Sayfalar

26 Kasım 2012 Pazartesi

Ankara kaçamağı

Cumartesi günü günübirlik bir Ankara kaçamağı yaptım. Amaç pisinin babyshower'ına katılmak. Muhtemelen uzun bir süre kendisini göremeyeceğim için kaçırılmaz bir fırsat:)
Bir önceki geceden Ankara soğuk uyarısı aldığımdan sıkı giyinme olayını biraz abartmış, lahana formatında gitmişim. ama iyi oldu üşümedim.
Önce sevgili kölem selim beni karşılayıp Muti'ye götürdü. ama yolda kafes'de durmayı ihmal etmedik. Tabi Kafes'e girince benim gözüm döndü. Kıtlıktan çıkmış gibi "ondan da bundan da" yapınca koca tepsiyle oturduk masaya. allahım o ne güzel muffindı öyle. resmen parmaklarımı yedim. Neyse töhmelemeye 1 kala durmayı başardım. Ardından Muti... tabi garibanımın en yoğun gününü denk getirmem ayrı bir mesele oldu. bir yandan bavul hazırlayacak diğer yandan eve gelen giden vs... kızcağız beni neresine gördü emin değilim.
sonra da saat 2 gibi baby shower. Kapıdan içeri bir girdim, herkes şıkır şıkır. Özge danası bana haber vermediği için ben kotlu!!! evi bir süslemişler, çenem düştü resmen. ilk gelen misafir ben olduğum için diğerlerini karşılama şansım da oldu, yalnız her gelenle benim moral biraz daha yerde. çünkü herkes şıkır şıkır gelmiş, bir ben evin beslemesi modunda. özge'yi bir kaşık suda boğsam yeridir. hayır haberim olsa Max Mara kıyafetimle altına jimmy choo'larımı giyip giderdim:PPP
neyse yavaş yavaş diğer misafirler geldi ve oyun faslına geçildi. İşin ucunda hediyeler olunca oyunlar da ayrı bir şamata geçti. ne oynadık inanın pek anımsamıyorum ama en çok eğlendiğim celebrity babies ve bebek malzemesi oldu. celebrity babies de özge bebe fotosu gösterdi biz de adını ve ana-babasını bilicez. tabi benim olayla hiç alakam yok. ben de başladım soytarmaya. yok özcan deniz - can, hayrinüsa gül - kadriye... bir yandan gülmekten yerlere yatıyorum bir yandan da yazdıklarımı güneş'e gösteriyorum. tabi güneş de koptu ve o da salllamaya başladı. bu arada özge kopya çekiyoruz diye sinir krizine girdi girecek. tabi nerden bilsin biz zırvalıyoruz:)))))
bebek malzemelerinde de alfabenin her harfiyle başlayan bir şey yazacaksın. önce bildiklerimi ciddi ciddi yazdım sonra başladım yine boşluk doldurmaya: N-naftalin, J-jeton, ve en yaratıcısı Ö: ömzük!!! Özge önce direk yazılanları sayınca "allah yutturduk" dedim ama sonra detaya inince o da koptu garibim:))
Akşama o kadar çok yemiş ve gülmüştüm ki resmen yorgunluktan bayılacaktım:) ama çok eğlendim valla:)
akşam nasıl eve geldim, kendimi yatağa attım bilemiyorum:)))

13 Kasım 2012 Salı

Provalar

2 haftadır hergün akademiye gidip bitirme oyunumuzun provalarını yapıyoruz. geçen perşembe açılış kareografisini çalıştık. 3 saat boyunca yerde ve dizlerimizin üzerinde süründük resmen. sonuç? dizlerim mor ve yara içinde:( şikayet ediyor muyum? hayır!
çok ilginç bir tecrübe. mesela dün bir yandan zigzaglar çizerek koşarken diğer yandan replik tekrar ediyorduk. (replik tekrar ediyoruz dediğime bakmayın. benim 3 satırım var hepi topu:) ayıp olmasın dediler:Pp) heyecanlıyken, yorgunken, nabzın hızlı atarken, kafan başka işle meşgulken aynı vurguyu vererek konuşmaya çalıştık.
Bambaşka bir dünya bu yaa, gerçekten şimdiye kadar yaşadıklarımdan çok farklı. teknik, disiplin, adanmışlık... bir de kendimi bırakabilsem:))

Bu arada geçtiğimiz haftasonu da yeni kursum başladı. İki kurs birbirinden çok farklı ama farkları görmek de tecrübe... burada bir de sanat tarihi, ses ve nefes eğitimi gibi dersler göreceğiz. şan dersini iple çekiyorum. zaten hocaya bayıldım. bu kadar mı sevimli sempatik bişey olur yani. gerçi benim gibi umutsuz bir vaka ile çok uğraşması gerekecek muhtemelen ama uğraşmaya gocunmayacak bir imaj bıraktı bende.
sanat tarihi hocasına da vurucu sorumu sorup kadını felce uğrattım. "mona lisa'yı bu kadar değerli kılan ne allah aşkına?" bunun üzerine bir ders ayırmaya söz verdi o da... öğrenicem bakalım neymiş bu kadar şaheser yapan onu:P

10 Kasım...

Bu yıl denk geldi 29 Ekim'de Ankara'daydım ve gönlümce 29 ekim'i kutlayabildim. Ancak 10 Kasım törenleri için aynı şey mümkün olamadı. Bizimkiler Ankara'ya gittiler Anıtkabir'e, kursum başladığı için gidemedim. Kadıköy Belediyesi insan zinciri oluşturdu, önceki gece ablamlarda kaldığım için gidemedim. ikisi de içimde o kadar kaldı ki...
Derken cts sabah ablamla şehre inerken (beni taksime bırakacak) 8:30 sularında dolmabahçe'nin önünden geçiyorduk ve kalabalığı gördüm. Biran gözlerim ışıldadı. (kaza kurşunu olduğumu öğrendiğim andan birkaç dakika sonrası). Hemen arabadan inip kalabalığa karıştım. 9:05'de saygı duruşunda bulundum, istiklal marşına eşlik ettim, Atatürk maskemi taktım:)
aslında kalabalık saraya girmiş ama ben meydan tarafında olduğumdan onu göremedim dolayısıyla ben de giremedim. çok isterdim atamın son nefesini verdiği odaya da gitmek ama farketmemişim. Neyse gene de bir törene katılmış olduğum için mutlu oldum...
demek ki gerçekten isteyince bişeyleri, evren sana yol gösteriyormuş...

Kaza kurşunu...

yazacak ne çok şey birikmiş... hepsini bir seferde anlatmak istemediğimden başlıklara bölmeye karar verdim. bu da ilki...
Cumartesi sabahı yani 10 Kasım sabahı ablamla şehre inerken (cehennemin dibinde yaşadıkları için bana şehre inmek şeklinde geliyor olay) muhabbet bir şekilde hayattaki en büyük travmalara geldi. ölüm, boşanma, aldatılma, taşınma... bir de kardeş doğumu varmış listede. ancak ablam bir kardeşi olmasını çok istediği için "seni kıskanmadım" dedi. ben de "zaten sen istedin diye doğmuşum sanırım" deyince ağzından "aslında sen kaza kurşunuymuşsun"u kaçırdı. 
Biran varlığımı sorguladım. Nerdeyse 40 yaşındayım (bunu da başka yerde söylemem bak) ve ben kaza kurşunu olduğumu öğrenince biran yıkıldım... tamam uzun sürmedi ama yine de bir gidip geldim karışık duygularda...
sonra devamını anlattı minnoş. annem daha hamile olduğunu öğrenmeden bir rüya görmüş. rüyasında hamile imiş ve bir kızı oluyormuş. Bunu babama söylemiş. bu arada bir dip not geçmek gerek: annemle bende kan uyuşmazlığı var. dolayısıyla ikinci çocuk riskli. hele o yıllarda.. dolayısıyla bizimkiler 2. çocuk yapmaya korkuyorlarmış ve istememişler. annemin bu rüyası üzerine babam "sen kız olacak diye istemiyorsun bu çocuğu. ben kızım olsa da istiyorum" deyince sonlandırmadan devam etmişler...
bu detayı duyunca da bu sefer "aslan babam" diye daldım olaya... "sonra bir de neden babamı daha çok seviyorsun diyorsun:)"
Babamın bir golü de ben doğduğumda gelmiş mesela. Halam kız olduğumu duyunca "neydem, kız!" demiş de babam halamı terslemiş:))))
sonuçta bir miktar sarsılsam da nerdeyse 40 yıldır burada olduğuma göre üzerinde durmak saçma olur sanırım... hayır bir de ortada hesap soracak kimse yok:PpP