Sayfalar

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Nerde kalmistik?

Gecen 1 haftaya tadi damagimda kalan kisa bir californiya tatili sikistirdim. carsamba havaalanina gittigimde yolda okuyacagim kitabi bavulla ucaga gonderdigimi farkettigimde is isten gecmisti. Soylene soylene bir kitapciya gidip bulabilecegim en gerzek romantik romani aldim. `the wicked duke takes a wife`??? amac yolda okuyup bitirebilecegim citir cerez bir roman. ama bu kadar kotu olabilecegini harbi tahmin etmemistim. kitabin felaketine bir de hostesin `is she pregnant yet` yorumlari eklenince utana sikila okudum yol boyu.
LAX'e beklenenden once indim ama grant ordaydi. irvine'a dogru yola ciktigimizda kendimi tanidik yollardan gecerken `aa burasi bilmem ne` derken buldum. biran her ankaraya gidisimde icimi saran o aidiyet duygusunu yeniden hissettim. tatli bir tanidiklik, bir huzur:)
bu arada LA'in bana bir surprizi var. hava oldukca serin!!! 6 gunu donmadan gecirmek icin kendime uzun kollu tshirt ve hirka almak durumunda kaldim. bir de janet'in yun sali!!! o derece yani! neyse:)
irene'i gormek de ayni sekildeydi. sanki aradan yillar gecmemis, biz daha dun ayrilmisiz... bir de ufaklik var ki dunya tatlisi:) hiii diye fisildiyor etrafa gulucukler sacarak:) persembe cuma irene ile dolandik durduk tanidik mekanlarda. once irvine spectrum. cheesecake diye tutturunca ben solugu ordaki cheescake factory de aldik. burada yeni bir akim baslamis. herseyin uzerine kalorisini yaziyor adiler. bize yer gostermelerini beklerken vitrindeki cheesecakelere takildi gozum. gozumun takilmasi ile portlemesi bir oldu. oreo cheesecake: 1 diliminde 860 kalori!!! cooos dedim gayet acik ve net. daha kotusu de var, godivali yersen 1060. sonra daha beterini gordum 1260 ama ne oldugunu hatirlamiyorum. bu beni durdurdu mu? hayir:)))) sonraki duragimiz south coast plaza. arada eksik kalan ivir zivirlarimi tamamladim. aksam da thai restorani. yammmm:)))
cuma irene'in ultrasonuna gittik. ilk kez anne karninda bir bebegi canli olarak gordum. cok sekerdi. duygusal bir an. ardindan yine benim talebim uzerine bu kez tavuk kanadina:))) aksamin bas rolunde ise `cha`. allahim ne cok ozlemisim.
cts sabah janetla bulusup LA'e dogru yola ciktik. hedef san lois obispo. amac: triatlon. tabiki ben degil. janet ve ailesi ve arkadaslari katilcak, ben de yuzecekleri turlari sayicam:)
once rick'in evine gidip grubun diger yarisi ile bulusucaz. ama beni asil heyecanlandiran orda beni bekleyen dunya tatlisi yaratik: mickey:)) kendisi ile cok keyifli gunlerimiz olmustu. beraber cikar dolanirdik CDM'de:) yaslanmis, bircok saglik problemi atlatmis ama hala ayni canli ayni oyuncu sevgi dolu kopecik:))) bir de yeni arkadas gelmis ona: tucker. birlikte hoplayip duruyorlar etrafta.
toparlan vs derken tekrar yola cikmamiz ogleni buldu. 3 saatte gitmeyi hedefliyoruz ancak trafik cok feci ve oraya varmak icin 5 saat harcadik resmen.
san lois obuspo son derece sirin kucuk bir CA sehri. yemyesil, tatil beldesi gibi. keyifli bir haftasonu kacamagi yapilabilir tabi yakin olsaymis:) burdaki triatlon gelenegi onceki aksam yemek ve margarita uzerine cold stone dondurma. ikisine de hayir dedigim gorulmemis. once grubun geri kalani ile bulusup margaritalarimizi yuvarladik. ardindan dondurmalar:)
pazar triatlon gunu. rappaport ailesi hazir ve de nazir:) onlar yuzerken ya da bisiklete binerken ya da kosarken bana dusense etrafta takilip finishe ulasmalarini beklemek. bence sakincasi yok:)))
ve mutlu son:) herkesin madalyasi ve ben:)
Pazar gecesi tekrar eve donus. pts irene'in dogumgunu. sabah keyifli muhabbet esliginde kahvalti, ardindan komsu topraklarda kisa dolasma. fashion island'a gittim bu sefer. ben doneli beri bir suru yeni magaza acilmis, biraz daha buyumus. dolandim bir muddet sonra yuruyerek eve dondum. yine o tanidik yollar, yine son derece keyifli bir mekan. bu arada bazen gunes acip bir gulumsuyor sonra tekrar bulutlarin arkasina saklaniveriyor. sanirim DCnin o bogan sicagina tercih ediyorum bu havayi. ve seviyorum ben bu sehri. ne kadar sikici oldugunu iddia etsem de ayrilmak gelmedi icimden:(
pts aksam bu sefer japon restoran ve sushi. caktirmadan irene'e de pismislerinden birkac tane yediriyoruz. yine mutlu sohbet ve ireneden ayrilik vakti. nefret ediyorum ayriliklardan. sevdiklerinden bu kadar uzak olmak:((( yillar eskitemese de bircok seyi, uzak olmak yoruyor insani... ve uzuyor.
ve iste son gun. bu kez janetla dolaniyoruz ortalikta. yetistirmesi gereken isleri var, o calisirken ben kitap okuyoruz. ogleden sonra son CDM arzumu yerine getirmek uzere sahile iniyoruz. hava oldukca ruzgarli ve serin. okyanusa girmek imkansiz ama kumlarda yayilmaya engel yok. Janetla sohbet her zaman ayri bir zevkli. bir yandan guluyoruz bir yandan rahatlamis bir sekilde kumlarla oynuyoruz.
ve tekrar ayrilik vakti. LAX'e dogru yola cikarken icim buruluyor. gitmek istemiyorum. bu kez gercekten de ayrilmak istemiyorum. yol uzadikca uzuyor. uzuntumu icime gomuyorum. mutlu gorunmek lazim. ucunda eve donus var. ama 2 senedir evim olan istanbula henuz bu duygularin hicbirini beslemiyorum. donmek mi lazim acana:)
 buruklugumu janet'in komik vedasi kesiyor. yine beni guldurmeyi basariyor. suratimda genis bir gulumseme ile geciyorum guvenlikten. bir kez daha hoscakal Corona Del Mar, Irvine, LA. hoscakal ikinci evim...

0 yorum: