Sayfalar

11 Nisan 2010 Pazar

Ne haftasonuydu ama!!!

Uzun zamandır kendimi bu kadar yorgun hissetmemiştim. Akşam eve geldiğimde resmen koltuğa çöktüm ve bir müddet yerimden kalkamadım. Neden mi?
Öncelikle yoğun bir hafta olmasının üstüne benim manyak komşu sapıtmanın doruklarında olduğu için gece uykularım da çok verimsiz geçti. Özellikle çarşambadan sonra hem geç yattım hem de doğru düzgün uyuyamadım. Tabi bu işin can sıkıcı tarafı ama bir de eğlenceli yanı var:)
Cuma akşamı Aylin'in arkadaşları geldi ve onlarla Beylerbeyi'ne yemeğe gittik. Nasıl tatlı insanlar anlatamam. Özellikle Marco'ya bayıldım ama Olga'nın ve Oliver'in da ondan aşağı kalır yanları yoktu. Neyse akşam keyifli muhabbet vs derken 10:30 gibi yemekten kalktık, sonra Özge'yi karşılamaya gittim. Eve gelmemiz, ertesi gün için çanta hazırlayıp yatmamız 1'i buldu.
Cumartesi 8:30 sularında kalktım. Tabi benim manyak gene gece boyu bağırıp uyutmamıştı. Neyse hemen banyo yapıp TEGV'e yolladım. 2 saat çocuklarla cebelleştikten sonra -ki gerçekten cebelleştim, birara kendimi "aaAAaa" diye bağırırken buldum, onlar da korkup sustu resmen ama hepi topu 3-4 dakka sürdü bu sessizlik- uçarak eve döndüm, Özge'yi aldım ve doğru kuaföre. saç baş makyaj vs (bu arada saçım kabus gibi oldu önce sonra nispeten tölere edilir formata indirgedik) 3.30 falandı anca çıktık kuaförden. Özge kahve diye ağladığından yol üstünde bir starbucks'a uğradık. Ben arabada beklerken Özge kahve almaya gitti ve hayatının hatasını yaptı. Ben açım diye ağlıyordum, o da kalori kontrol konusunda çok hassas olduğu için tek sandviç alıp ikiye böldürmüş. "Akşam zaten yemek + alkol olcak, fazla kalori almayalım" diye açıklama yapma gafletinde bulundu. Ben de başladım "hadi ordan, pintiliğinde almadın değil mi?" diye geyik yapmaya ve tüm haftasonu muhabbet bunun etrafında döndü durdu ve her seferinde daha da sündürüp gülmekten koptuk:))
Herneyse, kahvelerimizi alıp Aylin'e son dakika pudra alışverişini yapıp kendimizi 4:30 motoruna attık. Vapurda Tuncay'a rastlamamız vapur seyahatimize daha da çok keyif verdi. Yarım saat sonra adaya varıp doğru faytonlara yöneldik. 15 dakika sonra oteldeydik. Geç kaldık paniği ile doğru Aylin'in yanına gittik ki allahtan daha hazırlanmamış.
Önce Özge ile odamıza gidip biz hazırlandık, sonra anahtarı içeride bırakıp kapıyı çektik. Tabi odaya tekrar girmemiz biraz macera gerektirdi ama allahtan yedek anahtarı buldular.
Bir sonraki adım Aylin'i hazırlamaktı:) Özge ile gelinliğini giydirip hazırlıklarına yardım ettik. Allahım o düğmeler ne kabustu!!! Sonra nikah vakti yaklaştı, damat gelip gelini aldı. Otelin deniz kenarında süper bir iskelesi vardı, orda birkaç foto çektik. ardında nikah merasimi ile eğlence faslına geçildi. "Evet"ler dendi: Bu arada hava oldukça serin olduğu için herkes eline geçen şal ve sarıldı durdu.
Gecenin devamı çok keyifliydi. Düğün en çok eğlendiklerimden biri oldu. Müzikler süperdi. Önce fasıl vardı, bilimum oyun havası çaldılar, sonra DJ geldi. Yine nerdeyse hiç oturmadım. Bütün gece tepinip durdum. Birara ayaklarım iflas etti ve gidip ayakkabılarımı spor ayakkabılarla değiştirdim. Tuvaletin altında sneakers!!! Halim çok komikti ama kim takar, ayakkabıları değiştirince daha bir enerji geldi bana hopladım durdum. Halayın bini bir para. Hatta düğünün sonunda Macarena bile yaptık. O kadar çok güldüm ki halimize anlatamam. Aylin'in yabancı arkadaşları da çok kafaydı, onları da hiç oturtmadık. Pasta da süperdi bu arada!
Gene domuz gibi olduğum için kendi fotomu koymayacaktım ama işte tuvalet ve spor ayakkabılı bir foto size! eğlence yarım gibi bitti. Ertesi sabah 9:30 da kiliseye yürümek üzere buluşmak için sözleştik ve Özge ile sürünerek odamıza döndük. Kendimi yatağa nasıl attım bilmiyorum. Bu arada nasıl üşümüşsen resmen içim titriyor. Yorganın altında buz gibi yaıyorum. Üşenmesem aşağı inip (oda pek otantik, yatak üst katta) ek battaniye alcam ama hem çok yorgunum hem de üşüdüğüm için yorganın altından çıkamıyorum. Bu arada Özge ile aynı yataktayız ama 2 yorgan var ve şaşkın bana minik olanı vermiş. Eğer bir tarafa dönersem sırtım başım açıkta kalıyor ve ben put gibi yatmak durumundayım. Gecenin bir yarısı susayarak uyandım. Mecburen su almaya aşağı indim. O sıra Özge de uyandı sesime. Dedim lan küçük yorganı bana vermişsin, tabutta yatar gibi yatıyorum. Gecenin bilmemkaçında bir saat güldük.
Pazar sabahı 8:30 da alarm çaldı. Saat de aşağıda. Acaba kayle almasam susar mı dedim ama susmuyormuş. Sürünerek kalktık yataktan, hazırlanıp 9:10 gibi çıktık odadan. Yukarı çıktık ki kahvaltıdan eser yok. Otel sahibi kadın dedi ki düğün sabahı 10'da veriyorlarmış kahvaltıyı. Haydaa biz 9:30 da yürüyüşe gitcektik. Bu arada diğerlerine haber verdik ama yola çıkmışlar bile. Sonuçta onlar da geldi ve 10'a kadar kahvaltıyı bekledik. Toparlanmamız da biraz zaman alınca 11:15 gibi ancak çıktık yola. Sürünerek çıktım o tepeyi. Hatta 2 kere kenarda oturup dönüşlerini beklemeye meylettim ama Olga iteleyerek çıkardı beni tepeye.
Marco'nun dönüş planı konusunda tereddütler yüzünden erken ayrıldık kiliseden. Özge Marco ve ben uçarak indik, faytonla otele gidip bavulunu alıp 12:30 vapuruna yetiştirdik. Sonra yeme içme turumuz başladı.
Önce nefis manzaralı Kahve Dünyasında kahveler eşliğinde sandviçlerimizi yedik. O sırada Evren, Olge ve Oliver da bize katıldı ve 2. tur kahveleri içtik. Ardından onlardan ayrılıp biraz ada sokaklarında dolandık ama hava çok serindi ve koşarak kapalı mekana girdik. Hava soğuk ama bu bizim dondurma yememize engel olmadı. Yanında çay, lokma tatlısı ve waffle (neden domuz gibi olduğum da sanırım burdan anlaşılıyor) eşlik etti. Biz çaylarımızı içerken Aylin gelin olarak otelde bizim eşyalarımızı toplamış ve check out'umuzu yapmış ve hatta grubun devamı ile eşyalarımızı bile aşağı göndermişti:))) Grubun da gelmesi ile bir koşu 2:20 vapuruna yetiştik. Halimiz o kadar komikti ki 15 kişi kadar insan, almancılar gibi ellerinde bavullar, torbalar vs, doluştuk motora. Bostancı'ya vardık, herkes vedalaştı. Özge, Evren ve ben Bağdatta kısa bir tur atıp simit molası verdikten sonra biz de dağıldık.
Eve geldiğimde saat 5'i biraz geçmişti ama koltuğa nasıl yığılmışsam artık yerimden bile kalkamadım. Duş almak için yerimden kalkmak için 4 saat geçmesi gerekti.
Çoook yoruldum ama süper bir haftasonu geçirdim:)))))
Arkadaşlarla olmayı seviyorum:)

0 yorum: