Sayfalar

2 Şubat 2010 Salı

Dürüstlük ve dostluk

İnsanlarla ilişki çok emek isteyen birşey. Öyle herkesle aynı frekansda iletişim kurmak çok güç. Ama belli başlı bazı kurallar, sınıflandırmalar olduğunu düşünüyorum.
Bir resmi ilişki içinde olduğun kişiler vardır. Son derece mesafeli, saygılı, iş ilişkisi türevinde. Özeline girmezsin, hal hatır sorar geçersin bu tip ilişkilerde.
Sonra yüzeysel muhabbetler vardır. Ortam paylaşırsın, geyik yaparsın ama ötesine gitmezsin.
Sonra arkadaşlar vardır, daha çok şey paylaştığın, ortak noktaların olan, konuşup danıştığın.
Bir de dostlar vardır. Bazısı ile yediğin içtiğin ayrı gitmezken bazısını on yılda bir de görsen fark etmez. rahatlıkla her derdini paylaşacağın, sana hep doğruyu gösteren, elini uzatsan yakalayacağını bildiğin insanlar....
Yazıya başlama amacım bu değildi aslında. Beni düşündüren başka bir şeyi paylaşacaktım.
İnsanları anlamak üzerine yazacaktım. Kendini karşındakinin yerine koymak, empati yapmak ama objektifliği de elden bırakmamak üzerine.
Mutsuzken veya kızgınken en çok ihtiyacımız olan şey birilerinin bizi, ne hissettiğimizi anlamasıdır. İnsan önce duygularının anlaşıldığını hissetmek ister, ancak ondan sonra haklı veya haksızlık üzerine yorum kaldırabilir. önce sakinleşmek gerekir ki daha net görebilsin olayı. Sakinleşmek için duymak istediği "haklısın" veya "olur böyle şeyler" gibi basit cümlelerdir aslında. yatıştıktan sonra dost olan kendisine olayın diğer boyutlarını da dile getirir. insan sakinken daha kolay algılar dostun eleştirilerini daha net düşünebilir diğer yönlerini.
Dost acı söyler, doğrudur. Ama dost acıyı söylerken yaraya tuz basmak zorunda değildir. dost acıyı yumuşatarak gösterir. karşındakinin sırtını sıvazlamak ve anlayış göstermek, onu sakinleştirmek seni daha az dost veya ikiyüzlü yapmaz. sadece daha anlayışlı yapar. Dürüst olmak pat diye suratına çarpmak değildir. daha yenilir yutulur lokmalar haline getirmek ve hazmedilmesini kolaylaştırmaktır.
Dostluk dürüstlük yapıcı eleştiride bulunmaktır ama her eleştiri yapıcı değildir. yapıcı olacağı düşünülse bile kullanılan kelimeler, tarz vs eleştirinin yapıcılığını ve etkisini değiştirir. pozitif kelimeler kullanmak dururken negatif kelimeler kullanmak kişiyi daha olumsuz etkiler. kızgınlığa kırgınlığa sebep olabilir...
...
ilk kez yazmak istediklerimi dile getirmekte bu kadar zorlanıyorum.
belki de söylemeye çalıştığım şey dostluk ve dürüstlük kisvesi altında anlayışsız insanların da yıpratıcı olabileceği.
ama aynı zamanda duymak istemediğiniz şeyleri söylemeyen insanların da dost kategorisine giremeyeceği...
ama dostun da insan ruhundan anlayanının daha makul olduğu:)))
...
sanırım böyle bişeyler işte.

Bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra Maya Angelou'nun şu sözüne denk geldim:
The most called-upon prerequisite of a friend is an accessible ear.
Tam olarak benim anlatmaya çalıştığım şey olmasa da yakın gibi geldi bana:)

1 yorum:

Selim Karakaya dedi ki...

önce dinlemek, sonra ahkam kesmek (haklı ya da haksız farketmez)...
öenmli bir noktadasınız selen hanım, bravo diyorum size. evet, dedim bile:)