Sayfalar

24 Nisan 2010 Cumartesi

Uykun kaçarsa

Uykun kaçarsa yapılacak en iyi şey blog güncellemektir. Hele de bugünkü gibi bir gün geçirmişsen:)
Dün akşam 23 Nisan etkinlikleri kapsamında Burak geldi İstanbul'a. Gelirken de haftasonu için plan yapmış sağolsun. İlk gün sahil boyunca yürüycez dedi. Peki dedim ben de ama peki derken yürüyüşün 9'da başlayacağını düşünmemiştim!!! Neyse çocukcağız zaten ayda yılda bir geliyor diyerekten kırmadım 8:30 gibi kalktık ve 9 sularında çıktık evden. Bir dolmuşa atlayıp Kadıköy'e indik. Kahvaltı niyetine starbuckstan kahve ve vapurdan tost ile güne başladık. Beşiktaş'tan ortaköye olan yerde denizi pek görmediğimizi iddia ederek o alanı taksi ile geçtikten sonra Ortaköy'e vardık. Kısa bir sahil turu ve 10:30 itibariyle start almaca.

Başladık ortaköyden yürümeye. Hedefte sarıyer var ama yerse:) Ben tam gaz konsantre olmuş bir şekilde yola çıktım ama o ne? bizim yürüyüşün asıl amacı fotoğraf çekmekmiş meğer!!! Bu da tabi ki 10 adım at, dur burakın foto çekmesini bekle, 50 adım daha at gene bekle demekmiş:( Arkadaşımızın gönlü olsun dedik ses etmedik tabi.
Öğlene doğru Bebek'e varıp ilk molamızı bebek dondurması ile verdik. Sonraki mola Hisardaki kafelerdeki çay molası oldu. Hayat maksimumda:P
Sonra ben tutturdum emirgan da emirgan diye. Kaldıysa hala laleleri görcem. Girdik emirgana ama lale kalmadı dediler:P Azimliyim ya orda bulduğum 3-5 lalenin arasında komik ötesi foto bile çektirdim.Öğlen yemeği molasını İstinye'de bir balıkçıda verdiğimizde saat 2'yi geçmişti. Oturana kadar yorulduğumuzu anlamamışız ama 4 saate yakın yürümek insanı yoruyormuş. oradaki garsondan yaklaşık 1 saatlik mesafemiz olduğunu öğrenip saat 3'te Tarabya'ya doğru yola çıktık.Ancak yavaştan pilimiz bitmiş olacak ki "yav sarıyere zorlamaya da gerek yok, tarabyadan döneriz" demeye başladık. Hatta yolda mola bile verdik ve beni bir böcek (arı da olabilir) soktu:( Tam sokamadığı için emin olamadım ama kolum kızardı vs.
Nihayet Tarabya'ya vardığımızda saat 4 idi sanırım. Kendimizi oradaki bir cafeye nasıl attık bilmiyorum. Oturup biraz çay kahve içip dönüş yoluna çıktık.
Dönüşte yürmeyeceğiz, dolmuşlar sahilden gitmiyormuş, önce otobüs geldi, atladık otobüse. Allahtan boş, oturduk hemen. Yavaş yavaş ilerlerken benim gözler kapanmaya başladı. Birara baktım Burak da kaydı kayacak direk uyumaya başladım ben. Sonra bir hareketle açtım gözümü, centilmenim bir teyzeye yer vermiş. Ben uyumaya devam. Bu arada arkamdaki kadın trafikten söyleniyor ama ben uyukladığımdan ruhum duymuyor. Birara gözümü açtım hisar civarındayız. Git git yok anam bitecek gibi değil. Trafik harbi felaket. Burak tee arkalarda, mesaj attım inip yürüyelim diye. Bebek'e gelmeden attık kendimizi otobüsten. Bebeğe de onlardan önce vardık resmen. Ordan alacaklarımızı alıp dönüş yoluna çıktık.
Benim sunumları almak için 7:30 olmadan kadıköye gitmem lazım. Tarabyadan kalkarken "çok zaman var" diye yola çıkan biz Bebekten yetişmek için taksiye bindik. Ama yetiştik. Ben sunumları aldım, hatta ardından bana bir bavul bile alıp yemek için Çiya'ya oturduk.
Eve saat 9 gibi geldik ama ikimiz de bayılmak üzereydik. Netekim 11 gibi ben sızdım. Sızdım da ne oldu, uykum kaçtı. Ama blog güncellemeye yaradı:)
Yarın sultanahmet turu akşama ise trenle ankara:)

0 yorum: