Sayfalar

25 Haziran 2008 Çarşamba

Naz mısın? Ada mısın?

Pazartesi akşamı eve gittikten sonra kendimi yorgun hissetmeme rağmen bir gayret yürüme bandına çıktım. Bi de hedef koydum kendime. 1 saat yürüyecekmişim! Tabi 30 dakkanın sonunda yan çizmek için bahaneler aramaya başladım. 40. dakkada bahane birden aklıma geliverdi. Saat 22:00 olmuştu. Mutlu ertesi gün doğuma gidecek ama ben kaçta olacağını bilmiyorum. Çok geç olmadan aramam lazım:))) Hemen telefona koştum. Ablası açtı telefonu. "Muti napıyor?" dedim, "hastaneye gittiler" dedi. Meğer bizim minik cadı bekleyememiş. Ben de apar topar duşumu alıp Bayındır'a uçtum. Bir yandan da beni içeri almazlarsa diye ablamın bilimum arkadaşını taciz ettim:) Neyse korktuğum başıma gelmedi Allah'tan, hatta kapıdaki görevli "ha evet onlar yalnız gelmişti zaten" diyerek sempati bile yaptı:)
Neyse bi koşu çıktım yukarı. Mutiyi daha almamışlardı. Sonra doktoru geldi. 5-10 dakka sonra da indirdiler aşağıya.
23:30 sularında bizim minik bıcırı getirdiler yukarı. Küçümen, pembiş bişey.
...

24 Haziran 2008 Salı

Malımız da pek kıymetli!!!

Aşağıda dedim ya Pazar günü Hülya'daydım diye, Hülya Gilmore Girls'ün son bölümlerini kopyalamam için bana external hard diskini verdi. Onur da hard diski alıp çantama koyduğumu görünce bir pimpiriklendi ki sorma. niye almışmışım, ne yapacak mışım... Benim oldu felan deyince durdu durdu bi daha sordu... ne değerliymiş kardeşim. Korkma dedim yemiycem, içine bişeyler kaydedicem. Geri getireceğime yemin edip karşılığında nüfus cüzdanımı bıraktım da rahatladı seninki:PpPP

Elimize düşen yandı

Benim çıtır uzman yardımcısı geldiğinin 1. ayında dayanamayarak SPK'ya kaçtı. Yok bana dayanamadığından diil, yani öyle diyor:P Çocukcağız gitti ama gittiğine gideceğine de pişman ettik garibi.
İşkence daha gitmeden başladı. Gidişi ve SPK'daki üstat ilişkisi üzerine bilimum hikaye yazıp kanırttık kendisini. Kıyamam, nasıl da efendi. Gıkını çıkarmadı resmen. Sonra geçenlerde arayıp sormuyor diye kendisine bir komplo kurduk. Bir önceki akşam bowlinge gitmeye karar vermiştik. Tüm daire satınca Hülya ve ekleri ile ben kaldım. Ben de Mehmet'e (adı bu) mesaj attım: Mahmutcum biz bowlinge gidiyoruz diye. Doğal olarak tepki vermedi. Ertesi gün aldık sazı elimize. Mahmut böyle yaptı, mahmut kimdi ki?, hani vardı ya bizim uzman yardımcısı vs.. sabah bir müddet mesaj trafigi ile gözlerimden yaş geldi:))) Çocukcağızı da pişman ettik.
Şimdi bu öğlen yemeğe gidiyoruz. Bugünkü konu ise güya Hülya'larda yapmış olduğumuz süper eğlenceli toplantı:))) Artık detaylar herkesin yaratıcılığına kalmış durumda:)
Allah kimseyi elimize dilimize düşürmesin:)))

Son numara

Dün gece tam kendimi spora adamışım, böyle koşu bandı üzerinde harikalar!!! yaratırken aklıma Muti düştü. Sabah doğuma gidecekti, allah kaçtaydı acep diye aradım ki kızımız bekleyememiş meğer, hastaneye gitmişler. Apar topar duş alıp attım kendimi sokağa. Bu arada saat 22:00, bu saatte alırlar mı hastaneye diye korkup ablamın bilimum arkadaşını da hoplattım yerinden. Neyse sorun çıkmadı Allahtan. Girdim içeri. Az sonra Mutlu'yu doğuma aldılar. Bizim minik maymun da 23:17 itibariyle katıldı aramıza. Çok şalak bişey.. küçümen. Sağlıklı ve mutlu yaşasın inşallah:)

Bekarlık

Cumartesi Ege'yle Simay'ı İstanbul'a yolcu ettim. Onlar şimdi 2 hafta orda kalacaklar. Bu arada ben de bekarlık günlerime geri döndüm tabi. Bana bir zararları olduğundan diil ama bekar olmak güzel bişey:)
Mesela cts leyleği havada gördüm. Simay'ları yolcu ettikten sonra İstanbul'da yaşayan ve uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım Ankara'ya gelmiş, onla buluştum. Ordan çıktım Özlem'e gittim. Akşam ve pestil formatında geldim.
Pazar da pek farklı değildi. Öğlen evden çıkıp balkabağı olduktan sonra anca döndüm. Bu sefer de önce Hülya ve ekleri ile Banu'ya gittik. Sonra ben geceye Hülya'da devam ettim. Kızım ertesi gün kalabalık misafiri varmış, kimin umurunda... Oturdum valla gece yarısına kadar. Onur'la tavla oynadım ama adam çok ballı. Tek kurtuluşu 6-2 atmak olan bir pozisyondan 6-2 atarak çıktı adam yaaa! inanılması güç bir bal... ama görür o! intikamım acı olacak hehe!
Bu arada öğlen bebek görmeye gidiyoruz ya, hemen fiştikledim Emre'yi. sen de kardeş ister misin diye. İstemezmiş. Peki dedim ya leylek getirip bırakıverirse? "başkasına veririz" dedi. Valla anası ben bilmem, sizinki kardeş mardeş istemiyo:)

18 Haziran 2008 Çarşamba

İstanbul 1-2-3

Haftasonu İstanbul'a kaçtım. Hazır enişte de orda. Baktım bensiz bensiz geziyo, benim neyim eksik oldum.
Klasik cuma akşamında otobüse atladım. Yol boyu dizi izleye izleye gittim İstanbul'a. Bu arada öğrendim ki deluxelerde priz de varmış. Orta kapıya yakın oturursan ulaşabiliyorsun. Artık pilim bitince ortada kalmıycam:)
Cts enişte ile o alışveriş merkezi senin bu alışveriş merkezi benim gezip kendisine güneş gözlüğü baktık. Güzel bir tane de aldık. Akşam da önce nişantaşı sonra Taksim. Ama taksime vardığımızda ben tükenmiş ve lensler de başıtı çok ağrıtmış olduğu için mızıdım ve 1 gibi eve döndük.
Pazar sabahı yapmış olduğum bir taktik hatasının bedelini ödedim. Cts dolanırken cem yılmaz'ın dvd'sini almıştım. Pazar kalkınca onu izlemeye başladık. Tahminimden uzunmuş. Saat 3 olduğunda yarısına felan anca varmıştık!!! Ben de isyan edip sürükledim Murat'ı dışarıya. İstanbul'da pazar günü evde dvd mi izlenir canım... Sürükledim de noldu, beraber Bağdat caddesine gittik, varmamız zaten 4 küsür. hadi buraya gelmişken amcalara uğrayalım, aaa saat 6.30 hadi servise... Pek bişey anlamadım yani. denizi de köprüden geçerken gördüm resmen.
Neyse bir daha ki sefere işşallah...

Bitmeyen sunum

Hülya ile yaklaşık 8 aydır bir sunum üzerinde çalışıyoruz. 8 aydır ayda en az 1 kere olmak üzere sunuma ekleme ve çıkarmalar yapılıyor ve her ay bilmem kaç kere güncelleniyor, revize oluyor. Bitmeyen senfoni gibi bişey. Gündeme gelip gelip rafa kalkıyor. Kusturdu resmen!
Son olarak yine gündeme geldi. Bir haftadır yine revizyonlar, eklemeler, çıkarmalar... Bir terslik olmazsa yarın sunum bakana yapılacak, biz de nihayete ericez:)))

5 Haziran 2008 Perşembe

Daire Kaçamağı

Mehmet'in ayrılışı sanırım aklımızı başımıza getirdi ki son zamanlarda daire faaliyetlerini artırdık. Başladıklarını müteakip 1 ay geçtiği halde hoşgeldin yemeği yapamamıştık, Mehmet'in gidişi ile kutlamalara başladık.
Önce son günü olması sebebiyle pazartesi Karacaoğlu'na gittik. Ama o öğlen yemeği olduğu için sayılmaz. Yine de bu akşamın tohumları orda atıldığı için hatırı var sayılır.
Neyse pazartesi o yemekte bu akşam Recep'e gitme kararı aldık. Recep abim Dikmen Vadisine bakan yeni yer açmış, görmemek olmaz. Biz de topladık tüm daireyi ve eklerini yaptık yemeği.

Akşam boyunca Onur benle, ben Onur, Hülya ve Mehmet'le, Hülya onla bunla uğraştık durdu. Bilge? O da Emre'ye baktı, yedirdi, içirdi, oynadı, kaybetti, buldu:)
Yemekler her zamanki gibiydi. İrmik tatlısını bilemiycem ben kendisine sadece uzaktan bakabildim... Ulan atkins!!!
Gaza bastık dedim ya, şimdi bir sonraki olayımız haftaya Panora'da yemek ve bowling. Şu Hülya cadısı gitmeden ne yapsak kardır:)
Resimler için bkz. Hülya

4 Haziran 2008 Çarşamba

Kaplumbağa

Bugün ayaküstü Zeynep'e baktırdığım kahve falımda kaplumbağa çıktı. Bir yandan kendisi en sevdiğim hayvan olduğu için sevinç naraları atarken diğer yandan "O ne ola ki:" diyordum ki imdadıma Ülkü'cüm yetişti. Kahve falında kaplumbağa yakışıklı bir erkekle tanışmak anlamına geliyormuş. Şimdi azimle kendilerini beklemekteyim. Bütün yakışıklılara duyurulur:)))

3 Haziran 2008 Salı

Tablo tablo belediyem...

Allahım ne bayık bir gündü!!! Sabah 10.30 sularında bilmem kaçıncı kez meşhur H.M. tablolarını çalışmak üzere toplandık. Artık kusma moduna geldiği için yine umutsuzca başladık toplantıya ama bu sefer sanırım sesimizi duyurduk. ilk 2 saatin sonunda bu tablolarla bir yere varılamayacağına inanan sayısı artmıştı. H.M.nin kulakları çın çın! Sonra aldık mouse'u elimize başladık satırları silmeye:))) bu ne? sil! o? sil:) bu sheet, sil! sheetler giderek kısalmaya başladı. Bir yandan rahatladık ama bir yandan söylenmeye devam. 6 saatin sonunda çalışmanın yarısını anca bitirmiştik ki artık isyan edip günü noktaladık! Ben bir daha o tabloları görmek istemiyoruuum:(