Sayfalar

17 Kasım 2011 Perşembe

anam!

Bugün hasta olduğum için işe gitmedim, evde kaldım. sabah beri yatıyorum. ancak bir yandan da gerilmeye başladım. lan işe gitmekten nefret ediyorum ama 2 hafta sonra tamamen evde olucam. ne halt ederim evde otur otur... harbi ürktüm valla ne yalan diyim. kendimi oyalayacak bişeyler bulmam farz. yoksa sanırım kafayı yerim...

16 Kasım 2011 Çarşamba

veery complicated

allaaah, dün akşamdan beri karar vermem gereken birsürü konu ve karmaşa çıktı ortaya.
herşey saat 6 sularında Janet'in araması ile başladı. aralıkta boş kalacağımı bilmiyormuş. direk "gelsene, chrismas haftası izin alıcam" dedi. ben de aslında beynimin küçük bir köşesinde böyle bir kaçamak mı yapsam diye geçiriyor, ancak işsiz işsiz ne amerikası, kır kıçını otur oturduğun yerde diyordum. ancak kafa dinlemek, dünyadan kopmak, kendine gelmek için daha güzel bir ortam olabilir mi?
on the down side, masraf, iş arıyor olmam gereken sürede yurtdışında olmam, birileri beni ararsa ulaşamayacak olması vs. tabi en revaşta olan zamana denk geldiği için bilet fiyatları da okkalı. gerci 13 aralık - 7 ocak arası 1000$a bilet buldum ama ne biliim.
sonra hani proje yönetim sertifikası almak istiyorum demiştim ya, ilk kurs 3-4 aralıkta. onun ek eğitimi 16-18 aralık veya 25-27 aralık. buyur burdan yak. tam da gitmek istediğim civarlar.
hadi o ikincileri ocaağa bırakayım desem, tee ocak sonunda... gerçi daha iyi olabilir çünkü ben böyle çöttedenek kursa gidersem sınava çok kısa sürede girmem gerekecek.
e başvuru ne kadar sürecek? bana hemen ok diyecekler mi?
bla bla bla
offf al sana çok bilinmeyenli denklem!

15 Kasım 2011 Salı

pizza alır mıydınız?

ya yok abi yaa, benim kaderim bu trafik:(
dün akşam erken çıktım işten. sırf trafikle cebelleşmemek için. saat 5'i biraz geçe teker döndürdüm. yol fena değil, biraz gültepenin oralarda sıkıştı ama uzun sürmedi. bu arada nasıl açım. yani neden açım anlamış değilim ama acıktım diye düşündüğüm andan itibaren daha da acıkmaya başladım. bu sebeple de bir yandan yolda giderken diğer yandan yemeksepetinden pizza siparişi verme işine giriştim. trafikte yavaş yavaş ilerlerken seçenekleri tamamladım, tam 17:37'de gişelerden geçtiğim sırada da siparişi onayladım. normalde little ceasers 20 dakikada falan getiriyor. ve benim hesaplarıma göre kalan yolum da anca o kadar. yani eve gittiğim sırada pizzam da gelecek. perfect timing:)
ben bu hayalleri kurarak eve doğru yol alırken stada bir miktar kala (yani görüş alanına girdikten sonra) birden trafik durdu. ana! ne alaka? burda trafiğin durduğu nadirdir. biran acaba bir önceki ayrımdan çıkıp minibüs yolundan gitsem mi diye düşündüm ama orası da kalabalık olabilir diye vazgeçtim. bu sırada saat 17:52 oldu. baktım benim pizzadan önce eve gitme şansım yok hemen adamları aradım, yola çıkarmayın diye. çıkarmışlarmış ama geri çektiler. bu arada bir şekilde restoranın kendisine ulaşmayı başardım. dedim ki siz stadın ordaki şube misiniz? evet dediler. o zaman dedim ben zaten sizin önünüzden geçicem, yaklaşınca ararım siz arabaya getirirsiniz. ok dediler. o noktadan restoranın önüne mesafe 500 mt var ya da yok. sanırım yarım saatten fazla sürdü ulaşmam. gelince aradım, çocuk hemen elinde pizzalarda fırladı dükkandan. çok komikti. ben parayı verdim, o pizzayı.
nasıl açım nasıl açım. yol açılmıyor bir türlü. ben de başladım yemeye. eve gidene kadar koca pizzayı bitirdim. hatta ne eve gelmesi. sanırım ilk 100-200 mt de bitirmiştim. yalnız etraftaki arabalardan gören olduysa eminim çok eğlenmiştir. arabada pizza yiyen bir tip.
yine eve geldiğimde saat 19 olmuştu. gene 2 saati yolda geçirmeyi başarmıştım.
trafiğin sebebine gelince, embesiller çiftehavuzların orda kazı yapmışlar. hem şerit azalmış hem de çakır çukur olmuş...
aynı kabus bu akşam da yaşanacak korkarım... neyse bakıcaz artık bir yoluna...

4 Kasım 2011 Cuma

amaaan!!!

dün akşam eve tam 2.5 saatte gittim. yolda sinir krizi geçirip ağlamamak için kendi kendime eğlence yapıp canlı yayına başladım. postlarımı FB'de görebilirsiniz.
bu akşam da 5 günlük bayram tatili başlıyor. işten erken çıkayım derken IBB'ye bir baktım, saat 4 iken ortalık kıpkırmızı:(( bir daha uzun saatleri yolda çekemem diyerek kendime istinyeden sinema bileti aldım. 18:40'da behzat ç filmine gidicem. o bitesiye trafik de rahatlar dedim.
ama şimdi IBB'ye baktım, 1. köprü o kadar vahim gözükmüyor. yani herzamanki gibi 1-1.5 saatte gidebilirmiştim eve:(((
neyse, film izlemiş olurum, napayım:)

3 Kasım 2011 Perşembe

şaşkın ördek!

Dün akşam kendime çok güldüm. geçen ay bizim maymunun da katkısıyla - ya da onun sayesinde - adsl kotamı haddiyle geçmiştim. o yüzden birkaç haftadır indirmeyi düşündüğüm dizileri bu aya sakladımdı. neyse 1 kasımda nihayet hesap kesildi ve yeni aya girdik. dün, bunu teyit etmek için de ttnet'in kota sorgulama sayfasına girdim. bir baktım kasım ayı kullanımı 900 küsür MB. çüş oldum, daha dün bir bugün 2. lan yoksa birileri şifremi mi ele geçirdi diye panik oldum. sonra akşam eve gidince tekrar bağlanıp baktım, oha 1.5 gb! kesin dedim birileri ele geçirdi. sinir oldum doğal olarak. hemen modemi resetledim. nasıl yeniden kuracağımı anımsamadığım için ttnet'i arayıp baştan kurdum. bu arada hattaki kadın adres çubuğuna 192.168.2.1. yazın diyor, ben ısrarla google search kutusuna yazmaya çalışıp "izin vermiyor" falan diyorum. ardından yaptığım salaklığı anladım da kıza çaktırmadan "hah tamam şimdi oldu" falan dedim:)))
sonra da kota konusunda yardımcı olan birime aktarttım. çocuğa bir saat derdimi anlatmaya çalıştım. 1 kasımda hesap kesildi mi? ve ben 2 günlük kullanımı 1.5 gb gördüm, doğru mu? çocuk baktı etti, bizde 3 mb görünüyo, siz nerden baktınız dedi. ben de tekrar kota sorgulama sitesine girdim. adresi söyledim falan. sonra tekrar baktım, anaaa hakkaten 4 mb! salak ben hane sayısını şaşırmışım!!! yani onca debelenme, modem resetleme ve yeni şifre oluşturma olayı boşunaymış:)))
ne demiş atalar? akılsız başın cezasını....

1 Kasım 2011 Salı

hedef

ulan işsiz kalınca ne bok yiycem ben şokunu atlatmak için kendime ilk kez bir hedef koydum. bu süreyi capm sınavına girip pm sertifikası almak için kullanıcam. gerçi ders çalışmaktan nefret eden bir insan olarak ne kadar başarılı olurum emin değilim ama fikir bile bana heyecan vermeye yetti. en azından yapmak istediğim bişey ve bana faydası olacağını düşünüyorum.
şimdi kaynak araştırmasına girdim. kitabı buldum, sıra örnek sorularda.
böyle işte.

gene özet

cuma günü 28 ekim, yarım gündü, şirket de diğer yarısını tatil edince bana gün doğdu ve 3 gün haftasonu tatili yaptım.
peki bu tatili nasıl mı değerlendirdim? cuma paso yattım. akşam 4 sularında karşıya geçip bir arkadaşla buluştum. biraz alışveriş, biraz kahve vs derken 11 sularında eve döndüm.
cuma tembelliğinin bedelini cts ödedim. sabah erken kalkıp kuaföre gidip beyazlarımdan arındım. ardından bir arkadaşın düğününe uğradım. düğüne gerçekten uğradım ama taa riva da olduğu için gidip gelmem 3-4 saat aldı. eve geldiğimde bir miktar kitap okuyup kestirdim. akşam cumhuriyet bayramı kutlamasına burkaylara gittim.
uzuuun bir akşam oldu. oldukça eğlendik ne yalan diyim. yeme içme faslının sonrasında burkayın ipadi ile oynamaya başladık. bir tane film programı vardı. komik komik filmler çektik. 1920 modu vardı, siyah beyaz. nasıl soytardık onda anlatamam. hızlı hareketler vs. sonra bir mizansen yapıldı, editlendikten sonra çok komik olacağına eminim.
sonra ben tam "e artık eve gitme vakti geldi" diye düşünürken shot dartı çıktı ortaya. shotlar hazırlandı. kaç tur oynandı emin değilim ama ben artık çok içmediğim için yarı ölçek takılırken millet bayağı kafa buldu. son aktivite ise tabu oldu. yalnız 15 bölümünü yanlış oynadığımız için zırt diye bitti. o arada saat 4 oldu ve saatlerimizi 1 saat geri alıp evlere dağıldık.
e cts geç yatınca pazar uyanmak öğleni buldu. arada kısa bir avm kaçamağı harici evde takıldım. evdeki en büyük aktivitem ise kitap okumak. game of thrones almıştım bilge'den. ona sardım şimdi. tv vs açmadan paso okuyorum. hatta çantamda gezdirip her boş kaldığım noktada okuyorum denebilir.azmettim kısa sürede bitirip ardından dizisini izliycem:)))

yıkılmamak? yıkılamamak?

Garip bir ruh hali içindeyim. bir yandan huzursuz, bir yandan umutsuz, depresif. böyle böğüre böğüre ağlayasım geliyor. panik havasındayım bir yandan da... korkuyorum bir miktar, gelecek konusunda endişeliyim.
ama tüm bu duygular bir bulutun arkasında gölgede kalıyor. sanırım ilaçların etkisi ile baskılandıklarını hissediyorum. içimden böğüre böğüre ağlamak gelirken sanki o kişi ben değilmişim gibi hissediyorum. sanki içimde başka bir benlik var ve o ağlamak istiyor. ben boş boş bakmaya devam ediyorum.
ha ağlamıyorum kısmı kesinlikle yalan. eskiden de sulu gözlüydüm ama şimdi ota boka herşeye zırıl zırıl ağlıyorum. sadece aksi takdirde geçirecek olduğum sinir krizini geçirmiyorum.
bir yandan umutsuzluk yaşarken diğer yandan "du bakalım" modunda devam ediyorum.
yani bir yandan iyi bir yandan kötü bu ilaç olayı. insanın yıkılmasını engelliyor ama duygularını da baskılıyor.
işte öyle bir durum.