Çok ilginç...
yazıya başlamaya çalışıyorum ama sürekli yazdıklarımı silip yeni baştan yazmaya başlıyorum. hepsi farklı açılardan.
Önce hayatıma girmesine izin verdiğim erkeklerin hep abuk subuk tipler olup ağzıma sıçtıklarını yazdım. ama bu tam olarak doğru değil. sonra hayatıma girmesine izin vermediğim güzel insanlara değindim ki bu doğru. sonra aslında hayatıma girmek isteyenlere karşı çok seçici davranmadığımı yazayım dedim, ki bu da kısmen doğru. bana değer vermeyen insanları hayatıma alıyorum diye düşündüm... aslında bu da kısmen doğru. ama bir yandan ne yazacağımı düşünürken bir yandan da durum analizi yapmaya çalıştım sanırım.
başımdan geçen ilişkileri -kısa uzun farketmez- şöyle bir düşününce... aslında hepsinin bitmesinin geçerli bir sebebi vardı. gerçekten ilişki diyebileceğim zaten 1-2 taneyi geçmez. diğerleri, ya saçma sapan boşlukta olduğum için "amaan du bakalım bir deneyelim" moduydu ya da saçma sapan boşlukta olduğum için "du bir deneyelim" modu:))))
bir de asıl beni mutlu edeceğini bile bile izin vermediklerim oldu. bana değer veren, mutlu edecek kişilerdi (aklımda 2 kişi var şu anda).
peki neden? neden saçma sapan insanları hayatıma alırken gerçekten değecekleri uzak tutuyorum? neden diğer salaklarla denemeye ok derken bunlardan kaçıyorum? hani etkileşim diyeceğim, kalp çarpması vs. son salak bunun doğru olmadığının en belirgin örneği.
demek ki bende bir sorun var. insan seçmeyi beceremiyorum. kendi değerimi bilmiyorum, ya kendimi indirgiyorum ya da değersiz insanları yüceltiyorum. en olmayacak kişilere izin verirken en değerlilerinin kalbini kırıyorum.
bende bir sorun var ama ne olduğunu ben de bilmiyorum...
4 yorum:
Bu sadece senin sorunun değil herkes için geçerli...senin daha çok karşılaşma nedenin ise bence, çok sosyal olup, herkesle arkadaş olabilmen...O nedenle de hayal kırıklığına uğrama olasılığın artıyor...
Rumuz: Ada
evet işte sorun orda... olur olmaz herkesle arkadaş olmamda... insan bir durup inceler, değer mi değmez mi diye düşünür di mi?
ama bundan sonra böyle yapıcam ben de...
:) Geçen akşamk "sex and the city"de Carrie psikiyatriste gidiyor mr. big ile ayrılması sonrasında(yoksa psikiyatr mı deniyor?. doktor buna belki sen yanlış erkekleri seçiyorsun diyor. bu yanıt carrie'nin hiç hoşuna gitmiyor vs vs
neyse, orada jon bon jovi'ye benzeyen bir adamla tanışıyor. galiba jon'un ta kendisiydi. neyse işte bunlar hooop yatıyorlar ve carrie yatakta soruyor; neden doktora gidiyorsun diye.
adam "kadınlarla yattıktan sonra anında onlara karşı ilgimi kaybediyorum" diyor:)
carriecik de arkasını dönerken kendine kendine"ben de yanlış erkekleri seçiyorum" diyor.
cicim gördüğün üzere sorunumuz üniversal:)
o bölümü hatırlıyorum:)))
Yorum Gönder