oldum anlatamam. O yüzden cts sabah Como'da benden mutlu kimse olamazdı sanırım. Tabi george amcam ben geliyorum diye muhtemelen daha çok sevinmiştir ama ona uğrayacak zamanımız olmadığı için yaşamış olduğu hayal kırıklığı mutluluğunu gölgelemiştir:PpP
Yine göl kenarında bir miktar turladıktan sonra fenikülerle bir tepeye çıktık. Ben hayatımdaki en keyifli ve huzurlu yerine dağ kenarında göl manzarası olduğuna iyice inandım. Bence dünyada bundan daha güzel bir konum olamaz. Hallstadtt'ta da aynı duyguları yaşamıştım, bir kez daha emin oldum. Gerçi yukarıda çok ağaç vs olduğundan manzaraya tam hakim olamadık ama yukarı inip çıkarkenki manzara bile yeterliydi denebilir.
Como'daki molamızı fazla uzatmadan rotayı tekrar Lugano'ya çevirdik. Bu sefer hedefe vardığımızda saat 12'yi biraz geçiyordu. Dilek "akşam 6'da yola çıkalım" dediğinde çok geç diye itiraz ettim ama nafile. İyi, biz başladık gene aynı mağazaları turlamaya. Görevliler artık bize tanış oldu. Bu arada outlettekilerin %80'i türk. allahım sanki herkes türkçe konuşuyor.
hahah asıl unuttuğum, ilk gün tam burberrysde çantalara bakarken biri "yok bence değil" falan dedi. Bir baktım Levent Bey!!! nasıl yani?? oldum. Dünya küçük! onlar da bayram diye Milana gelmiş, gelmişken de alışveriş olayına girmişler. tesadüfe bak diyerekten ayrıldık ordan.
Cts de bakındım tanıdık var mı diye ama sanırım bir tane yeterliydi ki başkasına rastlamadım. Neyse cts gene bütün gün aynı mağazalara aynı çanta ve ayakkabılara baktık durduk. Saat 4'ü geçmişti ki artık nihai kararlar verilip ilk alışveriş yapıldı. Sonra ikinci hedefe gittiğimizde bizi bir şok bekliyordu. Uyumlu olduğunu sandığımız ayakkabı ve çantadan birinin tokası beyaz diğeri sarı!!! dehşet içinde kaldık. Birden bütün plan altüst oldu, hızla tüm mağazalar yeniden turlandı vs ama yapacak bişey yok. Sonuçta pahalı bir çözüm bulunarak ben mecburen!!! bir ayakkabı daha aldım. İlk fırsatta iflasımı ilan edeceğim.
Saat 6'da hareket planları sarı tokalı ayakkabı!!! felaketi sebebiyle suya düştü ve biz gene 7de çıktık yola. Baktım depoda yarım depodan az benzin var. Dilek benzin alsak dedim, yok bu bizi eve götürür dedi. Ev dediği 365 km, aletin tahmini 210 km. O zaman italyadan değil fransadan alalım, italya karışık dedi. benzinin bizi eve götüreceği konusunda da ısrarlı. Biz yola çıktık, hakikaten de biraz gittikten sonra consumption düştü sanırım ki mesafe 270 km falan oldu. Dilek hala yok yeter, 0 km verip de ışık yandıktan sonra bile en az 50 gidiyor modunda. Ben huzursuz ama çok ısrar edemiyor.
Yarım saat kadar gittikten sonra bir yerden sola dönmemiz gerekiyordu ama döneceklerin yolunu çok geriden ayırdıkları için dönüşe giremedik. Yol birden 40-50 km ve yarım saat uzadı. Biz bir yandan yola bir yandan navigasyona küfrediyoruz. Neyse bir yerlerden çıkış bulduk, döndük dolandık, tekrar otobana ve dönmemiz gereken yola döndük. Yalnız ne olduysa o dönüşü kaçırdıktan sonra oldu ve o ana kadar 170 km vs veren benzin tükenme tahmini hızla inmeye başladı. Önce 100 ve sonra 60'a indi. Biz ne olduğunu anlamadan hızla inmeye devam etti ve daha 20-30 km gitmeden ışık yandı. Benzin ışığı yandığında alet 43 km menzil tahmini yapıyor ve biz bu arada dağ yoluna girdiğimiz için allahın bir tane benzincisi yok! Menzil hızla azaldıkça bizde ufak çaplı panik modu oluşuyor. Navigasyon süper alet, en yakın benzincileri gösteriyor ama hiçbiri yol üzeri değil. Baktık olacak gibi değil, saptık yoldan bulduk bir tane ama in cin top oynuyor. Saat gecenin 9'u falan. Yanımızdaki euro çok kısıtlı, çoğunu yola harcamışız ve bu salak mini benzinliklerde kredi kartı geçmiyor. Neyse sonuçta bir tanesinden elimizde son kalan 10 euro ile benzin alıp yola döndük. Bir yandan korkmuşuz bir yandan halimize gülüyoruz. Ben elime fırsat geçmişken dilek'i kızdırıyorum "ya bu benzin yeter eve kadar" vs diye. Neyse sonuçta tekrar çıktık otobana. 15 km kadar sonra bir benzinlik bulduk, arabaya benzin kendimize kahve vs alıp rahatladık.
Bu arada yol boyu (tek yönde) 21 tane tünel geçtik, gişelere (gidiş dönüş) 100 euro para verdik. Geçtiğimiz son tünel Mont Blanc'dı. Kendisi 11.6 km ile ve bilimum hız ve takip mesafesi kuralları ile diğer tüm tünellere bedeldi. bir de dağdan inerken bir viyadük geçtik ki, bırakın aşağıya bakmayı, önüne bakarken bile insan ürküyor.
Sonuçta geceyarısına doğru eve vardık. Maceranın ikinci adımı ise aldıklarımı bavula sığdırmaktı. 1-2 saat kadar onu ona sar, sarmala vs ile geçti ama başarı ile sonuçlandı.

8 yorum:

papilo dedi ki...

Kuzum sen bu maceradan sonra buralara gelip de outlet falan gezme, kesmez seni okyanusun bu tarafi. Takil sne kuzu kuzu evropalarda!

Yalniz tek nefeste okudum, simdi baslarina birsey gelecek diye, bu kadar aksiyon bana fazla, okurken bile...

mert dedi ki...

uhahaha alışveriş baya ucuza gelmiş helal. cok hesaplı kadınsın vesselam:) baltacının torunu dayanmış gavurun outletine ne var ne yok almış.duyduk ki millet don atlet geziyormuş oralarda:)

Selena dedi ki...

:))) milleti bilmem ama ben yakinda aynen oyle gezicem:))) hele bir ekstreler gelsin:)

mert dedi ki...

total kac paradır bu:))

Selena dedi ki...

:)) valla bakmaya elim gitmiyor, söylemeye dilim varmıyor.. gel sen düşün:)

mert dedi ki...

toplam neler aldıgını söyle biz kedimizce tahminde bulunalım. amma freesoptan başla:)) yazmaya elin varmıyorsa resimlerini koy bari:P

Bezen Hindistan dedi ki...

aha yakaladim. artik her 'oraya da gelmek istiyorum ama para yok' dediginde kafana kakarim ben bu outlet isini:))) bi kere gelirsen susarim ama:))

Selena dedi ki...

hiç sorma bezen'im, benim bu seneki amerika işi de bu outlet macerası yüzünden biraz tehlikeye girdi:))))