Sayfalar

30 Haziran 2007 Cumartesi

Neşeli diyardan bildiriyorum

yirmi küsür saat süren bir yolculuktan sonra nihayet San Francisco'ya vardık. Sağolsun Murphy ilk dakikadan itibaren bizi yalnız bırakmadı. Seçtiğimiz line en yavaş ilerleyen olduğu için pasaport kontrolünden yaklaşık bir saat sonunda ve en sona biz çıktık. Neyse Allahtan görevli çocuk şekerdi de bizi bir de gümrük cebelleşmesine sokmadı.

Bizi Simay'ın bir arkadaşının arkadaşı karşıladı. Çok şeker bir çift. İlk aksam onlarda kaldık. Cuma gününü okula gidip Simay'ın hocasına görmek ve 1-2 işlemi halletmekle geçirdik. Yorgunluktan mıdır bilmem son derece verimsiz bir gündü. Ev arama konusunda hiçbir adım kaydedemedik.

Aksam Irene geldi. Nihayet erkek arkadaşı Grant ile tanıştım. İlk imaj sınıfı geçti.

Bugün de ev bakma işine devam edicez. 1-2 acenta ziyaret edip ev ve oda bakicaz.

Bi de burası cok soguk. daha ilk günden hırka corap mont olayına girdik!!!

27 Haziran 2007 Çarşamba

Nihayet toplandim

Insan 3 haftalik tatile cikarken bavulunu son aksam toplar mi? Toplar:) En azindan bu sefer ben oyle yaptim. Kac gundur bir turlu elim gitmedi. Zaten ne goturcem onu da bilemedim. Sonucta 3 hafta icin benim standartlarima gore cok hafif bir bavul hazirladim. Lazim olursa oradan alirim:P tek bavul gidip 2 bavul gelmeyen nolsun:DDD Ornegin hepi topu 2 pantalon koydum tum gezi icin. bir kot bir kumas. Oradan alirim artik:D
Ucak sabah 6.20'de. Kargalar daha kahvaltisini etmeden yola cikicaz. Sonra saatlerce Almanya'da beklemesi de cabasi. Gerci rekorum 8-9 saatle master donusu NY duragiydi. Her kosesini ezberlemistim aptal terminalin. Ay Allah yazdiysa bozsun bi daha:)

25 Haziran 2007 Pazartesi

Dogumgunleri ve 1. Kiraz Senligi

Babisko'nun dogumgunu
Persembe yola cikiyoruz diye babam israrlarimiza dayanamayarak Tasucu'ndan erken dondu. Gecen cuma dogumgunu idi ve Simaylarla birlikte ufak bir kutlama yaptik. Gerci amacimiz yemege gitmekti ama Yilmaz Altan'in inadini kirmak zordur. Tutturdu istemem diye. Biz de pastamizi alip eve gittik.
Gordugunuz gibi yakisikli amca 70 yasini doldurdu bu sene. Nufus kagidina bakarsan 1938 dogumlu ama buyukler haziran 1937 oldugunu soylemisler. Tahmini gun 21 veya 22 Haziranmis. Biz de 22 Hazirani daha cok begendik. Bundan sonra kutlamalar 22 Haziran'da:) Aslinda dogumgununde biz da vardik ama babiskoyu en mutlu eden gene bizim sipa oldu. Yuzundeki ifadeye bakarsaniz siz de anlarsiniz. Digeri de tam bir artiz kofte, kime nasil davranacagini nasil biliyor:) Zaten adam geldiginden beri pabucumuz damda... Neyse artik!

Ege'nin dogumgunu

Gelecek cuma (29 Haziran) da Ege'nin dogumgunu ancak biz burda olamayacagimiz icin pazar gunu babamlarin bahcede kutlamaya karar verdik. Bu arada kirazlar da tam olmus ve toplanma derecesine ulasmis. Hatta bu haftasonu da toplanmasa kuslardan bize kalmayacakmis. Hem Ege'nin dogumgununu kutlamak hem de kiraz toplamak icin kuzenlerle birlikte babamlarda bulustuk.
Hava cok sicak oldugundan bahceye gidisimiz 4'u buldu. Gittigimizde kuzenler coktan gelmis bizi bekliyordu. Mustafa abi gene kendini asip yaza uygun peynirli domatesli biberli pideler yaptirmis, dolmalar doldurulmus. borekler corekler hat safhadaydi. Bizim gidisimizle once sofra kurulup bahcede yemekler yenildi sonra pasta merasimine geldi sira.

Ege buyuk gayretlerimiz sonucunda ibreyi futboldan basketbola cevirdigi icin pastasi da basketbol pastasi idi. Gerci ben dolaba koyarken uzerine peynir kutusunu dusurup kosesini bozdum ama bi sekilde kamufle etmeyi basardik. Bizim kedi de mumlari ufledi de ici rahat etti:)

Sonra da pastayi kesip yedik de icimiz rahat etti:)

1. Kiraz Senligi

Babamlar zamaninda bahceye birkac meyve agaci dikmisler. Yillar gectikce agaclar kocaman olma yolunda ilerliyorlar. Yillardir meyve de veriyorlar. Bize de bunlardan yararlanmak kaliyor. Bu sene digerlerinden farkli degildi.

Pastadan sonra soyle bir yayilma surecine girmistik ki kiraz toplama zamaninin geldigi anons edildi. Babamlar onceden merdivenleri ayarlamislar. Murat ve Mustafa abi yuksek merdivenlere, Simay kisa olana cikip hasati toplamaya basladi. Ben once alt dallarla yetinsem de birara Simayi ekarte edip kisa merdivene tirmandim. Sonra bir baktim Mustafa abiyi merdiven kesmemis, agacin dallarinda dolaniyor. Agaclardan da birinin meyveleri daha iri, digerininse cok fazla oldugu icin kirazlar pek buyuyememis. Haliyle herkes iri meyveli olana ragbet gosterdi. Babam asagidan dallari belirleyip direktifler verirken biz asagida toplanmis olanlara kalite kontrol yapiyorduk.
Saat 8 falandi ben artik kalk borusunu calip kiraz toplama isine noktayi koydurdum. Elde ettigimiz hasilattan memnun herkes once bir sandalyelere yigildi sonra da torbasina keyfince kirazini doldurdu. Bu sayede 2007 yilinin kiraz senliklerine nokta konuldu. Seneye ayni zamanda bir sonraki senlikte gorusmek uzere...

22 Haziran 2007 Cuma

Geri sayim basladi...

Bir terslik olmazsa 5 gun sonra amerika seyahati basliyor. Aslinda bu sefer ki tam anlamiyla tatil de sayilmaz. Is icerikli tatil. Once git ablaya kalcak yer bulmakta yardimci ol, yerles ondan sonra eglenmeye vakit ayir:)
Yillar sonra arkadaslarimi da tekrar gorecegim icin cok heyecanliyim:) Bir tasla cok kus:)
Korkarim donuste ayri bir tatile ihtiyacim olacak. Hele denize hasret kalicam bu sene. Neyse su iznime balta koymasinlar da denize gitmesem de olur bu sene.

Duman duman


Carsamba aksami ODTU Visnelik'te Duman konseri vardi. Didem sagolsun gecen hafta o aptal tiyatro gunu konseri haber verdi, ben de olaya hemen baliklama daldim. Duman'in "seni kendime sakladim" isimli albumune hastayim. Herneyse carsamba aksami 21.00 sularinda visnelik cim anfida Didemlerin saatler once gidip tuttuklari yere ben de yanastim. Konser alani cok buyuk degil ama tiklim tiklim. Tabi cogunluk genclik.Konser guya 21.00 da baslayacak. Ancak bizim sevgili sarkicilarimiz izleyicileri bekletince kendilerini daha bir onemli saniyorlar ya, adamlarin sahneye cikmasi 21.40 falan oldu. Ama Allahtan geç çıktılar çünkü Selim ve tayfası da adını şu an anımsayamadığım kuru fasulye, kaburga, kebap ve türevleri yapan ... Usta'dan (Tavaci Recep Usta imis) anca geldiler. Geldiklerinde töhmelemiş vaziyette oldukları her hallerinden belli oluyordu. Neyse Duman da zaten Selimlerin gelmesini bekliyormus. Onlar geldikten az sonra sahneye ciktilar. E sahnenin dolmasi ile kalabalik da ayaklaniverdi. Onumuzdeki gencler de hop hop zipliyor. Arada biz de onlara ayak uyduralim dedik ama yaslanmisiz resmen:)
Konser aslinda gayet eglenceli idi ama konserin ilerleyen dakikalarinda farkettim ki ben aslinda Duman'in 3 albumunden sadece sonuncuyu biliyorum. Bu da ortalama calinan 3 sarkidan birini bilmedigim anlamina geliyor. Bildigim sarkilarda cok keyif almakla birlikte cogunu bilmedigim icin tam da havaya girdim sayilamaz. Ya bol alkol gerekiyor tam anlamiyla eglenmeye ya da tum sarkilari bilmek:)
Konser basladiktan bir saat kadar sonra '7-10 veya 15 dakka" ara verdiklerinde Defne'nin uykusunu bahane ederek ayrildik alandan. Sonra edindigim bilgiye gore konser saat yarima kadar falan devam etmis. Bir yandan cok fazla kismi kacirmisim diye uzuldum diger yandan da zaten sarkilarin cogunu bilmiyordum diye kendimi avuttum.

18 Haziran 2007 Pazartesi

Ivy Summer'da brunch

Not: İstatistiklerime göre google'da "Ivy Summer" arayan birçok insan buraya yönleniyor. Ben de bir kıyak yapıp telefon numarasını ekleyeyim dedim: 241 5155 veya 444 0489

Ivy de sonunda modaya uydu ve Konutkent taraflarinda bir şube açtı. Ben de haberi Selim'den aldım. Aslinda olay daha çok "Ivy TEB otelin yanında yer açmış, brunch'a gidelim mi?" şeklindeydi. Ben de körün istedigi bi göz Allah verdi 2 göz diyerekten uçarak atladım teklife. Sonuçta pazar sabahı 10.30 sularında buluşup gittik. Yeri bulmak gayet kolaydı çünkü gerçekten de TEB otelin yanıbaşındaymış. Hatta o kadar yanıbaşında ki otelin havuzuna komşu:) Hatta resimde Selim'in arkasindaki fona çok dikkatli bakarsaniz milimetrik ölçüde havuzun maviliği görünüyor:
Gider gitmez karşımıza devasa brunch masası çıktı. Çeşitler son derece başarılı. Son zamanlarda gittiğim en iyi ve zengin brunchtı. Netekim Ivy yillar once Arjantin'de yaptığı zengin büfeyi buraya taşımış. Ortam desen tam tatil köşesi. Hava çok sıcak ama şemsiyelerle tüm masaları gölgelemisler. Biz de bize gösterilen küçük masamıza yerleştik. Bir yandan kahvaltımızı yaparken bir yandan da eteğimizdeki tüm taşları ortaya döktük (ya bu laf boyle miydi hatirlamiyordum - Sagolsun Rainmaker sayesinde düzelttim:))
Kahvaltının yanısıra beni asil çarpan bahçe oldu. Öyle kocaman bisey degil, küçümen. ama son zamanlarda hasretini çektiğim yemyeşil alan üzerine minder ve çardak olayına girmişler. Alan çok genis olmasa da akşam hafif bir rüzgar eşliğinde eminim keyfine doyum olmayacak bir atmosfer oluyordur. Hele bir de elimde içkimi yudumlarken hayal ettim de kendimi, insallah izin dönüşü kesin uğrayacagim.

Bu konutkent son zamanlarda pek bi güzel olmaya basladi. Hani nerdeyse şehre döndüğüme pişman olucam. Bütün mekanlar kendilerini oraya atıyor veya bir şube açıyor.

Yalnız bu kadar teferruata rağmen Ivy bizi kesmemiş olacak ki kendimizi Bahçelide bulduk. Orda Selim'in arkadasi Fatoş'a uğradik. Kaşla göz arasında bayağı ortak noktamiz çıktı kendisiyle. Hatta aynı tür kitaplardan hoslandığımızı farkettik. Şimdi bana 1-2 kitap tavsiye etti. Bir tanesi Ursula ablamın Içdeniz Balıkçısı. Diğeri de Tom Robbins'in Parfümün Dansı. Şimdi hedefim onları okumak. Tabi bu internet bağımlılığımdan kurtulabilirsem!!!

17 Haziran 2007 Pazar

Lost... and found!

Az önce nihayet Lost'un 3. sezonunu bitirdim. Haftalardır elimde duruyordu ama bir türlü seyredememiştim. Bugün oturup son 4 bölümü de izledim. Hakikaten milletin 'oha, şimdi n'olcak, nasıl bağlayacaklar?' yorumlarına yakışır bir sezon finali olmuş. Hatta ben de nassı yaaa? oldum. ve hatta Jack için içim parçalandı desem yeridir. Neyse 3 sene daha bekliycez olayi çözmek için. Adiler 2 sezonluk diziyi de 3 sezona yayarak tam kendilerine yakışır bir iş yaptılar.

Bu arada bugün dehşet bir brunch yaptim. Detaylar sonra resimler gelince:)

16 Haziran 2007 Cumartesi

Kiralik Oyun

Bizim genel müdürlükten kızlar geçenlerde Ferhan Şensoy'un kiralık oyun isimli oyununa bilet almıştı. Oyun aslında geçen cuma olacaktı ama hava şartları müsade etmediği için bugüne (15 haziran - aslında saat itibarıyla dün oldu) kaldı. Neyse bütün hafta yağmur yağdıktan sonra 2 gündür hava sıcaktı. Gerçi bugün arada kapadığı olsa da önceki günlere göre çok olumlu bir hava sergiledi.
Oyun taa 21.15 te başlayacaktı. Ben de bunun üzerine oyun öncesi Aslı, Dido, Gani ve Defne ile buluştum. Sonra Burak da geldi. Oyun başlayana kadar onlarla Vişnelikte takıldık. Saat 21.00 olup da çim amfiye yöneldiğimizde şimsekler çakmaya başlamıştı. Dualar ederek kızların tuttuğu yerlere yayıldık. Oyun başladı, şimşeklerin ardı arkası kesilmiyor ancak henüz ortam sakin. Oyun başladı, üç-beş dakka geçti, eyvah, oyun hiç tat vermeyecek. Konu hala kira ve kiraci muhabbeti. Derken rüzgar şiddetlenmeye, dekorları zorlamaya ve devirmeye başladı. Sanırım oyunun en eğlenceli bölümleri onlardı. Hepimiz yıkıldık o sahnelerde. Sonra rüzgar etkisini kaybetti ve ilk perdeyi kazasız belasız atlattık. Ben arada gidip arabadan montumu felan aldım. Allahtan almışım çünkü ikinci perde yağmurla başladı. Hatta birara bayağı bir hızlandı. Bir yandan oyuncular bir yandan biz yağmur altında azimle devam ettik. Aslında bana kalsa yağmuru bahane edip kaçabilirdim ama yağmur altinda bişeyler izlemek de ayrı keyifli. Bir müddet sonra yağmur hafifledi de çok zora girmeden bitti. Benim böyle kısa anlattığıma bakmayın, oyun bittiğinde saat nerdeyse 12 olmuştu. Bu arada sevgili dizimi de kaçırdım. meee:( yani nerdeyse hem para verip sıkıldık hem de ıslandık...

13 Haziran 2007 Çarşamba

SGK dan kalanlar...

Ne kadar zaman sonra nihayet fotograf makinemi bilgisayara aktardim. Bi baktim SGK'dayken Guldem'e veda amaciyla gittigimiz yemekten resimler de var. Grup bizim cekirdek ekip:
Mekan da artik bizim icin klasik olan Cukurambar Liva. Yemegimden o kadar sey cikti hala bir sempati besliyorum oraya karsi:) Grup da gayet samata.
Gerci ayrilirken en az gittigim zamanki kadar sevincliydim ama cok tatli insanlarla tanisip calistim SGK'da:) Guzel bir tecrube oldu benim icin:)

İyi ki doğdun Güldeeeeeen!

Dün biricik Gülden'imizin doğumgünüydü. Kendisinin 30'lu yaşlardan aldığı günleri layıkıyla kutlamak için akşam Laterna isimli bir balıkçıda yer ayırtıldı. Kadro da hiç yabana atılacak gibi değil. Hiç beklemezsiniz ama toplam 13 kişiydik. Aslında 13 uğursuzdur ama aksam ki eğlence modu gözönüne alınırsa bu uğursuzluk pek bize sökmedi demektir.

Rezervasyon saat 20.00 için yapılmıştı. Saat 6 gibi işten çıkıp Muti ile bize gittik. Muti ince giyinmiş olduğunu için bütün gün tir tir titremişti. Eve varmamızla 2 kat yün hırkayı üzerine geçirmesi ve yandaki konuma geçmesi bir oldu.


Mutlu biraz dinlenip de saat 19.30 felan olunca ufaktan ayaklandık biz de. Gülden'imize layık olacak şekilde süslendikten sonra kendimizi yola çıkardık. Gülden Baransel'le gelecekmiş o yüzden direk Laterna'ya gittik. Biz gittiğimizde Kağan, Fırat ve Selda çoktan gelmişti. Masamız dışarıda olduğu için önce biraz tereddüt etsek de içerisi çok dolu olduğu için mecburen oturduk. Ama karşılığında ellerinde ne kadar şal varsa hepsine el koyduk. Bizim peşimizden Gülden ve Baransel sonra da İrem ve Murat geldi. Burak'ın da gelmesiyle ben masada yer değiştirerek İrem ve Murat'a olduğu uca doğru kaydım.
Meğer Murat bu tip yerlerin piri imiş. (hatta kendisinden bilimum cigerci, kebapci tarifi ve telefonu alindi) Garsonları da kafakola almasıyla muhabbet tavana vurdu. Mezeler gayet yerinde, Efe rakı lezzetin doruğunda, müzikler hafiften yunansı. Bardakların boşalmasıyla keyiflerin artması doğru orantılı ilerledi. Gulden masanin her yanini dolanip fotomodellik yapti:

Simdi boyle mutlu gorundugumuze bakmayin, butun geceyi Baransel'le didisme halinde gecirdik. En buyuk eglencemiz ise kim kimin kac numarali arkadasi muhabbeti idi. Bu olayin fazla detayina girmiycem sonra herkes tirnaklarini cikarip birbirine tiss'lamaya basliyor. Ama ben en azindan bir kisi icin bir numara oldugumu teyit ettim ya artik olsem de gam yemem. Gerci muhtemelen o da daha once kirdigi potlari affettirmek icin yapilan bir jestti ama olsun:)))


Gecenin ilerleyen saatlerinde muhtesem dogumgunu pastasi geldi masaya. Basarili secimlerinden dolayi Irem ve Murat ciftini takdir ettim. Ben de bulundugum konumundan faydalanarak hemen pastayi test edip onayladim. Yanlis hatirlamiyorsam Homestore cafe'nin altindaki biyerlerden almislar. (hahaha iyi ki hatirlamisim. raki bu sisede durdugu gibi durmuyor tabi:))

Geceyi pastadan sonra icilen turk kahvesi ile noktaladik. Malum araba kullanicaz, etrafta bolcana trafik polisi mevcut. Ama kahvemiz bile samataliydi. Once Murat ve Irem istedi. Dedik bizim neyimiz eksik. Sonra hepimize getirdiler kahveyi. Ama bir baktim onlarin fincanlari suslu, isli, bizimkiler duz beyaz. Valla olmadi dedim, bu kadar ayrimcilik da yapilmaz. Az sonra benim de suslu fincandaki kahvem gelmesin mi? ben de booyle salina gerine ictim guzel kahvemi. Ah bi de falci olaydi da soyle guzelinden bir kismet goreydi o zaman keyfimize denecek olmazdi.

Uzun lafin kisasi cok eglenceli bir aksam oldu. Iyi ki dogdun benim guzel arkadasim ve iyi ki hayat bizim yollarimizi kesistirdi:) seni cok seviyorum:)

:)

Alkol sen nelere kadirsin:)

Sihirli degnek

Bazen diyorum ki sihirli bir degnegim olsa, arzu ettigim hersey oluverse, yanimda bitiverse. Hayat neden bu kadar zor ve karmasik olmak zorunda anlamiyorum. Neden insanlar biseyleri elde etmek icin cabalamak ve aci cekmek zorunda? kiymetini bilmek icin mi? peki cabalayip ya da aci cekip de elde edilemeyenler? onlara ne demeli? Bogaziniza takildigiyla kalan yumrulara ne demeli?

6 Haziran 2007 Çarşamba

Fırtınalar koparsa kopsun...

Ohooo, kaç gündür Hazine'de bir harekettir gidiyor ki sormayın. Önce tayin mülakatları, sonra listelerin açıklanması ve son olarak da bugün yerlerin belli olması. Bayağı bir trafik oluştu anlayacağınız. Ben de gelişimin haftasına böyle bir çalkantı içinde buldum kendimi. Darısı bizim tayinlere:P

Bu arada asıl yazmak istediğim her akşam mesai bitimine doğru patlayan fırtına... Birden bire hava kararıyor, bulutlar toplanıyor ve gümbür!!! Allahtan biz işten çıkasıya diniyor da yağmur sıçana dönmüyoruz. Aslında yazın susuz kalacağımız gerçeği doğrultusunda yağmurları sevinçle karşılamakla birlikte çok az yağdığı için sevinemiyoruz bile. Şöyle gümbür gümbür yağsa da biraz barajları doldursa nasıl mutlu olacağım. Yoksa Allah'ın sıcağında susuz kalıp kavrulucaz:(

5 Haziran 2007 Salı

Kendim ettim kendim buldum:)

Hazine'ye dondum ya hemen is sardi etrafimi. Hatta gayet yogun bir is temposu. Bugun biran oyle oldu ki oglen yemege cikmasam mi diye dusundum. Sonra vay bee oldum kendi kendime. Eskiden de boyle yogun calisirdik, unutmusum. Ama kendimi uretken hissediyorum bu da iyi geliyor. Ise yaramak guzel bisey:)
Calis calis calis:P

3 Haziran 2007 Pazar

Evim guzel evim

Bi dusundum de kac gundur soyle ayaklarimi uzatip bi evimde oturamamisim. Aslinda Yasar konserine gidecektim. Yasar'i da cok severim. Ama bi gidesim gelmedi. Sonra niye ki diye dusundum de ordan farkettim olayi. Kac gundur bi kosturmaca bi faliyet modundaymisim yine. Hazineye de dondum ya artik, gunler de uzadi zaten. Isten cikmam 7'yi buluyor.

Dusunelim bakalim. Once persembe gunu Selim'le bulustuk. Bir arkadasi Willy Brant'in kosesinde Cafe Mia diye bir cafe acmis. Ne zamandir gidelim diye konusuyorduk ama bir turlu organize olamamistik. Bu sefer kahvemizi orada icmeye karar verdik. Cafe'nin sahini Banu isimli bir kiz. Eskiden radyoda Selim'le beraber calismislar. Cok hos sohbet seker bir insan. Biz gittigimizde esi, oglu ve babasi da ordaydi. Sonra da yine radyodan Pinar isimli arkadaslari geldi. Bayagi keyifli bir muhabbet dondu. Selim birkac kere Pinar ve beni Wentworth icin kapistirmaya calistiysa da biz musade etmedik. Bu arada cafenin menusu oldukca basarili. Ben cok actim ve Mia special yedim. Tortilla ekmegi arasinda boyle bonfile parcalari, sogan, cheddar falan, yaninda bir kazan kizarmis patates. Nasil keyifle yedim anlatamam. Selim kac gundur menemen aseriyormus. Gecenin 9'unda ona menemen yaptilar. Ben de illa bir catal aldim, hakikaten lezzetli. Hamburgerleri de bayagi ragbet goruyormus. Yakin bir zamanda gidip onu da denemeyi dusunuyorum.

Cuma gunu aksam is cikisinda Perihan Hanimla Starbucks'ta bulustuk. Oranin da veggie delight'ina hastayim. Bu sefer kahve icmedim ama. Perihan Hanimla bayagi bi geyik yaptik. Sonra 7. cadde boyunca gezip ona cici bluzlar aldik. Kahve Dunyasinda oturup turk kahvelerimizi ictikten sonra evlere dagildik.

Cumartesi tam bir kalabalik gundu. Sabah SGK tayfasindan 3-5 hatun Sema Hanimlara kahvaltiya gittik. O da masallah bayagi hazirlanmis. Merih ve Vildan Hn kek vs yapmislar. Isin ucunu kacirdim azicik. Gece de cok uyuyamamistim. Oyle bir mayistim ki anlatamam. Ogleden sonra 5 programina gitmeden Mutlu'ya ugradim. Hatta onlarda bir miktar kestirdim. Cok komikti. Guya Sarp Derin'i uyutucaz ama oglan cin gibi, ben bir kosede sizmis, Mutlu da oglan uyusa da ben de uyusam diye gozlerinin icine bakiyor. Ama oglan cin gibi. Olaydan bitek ben karli ciktim.

Sonra saat 5 gibi Eskisehir yolu uzerindeki Hayal Park'a gittik. Ben orayi gecen haftadan begenmistim zaten. Aslinda armutlara yayilma hayalim vardi ama adamlar masa hazirlamis. Kizlar da oyle tercih edince mudahale etmedim. Guya Mutlu'nun dogumgunu icin toplandik ama Mutlu Sarp Derin'in pesinde kosturdugu icin pek yuzunu goremeyip biz kendi kendimize muhabbet edip henuz ayaklanamamis veletleri mincirdik.

Dun aksami ablamlarda gecirdikten sonra bugun Hazine'deki 10. yilimizi kutlamak icin Alacaati koyu taraflarinda Balikli Bahce isimli yere kahvaltiya gittik. Guya promosyonca toplanacaktik ama sonucta bizim gruba ek olarak birtek Dilek ve esi Mehmet gelmisti. Korler sagirlar birbirini agirlar modunda, kendi kendimize toplanmak icin bahane yaratmis gibiydik.

Balikli Bahce de guzel bir yermis. Kahvaltisi kesinlikle eymirdekinden daha basarili ama yine de vasat. Cocuklar icin oyun parki var. Muhtemelen bu sebeple ortam da cocuklu ailelerle dolup tasiyor. Yesil, agac altinda bir mekan. Adi balikli bahce de baliklar nerde diye meraklanirken az otede balikli havuzu da bulduk. Mutlu yine Sarp Derin'in pesinde kosturdu. Biz yine bol bol bebek sevdik. Soyle bir etrafima bakindim da tam cocuklu grup formatina burunmusuz.

Kahvalti sonrasi planda Yasar konseri vardi ama kac gunun yorgunlugu agir basti ve ben eve dondum. Simdi koltugumda en sevdigim formatta, ayaklarimi uzatmis, kucagimda laptop'im karsimda TV pinekleme moduna gectim. Disarida bardaktan bosalircasina yagmur yagiyor. Iyi oldu ortalik serinliyor. Simdi gidip kendime bir de cay koydum mu degmeyin keyfime:) Bu arada umarim konser alaninda yagmuyordur ya da kapali alan vardir yoksa Banu sicana donmus olabilir:)

1 Haziran 2007 Cuma

Hazine avcilari...

Bu hafta nihayet Hazine'ye geri dondum. Yogun cabalarim sonrasi pazartesi gunu onayim cikti ve ben sali SGK'dan ayrildim. Gerci SGK dan ayrildim demek biraz yanlis oldu cunku carsamba ve persembe yari zamanim orda evrak kovalamakla gecti. Ama sonuca cok yaklastim.

Carsamba Hazine'de resmen basladiktan sonra eski gn. md'e gittim. Ben gelmeden once Ozgur sagolsun gorusmelere baslamisti. Ben azimle USP ister ve hayalini kurarken malum sahis yine olmazini getirdi. Benim daha odaya girmemle 'projeci dairelerden cok adam ayrilacak, elemana ihtiyac var' demesi bir oldu. hah dedim tamam projeci daireye verildim. Neyse ikinci tercihim oldugu icin ses etmedim. Biraz dusundukten sonra Proje Finansmani II denen dairede baslamam uygun goruldu. Asil vurgun ondan sonra geldi. 'Bu arada benim bileti alinmis ve tum ayarlamalari yapilmis ve Amerika seyahatim var ay sonunda' dedim. cevap: 'Bakan talimati ile projeci dairelerin izinleri 20 temmuza kadar kaldirildi'!!!! Dumurun allahi tabi. Ama ama felan dedim ama yuzundeki bakis pek bir umutsuzdu. Ben de cok ustelemeden ciktim ne yapayim.

Bugun subem de belli oldu. Avrupa Yatirim Bankasi. Ne is yapiyoz yavas yavas ogrenicem artik. Hadi hayirlisi...