Sayfalar

1 Kasım 2010 Pazartesi

Ben artık advanced bir dalıcıyım:))))

dikkat: uzun yazı!
Uzun bir yazı olacağına dair uyarımı yaptıktan sonra yazmaya başlayabilirim.
Advanced dalış maceramız çarşamba akşamı başladı. eve gittiğimde henüz bavul mavul hazırlamamış olan ben koştur koştur paketlenmeye çalıştım. önce sadece skin'imi götürmeyi düşünürken sonuna doğru kendimi tüm dalış malzememi paketlerken buldum. sonuç: 2 bavul! ha tabi bir de hava soğuk olacak. bereden tut da boğazımı saracak atkılara kadar tıktım çantaların içine. bir yandan dalışları düşündükçe içim üşüyor resmen, diğer yandan kendime küfrediyorum. herşeyi neden son dakikaya bırakırsın diye. bu arada dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. tabi trafik felç. tur karşıdan geç hareket ediyor, beni almaları nerdeyse geceyarısını buluyor. Yolculuk yapılacak araç mercedes sprinter, okul taşıtımsı bişey ama allahtan sadece 7 kişiyiz de herkes 2li koltuklara yayılabiliyor. bindim araca, hoca hariç kimseyi tanımıyorum. hocayı da daha önce bir kere 2-3 saat görmüşlüğüm var. biraz gerginim ama salla selen yaa dedim kendime. baktım aslında eğlenceli tipler gibi. neyse yola çıktık biz. ben zaten daha çıkmadan sızma modundayım. hemen devrildim. uyukladım yol boyu. yağış devam ettiğinden pek yavaş gidiyoruz. afyon'a ancak sabah 7'de vardık. kahvaltıyı orda yapıp devam ettik. otele vardığımızda saat 13:00. bu arada yağmur aynen devam. o gün dalış yapmamaya zaten karar vermişiz. ben sanki yolda az uyumuş gibi bişeyler yer yemez odaya attım kendimi. bu arada kemerde de bardaktan boşalan bir yağmur durumu var. hepimiz korkulu gözlerle izliyoruz yağmuru. saat 3 sularında ben uyumaya giderken yağmur kesilip güneş yüzünü gösterinde biraz moral bulur gibi olduk.
akşam yemek sonrası ben yine 10.30 sularında sızdım. sabah kalkış 8, hareket 9. uyandık ki ortalık güneşli. bir mutlu fırladım yataktan. yaşasın dalışları yapabilicez. kahvaltı ardından bindik tekneye, çıktık yola. önce navigasyon dalışı, sonra paris batığı, sonra da geceleyin gece dalışı. yalnız biz yola çıktığımız sırada kara bulutlar toplanmaya başladı. kaptan biraz huzursuz. fırtına ile kovalamaca oynuyoruz resmen. bulutları takip edip ters yöne gitmeye çalışıyoruz.
bu arada dışarısı soğuk ama su süper. 23-24 derece resmen. hani dışarı çıkmazsan sorun olmaz. ilk dalış için giyindik kuşandık, atladık suya. battık, dolandık biraz. pusula elde yön bulmaya çalıştık. önce palet saydık sonra kare çizdik. ardından su altında dolandık ama görecek fazla bişey yok, çıktık. ikinci dalış öncesi arada zaman var, ben çok üşüdüğüm için (ve elbisem ince olduğundan) soyundum. bere kafada eşofmanlara büründüm hemen. yemek vs ardından paris batığına doğru yol aldık. bu 2. dalış da batık dalışımız olacak. bu arada hava koşulları sebebiyle gece dalışını ertesi güne bıraktık. batığa geldiğimizde hazırlanma kısmı tam bir eziyetti. elbiseler ıslak, hava rüzgarlı. o elbiseyi nasıl giydim hiçbir fikrim yok. sadece kendi kendime "söylenme selen, bir amaç için burdasın, keyif almaya bak" diye telkinde bulunuyordum. kıyafetleri giyip tekrar atladık suya. 28 metreye indik bu kez. bir an altımda tekneyi görünce bir afalladım önce. kocaman gemi imiş paris gemisi. ertuğrul bey batırmış zamanında. geminin etrafında dolandık, foto falan çektirdik. sonra yavaş yavaş çıktık yukarı. 5 metrede decomuzu da yapıp çıktık.
çıktık diyorum ama ben böyle eziyet görmedim. nasıl soğuk dışarısı. saat geç olmuş, güneş battı batacak. hava buzzz! biz o ıslak elbiselerle, eşyaları çözmeye vs çalışıyoruz. valla üstümü değiştirene kadar nasıl üşüdüysem bütün gece ısınamadım resmen.
bu arada güye herşey dahil bir tatil köyü kılıklı yerde kalıyoruz ama yemekler felaket. sabah kahvaltıda bile yiyecek doğru düzgün şey bulamıyorsun. güya 5-6 çeşit peynir var ama yenecek gibi değiller. herkes pek mutsuz. dedik yemeği otelde yemeyelim. hazırlanıp kemer'e indik. bu arada 29 ekim tabi. kemer'de kutlama var. bir yandan kebapları götürdük bir yandan konser dinledik. havai fişek vs de attılar. çok keyifli idi. dalış grubu gayet içici. otele dönerken tekila zulaladılar ama benim kendisi ile aram bozuk olduğundan sevgilerimi sunup uyumaya gittim tekrardan.
cumartesi koğuş kalk ve hareket yine aynı saat. bu sefer ilk dalış mükemmel yüzerlik. önce ilk grup gitti, ardından body ve ben. önce dizüstü oturuyorsun kuma sonra kendini ufak ufak kaldırıp asılı kalıyorsun suda. son derece keyifli bişey. ama komik olan ben yükseldikçe tüp ve ağırlık beni geriye doğru çekti. hoca sorun yok dedi, az sonra ben yarı yatar pozisyonda suda asılı kalmıştım. halim öyle komikti ki anlatamam. ama asılı kalmayı da becerdim hani. hoca da bayıldı olaya:) ardından başladık dolanmaya. kumluk bir alan zaten. dolandık vs. derken hoca birden durdu ve bize "tekne nerde?" dedi. hö? bu da navigasyon dalışının bir parçası aslında, yani etrafa ve yönümüze dikkat etmemiz gerekiyormuştu. ama ben kendimi balıklara kaptırmışım tekne nerede en ufak bir fikrim yok. hoca soruyor "tekne nerde?" ben diyorum "bilmem, nerde?" tutturdu siz götüreceksiniz diye. body başka bir yön söylüyor ben başka. neyse başladık gitmeye. body ve ben önde güya tekneye gidiyoruz. gittik gittik derken daha önce hiç görmediğimiz bir kaya kütlesine varınca kaldık. hoca orda artık dayanamayıp tekrar öne geçti, bizi biraz daha dolandırıp tekneye götürdü. meğersem benim teknenin olduğunu iddia ettiğim yer tamamen alakasız bir yermiş. klavuzu karga olanın şeklinde yani... yine de bu dalıştan da geçirdi bizi:)))
çıkıp bişeyler yedikten sonra gece dalışını iptal ettikleri için bu sefer balık tanıma dalışı diye salak ötesi bir dalışa soktular bizi. ulan benim zaten başlıklarla hiç aram yoktur. sebzeleri bile 40 yılda anca öğrenmişim. ne bilem hangi balık ney. daldık, gene aynı kayalığa gittik çünkü orada bir sürü balık var. hoca diyor bu karagöz, bu gün balığı yok papaz balığı, gelin bilmem ne derken 20 çeşit falan balık gördük sanırım. ha şimdi sorsanız hangisi hangisi hiçbir fikrim yok. ama 1 saat kadar yine su altında dolandık durduk.
çıktık bu sefer son dalış için paris batığına doğru tekrar yola çıktık. bu sefer derin dalışı yapıcaz. anam hepimiz yorgunuz. aşağıda ya matematik sorusu çözücez ya düğüm atıcaz. atacağımız düğümün garip bir adı var. japonlar bulmuş sanırsam:P yine indik aşağıya, bastık kumlara. ancak önden giden kızlar kumu öyle bir kaldırıyor ki göz gözü görmüyor. öyle ki bir ara body hariç herkesi kaybettim, lan gemi solda allahtan, en kötü  zinciri bulur çıkarım diye düşünüyorum. o sırada body ile elele tutuştuk, halimiz çok komikti, biraz da yükseldik, baktık diğerleri önde hemen. usulcacık süzüldük yanlarına, çöktük biz de kuma. sırayla düğümleri atıyoz. önce kızlar attı, sonra ben. en son body atacak ama çocuk dağıldı. bir türlü doğru şekilde atamıyor. sonra çarpmaya yöneldi. adam onu da yapamadı. biz aşağıda gülmekten kırılıyoruz. 3-5 deneme sonra dayanamadım, olaya el attım. body ile adım adım düğümü attık, takıldığı yerde parmağımı koydum, nihayet tamamladı düğümü de testi bitirip dalışa devam ettik. ardından yine gezinti ve yükseliş.
37 dakika sonra tekneye advanced dalıcı olarak çıktım. pek mutlu ben:) akşamı da bir balıkçı da rakı- balık ile taçlandırdık. sonra gene gümbürdek yatak:)
pazar sabah 9:30 gibi hareket ettik. anam ne uzun yol. gerçi gidiş kadar zor olmadı dönüş. daha seri geldik. saat 8 gibi evdeydim.
bekle beni kızıldeniz, ben geliyorum:))))

0 yorum: