Sayfalar

30 Mayıs 2011 Pazartesi

hafta boyu

Gene çok oldu yazmayalı. Ama valla yorgunluktan şöyle bir konsantre olup yazamıyorum ki...
Geçen hafta çok yoğun bir hafta geçirdiğimi söylemem lazım. haftaiçi pts hakan geldiği için onunla yemek yedik. akşam eve dönmem biraz zor oldu çünkü FB şampiyonluk kutluyordu. Stadın orası felç olmuş, milim milim yol alıyorsun.
Salının konusu karayip korsanları. büyük bir hevesle gittim ama en az sevdiğim bu bölümdü diyebilirim. özellikle ilk yarıda ben bile uyumak istedim. sanırım penelope değil keira lazım o diziye, bir de orlando bloom:))))
Çarşamba akşam ablamlarda sızdım erkenden. çok başım ağrımıştı o gün. eve nasıl gittim, nasıl yattım anımsamıyorum bile.
Perşembe saha günümdü. Saha günü demek bizim satış temsilcileri ile bakkal bakkal gezip satış yapmak demek. Mesai 7 olmadan başlıyor satışçılar için. Ben de 6:45 gibi depoda hazır ve de nazır vaziyetteydım. 7 gibi listeleri alıp çıktık. Saat 2'ye kadar 31 bakkal gezdik. transite in bin, paketleri hazırla, fatura kes, muhabbet et. hem çok zevkli hem de oldukça yorucu bir iş valla. birlikte dolaştığımız SR (sales rep) sevimli bir çocuktu, keyifli geçti gün. Saat 2 gibi beni bu sefer TMR teslim aldı. trade marketing rep oluyor o da. onunla da 7-8 yer dolaşıp bizim panelleri değiştirdik, muhabbet ettik vs. ofise döndüğümüzde saat 5 olmuştu. biraz da orda durup trafiği gözüm yemeyince yolu tekrar ablamlara çevirdim. ne kadar haşat moddaysam aksam fatmagül'ü bile tam izleyemeden sızdım.
Cuma mesai sonrası illa dışarı çıkalım diye tutturdu güvenç. bana kalsa eve gidip sızıcam ama... neyse önden ben burkaya gittim, muhabbet vs, ardından güvenç geldi. italyadan gelmiş makarnalar yapıp leziz soslarla yedik. ardından nar pera. 2'ye kadar orada takıldık. eve gel yat vs derken yine saat 4 oldu.
Cumartesinin gündeminde viaport var. önce mükellef bir kahvaltı, ardından viaporta doğru yola koyulduk. benim beklediğimden daha büyük ve güzelmiş viaport. bir sürü de güzel mağaza var. güya bişey almayacaktım ama dayanamayıp bir ayakkabı aldım ama çok beğendim ayakkabımı. saat 5 falandı artık yığılma modunda gidip hayatımın en yağlı kokorecini yedim. o yetmezmiş gibi gidip üzerine oradaki lunaparkta robocop adı verilen bir alete bindik. kendi etrafında dönen ve bayağı yükselen bişey. o yağlı kokonun üzerine pek iyi geldi!!! ama çok eğlenceliydi de. yolda habire midem ağzıma gelmese daha mutlu olacaktım. kendimi eve zor atma hayalleri kurarken saçımdaki beyazların baskısı ile rotayı kuaföre çevirmek durumunda kaldım. eve geldiğimde saat 9!
pazar, allahım ne bitmez bir hafta olmuş bu. pazarın programı murat belge ile boğaz yalıları turu. hareket 10'da paşalimanından. neyse 9 gibi uyanıp düştüm yola. hava kapalı, yağmur "bak yağarım" diye tehdit modunda. tekneye 10 dakika önce vardım, beklediğimden güzel çıktı. 10'u biraz geçe hareket edip kabataştan grubun devamını aldık. sonra başladı yalı tanıtımı. saat 13:30a kadar kıyıdan kıyıdan kavak'a kadar gittik. hava yüzümüze güldü, yalılar süper, murat belge bilgi deryası. adam anlattıkça anlattı. ha ne hatırlıyorum? nerdeyse hiçbir şey:) kavak'a geldiğimizde önüzümde 2 seçenek vardı, kaleye çıkmak veya kıyıda demlenmek. biz ikinciyi tercih edip rakı balık olayına girdik. 1 saat içinde balık ve salataları lüplettik, rakıyı mideye indirdik. daha sırıtık bir modda dönüş yoluna geçtik. bu sefer de avrupa yakasının kenarından yavaş yavaş döndük. kabataşa vardığımızda saat 16:30 olmuştu, paşalimanı ise 5'e doğru bişeyler. eve gelip kendimi yatağa zor attım. hatta nasıl girmişsem içeri anahtarı kapıda bırakmışım, karşı komşum kapıyı çalıp haber verdi.
ne kadar debelendimse uyuyamadım, ben de kalkıp yarım kalan ne kadar dizim varsa onları izledim. önce fatmagül, ardından fringe en sona da bir mentalist atıp 12'yi geçe yattım.
of yazarken bile yoruldum yav!

1 yorum:

Selim Karakaya dedi ki...

o ne be! bi nefes alır insan arada... arada bir nefes yani, bir nefes arada. bir. anladın di mi? hehe. anladıysan bana da anlat, ben ne yazdığımı anlamadım:)