Sayfalar

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kayak kim ben kim...

Pazar günü kartalkaya planı vardı yine. cengaverlik yapıp cts akşamı taksime gidip gece 1 gibi anca yattım. sonra 4'de uyanmak çok hoş oldu tabi. ama yolda uyuyarak arayı kapama moduna geçtim hemen.
kayak kabusu sabah otele varınca başladı. aslında otele varmak yanlış cümle çünkü günübirlikçiler otele değil köşede terk edilmiş bir kabine gidiyor. kabine bir girdik, aman allahım iğne atsan yere düşmez. duyan gelmiş:(  kayak malzemesini alabilmek için kabus gibi bir sıra bekledik. nihayetinde kiralayıp gökyüzünü görebildiğimizde saat 9:30'u geçmişti.
Önce basit pistlerle başlayalım dedik. hava hafif kar yağışlı ve hafif sisli. telesiyejlerle çıktık yukarı. bu arada habire bişeylere gülüyoruz. gene her adımımız bir olay. 1-2 tur orda sakin sakin kaydık. ben hafif bir cesaret iniyorum ama zaten pist zor değil, ama yavaşlamakta zorlanıyorum bir yandan da. o yüzden çok hızlanmıyorum. sanırım 2. turdaydı, belki daha sonra da olabilir, ben kendime gelen güvenle düşen bir kızı yerden kaldırdım, sonra sakin sakin inerken boardlu bir çocuk birden bana doğru kaydı ve benim o anda gördüğüm yenage şey havaya kalkan board tahtası oldu. allahtan çocuk son anda kaldırmayı akıl etmiş çünkü boardun altı ile omzuma geçmesi bir oldu. tabi adam üzerime çıkınca ben aynen yere yapıştım. ufak bir yuvarlanma durumu oldu. inleyerekten kalktım yerden. allahtan kalıcı hasar yok. çocuk son dakika kaldırarak boardu kırık ihtimalini kaldırdı allahtan.
neyse indim ben aşağıya kaymaya devam ettik. sonra hadi dedik gezi pistine gidelim. ona da liftlerle çıkılıyor, aynı liftten 3 piste gidiliyor. biri kolay olan gezi pisti, diğer ikisi siyah pist. baktık, gezi pisti açık görünüyor, çıktık yukarıya. yukarıda pistin girişine bir girdik ki pist kapali. kalakaldık orda. mecburen siyah pist olan yılmaz demire girdik. aylin bir tereddüt ettim, dedim ki "yürü kızım yaa, ....'nın davası olmaz":)))) biz yavaş yavaş kaymaya başladık. siyah olan bölgeye gelmişiz, ben yavaş yavaş geniş S çizmeye çalışarak iniyorum. ebruya "burası çok zor diilmiş" bile dedim. derken o yokuş uzadıkça uzadı ve birden benim moral bozuldu. 2 kere dengemi kaybedip düştüm. hani kötü düşmedim ama nedense çok demoralize oldum. aylin yavaş yavaş indi, aşağıda beni bekliyor. ben kaldım mı orda. aşağıya baktıkça gözüm daha çok korktu. neyse bir şekilde inmeyi başardım, sonra yukarı bakıp "lan ben burayı nasıl indim" diye bir panikledim sormayın. sanki dizimin bağları çözüldü. sonra da bir daha toparlayamadım. moralim nasıl bozulmuşsa artık en basit yerlerde bile bir korkak, temkinli kaydım ki en sonunda kızlar isyan etti. çıktık bir kafeye bana şarap içirdiler biraz gevşeyeyim diye. yine de bana mısın demedi. saat 4 olmadan pes edip döndük otele.
bulgaristan öncesi çok moral bozucu oldu benim için ne yalan diyim. yorgunluktan mıdır yoksa psikolojik midir nedir bilmiyorum ama derin dalışı öncesi stresli moduma girmiş gibi hissediyorum kendimi. bu bulgaristan olayı beni harbi korkutuyor yaa:(((

0 yorum: