Sayfalar

28 Şubat 2010 Pazar

Beze

Bu akşam o kadar çok güldüm ki uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Olay da bizim lise sınıfının buluşmasında gerçekleşti. İlkay'ın İstanbul'a gelmesi bahanesiyle akşam asmalı da toplandık. Toplandık dediğim aslında uzun süre 6 sonra 7 kişi şeklinde. Klasik rakı meze vs muhabbeti, sen naaptın ben ne ettim vs vs. Beni koparan olaysa İlkay'ın fransaya ilk gittigi siralarda başından geçen bir olay.
Şimdi bunlar birgün bir pastanenin önünden geçerken kocaman bezeler görüyorlar. İlkay da bezeyi çok severmiş. Almak için pastaneye giriyorlar. Bu arada ikisinin de fransızcası son derece ilkel boyutta. Özgür diyor ki ben de ekler çok severim, o da fransızcası ile aynı belki bezede de aynı durum geçerli olur diye düşündük. Neyse, pastanede de yaşlı, tombul beyaz saçlı bir teyze varmış. İlkay gülümseyerek kadına gidip "je voudrais Beze" demiş. Kadın önce gülümserken yüz ifadesi değişmeye başlamış. İlkay ısrarla belkı takısı yanlıştır diye "an beze, e beze" falan dedikçe kadının yüzü iyice değişmiş. Özgür İlkay'a "sanırım bezenin adı başka bişey" falan derken İlkay da bir yandan kadına bezeyi işaret ediyormuş. Kadın sonunda hafif kızgın bir ifade ile bezenin fransızca adını söyleyerek istediklerini vermiiş. Bu ikisi daha sonra öğreniyorlar ki beze fransızca "to fuck" demek. yani ilkay kadına gidip "I want to fuck" demiş. bunu duyunca o kadar çok güldüm ki anlatamam. ama gülmemin asıl nedeni olayı kendimize yorumlamamdı. Düşünsenize sütişe gidiyorsunuz, ordaki görevliye sütlacı göstererek "s..mek istiyorum" diyorsunuz... resmen gözümden yaş geldi.

0 yorum: