Sayfalar

15 Kasım 2010 Pazartesi

Kızıldeniz 1. Gun

Bu sabah bir heyecan bindim tekneye. Su harika görünüyor, yalnız benim boğazımda bir sorun var. Yanmaya başladı. Hemen sedergine ve C vitamini dayadım. İlk dalışı abu ramada isimli bir resifde yaptık. Dev bir müren gordum. Napolyon odur budur bir sürü rengarenk balık. Minik su yılanlarının olduğu bir tarla önünde durduk bir süre. Ben balıklari bekleyip durdum, meğer benim yosun sandığım şeyler minik yılan balıklarıymış. Balıklar ve denizin dibi rengarenk, süperler. 46 dakika suda kalmışız, çok mutlu çıktım yukarı. Yemekten sonra 2. dalış noktasına geldik. Bu arada benim boğaz kötüleşiyor. Neyse birilerinde antibiyotik varmış, akşam otelde alıcam.
İkinci dalışa hazırlandık. Benim birincide kaçırdığım aslan balığı, denizatı gibi şeyleri göstermesi için lideri tembihleyip atladım suya. Ok leştik vs hadin ben iniyorum dedim, başladım alçalmaya. 1 mt, 2 mt... Allah allah kulakta tıs yok. Acık yüksel geri in. I-ıh! Anam, 2-3 denedim yok. 3e indim ağri girdi, çıktım yukarı, dedim body'e son kez deniyorum, ben inemezsem sen git. Netekim benim sinusler tıkanmış, gözyaşları içinde gönderdim grubu. Ben de başka bir arkadaşla tepelerinde şnorkel yaptım. Allahtan reefler çok güzel. Aşağıda ne gördüler bilmiyorum, bilmek de istemiyorum ama reef de kendi başına gayet keyifliydi.
Simdi otele gelir gelmez dayadim antibiyotiği, akşam erkenden yatıcam, yarın da cift doz sudafed ile dalmayı düşünüyorum:))

2 yorum:

Chat Noir dedi ki...

yosun sandığın yılan balıklarını ben görmüş olsaydım napardım düşünemiyorum bile:))

Adsız dedi ki...

ohh be en sonunda birseyler yazdin kac gun aradan sonra. ozlemisiz. tatilin keyfini cikar!
uzaklardan bir kil